Bakıpta göremediğin bir ben varım

23.5K 1.2K 68
                                    

Yorumlarınız, beğenileriniz, okumalarınız, özel mesajlarınız, mesaj panosundaki mesajlarınız için çok teşekkür ederim :) çok mutlu oluyorum gerçekten :D ayıp ediyorum cevap yazamıyorum, ama gerçekten sadece hikaye yazıyorum sonra bunları kontrol ediyorum ve hemen çıkıyorum :) ama şu tatil başlar başlamaz bende cevap vermeye başlıyacağım lütfen kırılmayın :D /hayatımda hiç bu kadar kibar konuşma yapmadım, değerinizi bilin/ iyi okumalaaaar prens ve prenseslerim

"Dikkatli ol! Ojelerim bile senin üstündeki paçavradan pahalı." Ellerimle gözlerimi ovuşturmayı bırakıp, oturduğum deri koltuğun üzerinden ayağa kalktım. Oturduğum deri koltuk, bizim evdeki tüm mobilyalardan pahalı. Yemin ediyorum otururken bir saniye de 500 defa gerildim.

"Ah! Seni kaç defa uyaracağım?! Elif, tatlım bana neden başka makyöz çağırmıyorsun?" Makyaj sehbasının boşta olan yerine oturdum ve iki saatir emirler yağdıran ego yığınını izlemeye başladım. Canım benim, deve toynağı gibi tırnakların var kızcağız ne yapsın? Törpünün kırılmadığına otur da şükret sen. Makyöz, sarı saçlarını geriye doğru iterek oturduğu tabureden kaktı.

"İstediğiniz biri var mı Yaren Hanım?"

"Senin bir üst modelin, lütfen." Dedi, adının Yaren olduğunu öğrendiğim kadın. Bu cümleyi kurarken, makyözün kalçasına bakıyordu. İstemsiz olarak büyük bir kahkaha patlattım. Odanın içerisinde tüm gözler bana doğru çevirilince, başımı mermer zemine eğip ellerimle ağzımı kapattım.

"Kahkahanı gizlemek zorunda değilsin. Ben alışığım." Mermere doğru eğik başımı, sesin geldiği tarafa doğru çevirdim.

"Merhaba, ben Elif." dedi, espiriye kurban giden genç kızımızın adı Elif'miş.

"Merhaba... Ben gerçekten gülmek istemedim. Şey... Aklımda komik bir şey vardı o espiri duyunca içimde tutamadım... Bende, Morruj."

"Ah, evet listede adını görmüştüm. 2 saatir boş bir işle uğraşıyorum." dedi, Yaren Hanım'ın oturduğu makyaj sephasını göstererek.

"Evet, gerçekten boş iş. Bu kadına dünyanın en iyi makyözleri gelse bile o kadını güzelleştiremez." Tebessüm ederek, bana doğru bakmaya başladı.

"Aç mısın?"

"Günün her zamanı." Elindeki bir kaç kağıda göz atarak, bakışlarını bana doğru çevirdi.

"Şanslısın. Daha iki saatin var, zemin katta kafeterya var. Yarım saat içinde burada olabilirsen karnını doyurmana izin verebilirim." Ov! Film kesitlerinden alıntı yapar gibi konuştu yemin ediyorum... Kendimden utandım.

"Anlaştık." Başı ile beni onaylayarak, hemen arkasındaki cam kapıyı araladı ve geçmem için kafasını sağa uzattı. Tebessüm ederek cam kapının minicik aralığından geçemedim. Fare götü kadar yer açmış, nasıl geçeyim ben oradan? Elimle cam kapıyı hızla iktirirerek aradan geçtim. Kaz götü kadar beyni var ya. Ben nasıl sığayım oraya?

Dönen merdivenlerin yanından ilerlerken, bir adamın aynısı bir kadına yaptığını gördüm. Ayy, kibarlıkmış o. Kadın teşekkür ederek kapının kulpunu tuttu ve dışarı çıktı. Allah benim belamı versin. Cahillik gerçekten başa bela.

Dönen merdivenlerden zemin kata indiğimde, kendimi lüx bir kafeteryada buldum aynı zamanda cebimde 20 lirayla. Hiç bir cafe ve restaruantta tek kişilik masa olmadığı gibi buradada yok, toplum bile yalnızlığımızı yüze vuruyor.

Cam kenarındaki çift kişilik masaya ilerlemeye başladım. Bir yandan da, büfenin yemek tabelalarına bakıyordum. Bir çay, 5 tl, limonata 10 tl, kola 7 tl, küp kekler, 17 tl, su 3 tl, donut 9 tl...

He, sen çok biliyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin