Hem... Zaten ben matematiğe inanmıyorum, mateistim ben. Matematik olmadığı için, tatilde olmayacaktı yani. Polyanna geni taşıyorum mübarek.Ding, dang, dong, ding...
"Kapı..." Hafif fısıltıyla mırıldanmaya çalıştığım sözcükler, sadece beynimin içinde döndüğünü fark ettim, minik bir boğaz temizleyişimin ardından, sesimin çıktığından emik olarak tekrar mırıldandım:
"Kapııaaaa..." Ankara Havasın'a bürünmüş zil sesi... Bu sesi çıkartan ve sinirlerimi zıplatan sanatçıyı çok merak ediyorum doğrusu. Uykumu adam gibi aldığım tek bir günüm bile yok, e öleyim o zaman ben? Kapının zil sesi Dj Blend'in "Club Mix" ritmine benzeyince dayanamadım ve var gücümle bağırdım:
"Kapıaaağğğğğ..." Ulan, ya benim sinirlerim tam da şu dakika aşiret kurdu, ya da bu ses harbiden beynimde yankılanıyor. Ellerimi hızla geriye atarak, hızla esnedim. Atrik bir hareketle yataktan kalktım ve bağırmaya başladım.
"Kapı diyom kapı!" Odamın kapısını hızla açarak, dış kapının olduğu koridora hızla ilerledim. Çıplak ayaklarım buz gibi mermerle birleşince, kollarımdaki seyrek kılların dik dik olduğunu fark ettim Hoşuma gitmiş miydi? Evet.
Şuan aklımda olan tek şey, "Zile basan kim?"
Hırsız olabilir, kapıcı olabilir, komşunun şerefsiz çocukları olabilirdi. Olmalıydı. Olmasını isterdim.
Kapıyı hızla açtığımda, karşımda 2 kocaman kamera, bir kadın ve elinde bezbol sopasını andıran bir mikrofon. Bende ise, ayıcıklı bol bir eşofman altı, uçuk pembe bir yüzücü atleti, akmış göz boyaları ve birazdan tavaya beleşe dolduracağım yağlı bir saç.
"Hiiiiğğ!" deyip, anında kapıyı kapattım. Derin bir nefes alarak, kapıyı tekrar açtım fakat bu sefer araladım. "Çektiniz mi?"
"Ha... Hayır. Deneme çekimi yapacağız. Müsait misiniz?" GERİ ZEKALILAR! Madem çekmiyorsun neden bu yaşta kalp krizi geçirmeme neden olacaktın? OT BEYİNLİLER. Ablamın zekası sizden daha ileride be! Kapının arasından zorla baktığım kafamı geriye çekip, kapıyı iyice açtım ve var gücümle bağırdım:
"Değilim! Müsait olmadığımı beş dakikadır kapıyı açmamamdan anlamadınız mı?!" Kadın, yanaklarındaki bir çift gamzeyi belli edercesine gülümsedi. Sabrını ve istifini bozmadan sakince konuştu,
"Bir komedi reklamı çekmeye çalışıyoruz... İnsanların günlük yaşamları ile ilgili..." Cümlesini daha bitirmeden, orta yaşlarında, saçı ağarmaya yüz tutmuş bir adam, kadının lafını kesti.
"Reytingler bayağı düşükte." Kadın, boğazını temizleyerek, adama sert bir bakış attı. Allah için, siz kim bu resmiyetle komedi reklamı çekmek kim?!
"Bir kaç saniyelik video yakalamaya çalışıyoruz.... Günaydın!" dedi, sevencen bir ses tonuyla, gözlerini topumuza dikerek gülümsedi, "Ayrıca size de günaydın!" Hahaha, çok komik spiker kardeş. Saçlarımın çok gür ve çok uzun olması yüzünden, saçımı topuz yapınca, yeni bir kafa çıkıyor gibi gözüküyor. Ne yapayım yani ne? Hava sıcak! Şeytana uyup, bu kadına laf söylemek istemiyorum. Ama lanet olsun dostum! Fikrileri çok güzel. Yüzümü buruştururarak mırıldanadım.
"O makyajın için beş tane ev boyanırdı." Yanındaki kameramanlar gülümserken, kadın sanki bu lafımı hiç duymamış gibi sözüne devam etti.
"Nasıl bir gün?" dedi. Ben ne bileyim? Yataktan kalkar kalkmaz buraya geldim, pencereden mi baktım? Balkona mı çıktım? Müneccim boku mu yedim ben? Ben nereden bileceğim?! İç sesim, bunları harfi harfiyen tekrar ederken, yüzümü buruşturdum.
"Sıkılmak için mükemmel bir gün."
"Aa! Neden öyle diyorsun ki? Eğlenmek için bir sürü şey var..." dedi, aklındaki ezberlemiş olduğu yazıları bana doğru söyleyince hiç içten cevaplayasım gelmiyordu. Dramtize mi almalıyıdım yoksa mizaha mı?
"Evet. Ama eğlenecek hiçbir arkadaşım yok."
"Olsun... Hepimizin arkadaşı olsun diye bir kural yok, öyle değil mi? Kendine ne kadar değer veriyorsun?"
"Deneme çekimlerinin süresi ne kadar?" dedim, esneyişlerimin arasında.
"Beş dakika, söz veriyorum. Şimdi... Kendine ne kadar değer veriyorsun?"
"Çok fazla... Bana bir şey olursa yaşayamam." Yav o değilde, ben hangi ara deneme çekimi çekmeyi kabul ettim ki? Kadın, gülüşünü devam ettirirken elindeki kağıttan bir şeyler bakıyordu. Soru mu arıyorsun anacım? Sorsana yaşımı, adımı falan! Halla halla.
"Ayrımcılık yapıyor musun?"
"Genellikle... Karışık çerez yerken daha çok." dedim birden. Az önce lafa giren kameraman küçük bir kahkaha patlatarak bağırdı, "Kestiiikk!"
Üzerimden elli tane tır geçseydi keşke, 9.9'luk deprem olsaydı keşke, en berbat halimle sevdiğim çocuğa görünseydim keşke, bedenden 50 alsaydım da bu lafı duymasaydım keşke! Lan hani bu deneme çekimiydi? Hangi ara gerçek moda girdik? Ben hiç kaale almadım ki! Allah'm tipim çok berbat, beni görenler; "Annesi bunu doğurmamış, sıçmış." diyecekler, eminim. %3'lük karizmam olacak mı, %-3333. Ölmek istiyorum.
"ÇEKTİNİZ Mİİİ?!" diye gürlediğimde, hepsi bir anda bana bakmaya başladı.
"Evet..."
"HANİ DENEME ÇEKİMİYDİ?!"
"Evet ama..."
"SİZ MANYAK MISINIZ?! CANLI YAYIN MI BU?!"
"Evet ama lütfen..."
"ALLAH BELANIZI VERSİN!" Diyerek kapıyı çaaat diye suratlarına kapattım. Telefonumdaki hattı kırmak, evden taşınmak, okul ve dershaneden kaydımı aldırmak, Facebook'mu dondurmak istiyorum şuanda. Allah belamı benim bu dünyada vermiş bence. Çok felaket utanç duygusu içindeyim şuan. Keşke hissizleşsem, keşke duyguyu 3. sınıfta saçlarını kıskandığım için kestiğim kızın ismi olarak hatırlasam sadece!
Kadın, çelik kapının arkasından bana seslendiğini duyduğumda gözlerimi kapattım.
"Şimdi bileklerimi keseceğim. Sizin yüzünüzden!"
"Yayınlamadık." Yayınlamadık... Yayınlamadık... Ya-yın-la-ma-dık... Kapıyı ardına kadar açarak kadına baktım.
"Merak etmeyin lütfen, sizi bu halde yayınlayamayız. O kadar milyon insanın göz zevkini bozmak istemeyiz." dedi, soğukça. Hahahaaa... Tatlım, seni annen espiri yaparken mi doğurdu?
"Ayy... Sen beni güldürdün ya, Allah'ta beni güldürsün. Hep ben güleyim. Bana gülmek çok yakışıyor. Yakışmıyor mu Allah için?" dedim kameramanlara bakarak, bakışlarıyla beni onayladıklarında zaferle gülümsedim.
"Belki sizi hazırladıktan sonra tekrar aynı şeyleri doğalmış gibi tekrar ede biliriz?"
"Eyeliner de çekecek misiniz?" Kadın, tebessüm ederek konuşmasını sonlandırdı, "Bu ilin tüm erkekleri peşinizde koşacak!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
He, sen çok biliyon
Novela Juvenil"İrem, gelip şuraya elimi tut! Düşeceğim diyorum sana." Aaah, lanet merdivenler. "Altına bez de bağlıyayım arzu edersen kraliçemiz? Güzelim çocuk kaçıyor hadi, kamon." Geri zekalı İrem. Burada geberip gitsem; eminim ki randevu için cenazeme 3-5 çoc...