Bela, seni korkuyorsan bulur.
-KAPTAN"Morruj, dur!" Sen, dur. Manyak. Senin saçında, kocaman bir Hamam Böceği yok tabi. Ayy, birde benim saçlarım gür. Ya içlerine, diplerine, orasına, burasına girerse? Ha?
Yemin ederim, ayakkabılarımı bile giymeden dış kapıyı bir anda açıp, çıplak ayaklarla aşağı koşmaya başladım. Bir yandan da, bağırıyordum. Ama ne bağırma, sanki tecavüze uğruyorum. Komşulardan bir kaçı, "Ov şu çocuk yakışıklıymış. Nasılsın bebeğim?" Kendine gel, Morruj! Neyse, komşulardan bir kaçı, kapıları açmış bana: "Ne yapıyor bu, manyak?" der gibi bakıyorlardı. Sensin, manyak. Tipe bak, ölmeyi unutmuş. Kendimi en sonunda garaja attım, saçlarımı bir ileri, bir geri savuruyordum düşsün diye. Bir yandan da, daire çizerek koşuyordum. Bağırmayı da unutmamak lazım tabi. Etraftaki evlerden, insanlar balkonlarına çıkmış beni izliyordu. Dur, bir saniye. Video?! Sikerim seni, çocuk.
"Kapat o videoyu, orospu çocuğu!" dedim bağırarak. Ayy, annesi çıkarsa gebertir beni valla. Tam, alnımın ortasına terliği yerim.
"Sana ne, be! Manyağa bak, Bakırköy'den kaçmış!"
"Arkadaşlar, bu videoyu çeken arkadaş gay olduğunu söylemememi isteyince, beni böyle tehdit ediyor!" diye çığırdım bende. Beni rezil edip, ünlü olduracak adam daha anasının karnından doğmamış.
"Oha! Yok, öyle bir şey, Melis bak. Yalan söylüyor bu." Dedi karşı balkondaki, çapraz bacaklı yelloza bakarken. Ene, Melis bu mu? 2 çocuk yemiş, sıçmamış bir tip için mi? Babası çıkarda, döver seni inşallah. Videoyu kapatmış, kıza kendini açıklamaya çalışıyordu.
"Hem, olsa... Yani, o gün..." Sus, mal. Sus, Allah cezanı vermesin. Kızın babası, anası duyarsa ne olacak? Nah görürsün o kızı. Sen ancak şu tiple zaten, o kızı sikersin. Kız, birazcık zayıflasa sana nah bakar. Mal, insan. Güzel kızsın, bacım. Gel ben sana adam gibi birini bulayım, bu çocuk duble geri zekalı. Tabii, ben bu arada koşmayı bırakmamıştım. Saçlarımı, hâlâ savuruyordum. Can Abi, çoktan yanıma gelmiş halime gülüyordu.
"Eğer, sabit durursan onu alabilirim. Böyle alamam ki." Dedi, nazikçe. Nah dururum, ya içime kaçarsa? Göğüslerime kaçarsa? Kim, alacak oradan? Pislik!
"Hayır! Böyle al." Dedim bağırarak. Tamam, şuan çok cazgırlaşmış olabilirim. Ama çıplak ayak ve şuanki tipimle, gayet normalim bence.
"Tamam, tamam. Bari az kıpırda." Kıpırdayışlarımı, biraz daha minimuma getirdim. Ellerini saçlarımda gezdirdiğinde, derin derin nefesler alıyordum.
"Dur, dur. Tuttum onu, kaçmasın." Mecburen durmak zorunda kaldım, elleriyle saçlarımın arasından o iğrenç şeyi aldığını hissediyordum.
"Baak," dedi elindeki böceği bana yaklaştırırken. Desibel rekorunu kırarak, daha çok bağırmaya başladım. Bana uzatıyor, böceği. Bana, bana. Morruj'una. Saçmalıkları bir kenara bırakarak, geri geri kaçmaya başladım.
"Korkularını yenmelisin."
"Ben, bur korkumla mutluyum. Nolur, nolur bak uzat tut onu benden. Nolur, bak." Böceği, git gide gözlerimin içine sokuyordu. Allah'ım vallahi, bayılacağım şimdi.
"Yalvarırım uzak tut, nolur ya." Gözlerimden yaşlar gelmeye başlamıştı. Acayip, tiksinip korkarım böcekten. Neden böyle bir huyum var, hiçbir fikrim yok. Ağladığımı görünce, böceği yere koyup ezdi. Böceği ezdikten sonra, çıkan "Vıck" sesi tüylerimin diken diken olmasına yardımcı olmuştu.
Gözlerimin yaşlarını, ellerimin tersiyle silerken, Can Abi'ye beni ağlattığı için, bir omuz attım. Ardından tekrar apartmana yürüdüm. Şokun etkisiyle, otuz saniyede indiğim 8 katı, yaklaşık sürüne-sürüne beş dakikada çıktım. Düşünsenize, 7. Katta oturuyorsunuz, adamın biri arıyor, "Eğer, bir dakika içerisinde burada olmazsanız, internetinizi keseceğim." Diye tehdit ediyor. Bir dakika da, 7. Kata çıkmanızın mümkinatı yok, tabii Usain Bolt değilseniz.
Can Abi, kapıyı açık bırakmıştı. Sanırım, o anki refleksle anahtarı almayı unutmuş. Salondaki, tekli koltuğa geçerek yayıldım. Televizyonu açmamıştım, bir süre bu şokun ve bugünkü rezillikleri kafamdan silip atmak istiyordum. 10-15 dakika sonra, dış kapının kapandığını duydum. Kapıyı açık bırakmıştım, ta oraya gidip kapıyı beni ağlatan biri için açamazdım.
Can Abi, elindeki iki poşetle yanıma gelmişti. İçerisinden, bir kutu kola, bir pamuk şeker, bir Ülker sütlü çikolata ve küçük boy Nutella çıkartıp bana vermişti. Beyaz, şeker bir kurdele alıp saçlarımın kenarına taktı. Şaşkınca onu izliyordum. En son olarakta, bonibonlarla süslenmiş, küçük bir yaş pasta dilimini koltuğun kenarında ki sehpaya koymuştu. Cebinden, küçük ama çok tatlı bir tavşanla bütünleşmiş, "Özür dilerim." Kartı vardı. Ayy, yerim ama. Ben kapıyı açmam evet, önünde beklerim, kapı kolun olurum bebeğim senin. Yerim seni. Alnıma çok ama çok şefkatli bir öpücük kondurarak, salondan dışarı çıktı. Uha! Kocaman gülümsememle, mutfaktan bir kaşık, bir çatal, bir tepsi aldım. Televizyonu açıp, alttaki cdlerden, Lost dizisinde 6. Bölümü açarak izlemeye başladım. Şuan ki mutluluğum, tarif edilemez bir şey. Çikolatalı pastamı bitirdikten sonra, pamuk şekerimi de bitirdim. Doyduğumdan emin olduğumu anladığım da, Nutella ve Ülker'i buz dolabının kapağına koydum. Buz dolabındaki, yarım limonun size selamı var gençler.
Yavaş adımlarla, Can Abi'nin odasına ilerlemeye başladım. İçeriden garip sesler geliyordu, sanki bir şeyi pataklıyormuş gibi. Kapıyı tıklattıktan sonra, yavaşça açtım. Ayy, üstü çıplak bunun. Oğlum, yerim seni. Kum torbası ile debeleniyormuş meğerse. Odasına yan gözümle biraz süzdüm, Barfiks, Kum Torbası, Spor Minderleri vardı. Baklavalara bak, 8 tane mi onlar? Dur bakıyım. Nereye bakıyorsun sen? Sapık, Morruj. Ya görürse? Hımm, oldukça sade bir odası vardı. Yavaş adımlarla, Can Abi'nin yanına yaklaştım, kum torbasıyla oynaşmayı bırakıp bana döndü.
"Şey... Ben, teşekkür ederim." Dedim elimden geldiği kadarıyla gülümseyerek.
"Önemi yok." Dedi gülümseyerek. Boynundaki, beyaz havlusuyla terlerini silip tekrar boynuna astı. OHA! Çok sexy lan. Can Abi'yi takmamaya çalışarak, ablamın odasına gittim. Bugünkü, bütün rezillikleri unutmaya çalışarak, derin bir uykuya daldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
He, sen çok biliyon
Novela Juvenil"İrem, gelip şuraya elimi tut! Düşeceğim diyorum sana." Aaah, lanet merdivenler. "Altına bez de bağlıyayım arzu edersen kraliçemiz? Güzelim çocuk kaçıyor hadi, kamon." Geri zekalı İrem. Burada geberip gitsem; eminim ki randevu için cenazeme 3-5 çoc...