Sen tek acıyı sivilce sanıyorsun, derken bir kaçını daha tanıyorsun

34.5K 1.6K 98
                                    

Bu kitap bittiğine göre, "Şerefsizsin çünkü, yaparsın!" adlı kitabıma göz atın derim, kahkaha atacağınız yeni esprilerle dolu!



Merhabaa, bu bölümün sonunda sizi bir süpriz bekliyor. Bakalım süprizi bir yerden hatırlayacak mısınız? Kesinlikle, tahminizin dışında bir bölüm yapmak istiyorum ve sanırım beceriyorumda. Bu bölüm bittikten sonra, gelecek bölümüzde de çok şaşırcaksınız. Tahminleriniz eğer doğru çıkarsa, merak etme olayınız %10 daha düşüyor. Biliyorum... Bu yüzden tamimiyle merak ettiğiniz gibi kalın istiyorum. Değerli şeyler sizi. ♥ İyi okumalar, canlarım :D

Directionerrgirl, canım. 5 sayfa istemiştin, 5 sayfa değil sanırım. Ama uzunca yazmaya çalıştım, umarım beğenirsin. :)
Brlizm, yorumların için sanada ayrıca teşekkür etmek istedim. :)

Bir depresyon otelindeyim, adı Dünya. Tam pansiyon.
-NORM ENDER (ERMAN ENDER)

"Lise, ananın amında. Ayrıca, bu kafeyi gösterdiğin parmağını alır götüne sokarım. Şimdi, tekrar teşekkür ederim." Diyip bir hışımda kafeden içeri girdim. Ve gördüğüm bu şok edici manzara...

Film, dizi ve benzeri şeylerdeki gibi, eski sevgilimi görmedim. Ya da, kayıp bir meteordan fırlamış bir taş parçası da. Dışarıdan, tıpkı; Sihirli Annemdeki, Betüş'ün (Betüş ismi hiç o zamanlar farklı gelmiyordu, şimdi çok değişik geldi.)kafesi kadar tatlı görünen bu şeker yer, içeri girince aynı Hollywood filmlerindeki gibi bir bara dönüştü. Herkes bu bara ilk girdiğinde, "Oha, ne kadar güzel! Tasarıma bak, vay be." Diye bilir. Ama ben tasarımı ve güzelliği geçip benim için en önemi olan şeyi dile getirdim, "Oha, la. Bir kola ne kadardır ki?" Fakirliğin gözü kör olsun. Gözlerimi bu lüx, kafe karışımı barın içerisinde gezdirdim. O sırada, Asra ayağa kalkmış, elleriyle burada olduğunu belirten oldukça saçma hareketler yapmakla meşguldü. Gülümseyip yanlarına doğru yürüdüm. Asra'ya sarıldıktan sonra gözlerimi masanın karşısındaki olan koltuğa çevirdim.

"İrem!" Facebook'ta mesaj attığım yakın arkadaşlarımdan birisi. Birbirimizi 8 yıldır tanıyoruz. Çok samimiydik, ama araya mesafe koyunca maalesef bu samimilikten pek fazla eser kalmadı tabii ki. İrem, fıçı birasından koca bir yudum aldıktan sonra ayağa kalktı. Gözlerindeki mutluluğu görebiliyordum. Ne bileyim, garipti. Ama hoşuma gitmişti.

"Aşkııım!" deyip bana sarılmaya çalıştı. Ortamızda, beyaz yuvarlak bir masa olduğu için bu 'sarılma' terimini olumsuz olarak nitelendirmemde sakınca yok değil mi? Eheh.

"Sürpriz yapmak istedik." Diye söze karıştı, tanıdığım bir ses tonu. Sesin geldiği yöne doğru kafamı çevirdiğimde Buse'yi gördüm.

"Busee!" deyip hemen yanımda olan arkadaşıma sıkıca sarıldım. Denizli'deyken çok fazla 'yakın arkadaş' kelimesini kullanacağım kişi vardı. Ama işler, araya mesafe koyunca değişiyor. Buse, Asra ve İrem beni her zaman merak edip mesaj atmıştır. Ama diğerleri, Denizli'deyken peşimde dolananlar, sadece arkadaş görünen bir çeşit yavşak olduğunu Antalya'ya gittiğimde öğrendim. Onları çağırmadım, çağırsam da mutlaka bir bahane bulurlar ve gelmezlerdi zaten.

6-7 kişilik bir gruptuk, 2-3 kişiyle önceden tanışmışlığım vardı. 5 kız, 2 erkektik. Erkekler az olabilir, ama biriniz bari tatlığın, tanımından geçseydiniz be oğlum. Bu tiple dışarı çıkmaya utanmıyor musunuz? Allah için. Allah günah yazmasında, tipsizlik yarışmasında 1.'den daha iyi bir sayı icat ederler. O derece.

En son bira içtiğimde, bir hafta yataktan kalkmadığımı ve bir biranın 10 tl olduğunu öğrendim an, şişede kola içmeye karar verdim. Sağ yanımda Buse, sol yanımda Asra vardı. İrem tam karşımda oturup erkeklere sohbet ediyordu. Kusacağım sanırım! Tamam, yuvarlak bir masa olabilir. Ama şuan gerçekten tam karşımdalar.

He, sen çok biliyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin