Öncelikle, "İlkokulda 2x8'e çat diye; 16 diyip 8x2'yi sorduklarında "daha 8'leri çalışmadım" diyen bi öğrenciydim." Benden fazla bi beklentiniz olmasın. İhih. Hala yorum atamıyorum böyle bir şey olabilir mi ya? Olabiliyormuş demekki. Eheh. Her neyse, iyi okumalar canımlarım. ♥
//Gerçekler//: "Hocam, 44'ü 50 yapar mısınız?"
Aldığım nefesi, hızla dışarı verdim. Ya da, vermesem mi? Şuracıkta bayılsam mı ki? Can beni, kaslı kolları ile taşısa... Düşüncelerimi, telefonumun titreşimi bozmuştu. Telefonun ekranında, "Hesap Sorucu" yazıdığı gördüm. İstemsizce dışarıya sesli bir, "Hiii!" sözcüğü çıkmıştı. Can oradan, "Ses, bir - iki - üç" dese tam yeri olacak, o derece. Annem aramayı unutmuştum! Korkarak telefonu kulağıma götürdüm ve aynı hızla geri çektim,
"MORRUJ!" diye bağıran anneciğimin sesi ile irkildim, Galatasaray kadrosu ve taraftarları, annemin bağırdığı sesi duysa, kırdığı Desibel Rekorun'dan utanır. Nasıl bağırıyor kadın, kafayı yemiş adeta. En son, 10 yıl önce Alışveriş Merkezin'de kaybolduğumda böyle bağırmıştı ki, annemin bağırışıyla, yolu gayet güzel bulmuştum, ihih.
"Efendim anne?" dedim, korkarak. Sesim titremişti! Can, ister sesimin titreğinden olsun, ister istemsizce "Hii!" sesimden olsun, bir şeyler olduğunu anlamıştı. Hızlı adımlarla yanıma geldi ve oldukça kısık bir sesle, "Annene haber vermedin mi, geri zekalı!" dedi, yok anacım. Bu çocuk sinirlenince çok çirkin oluyor, saçlarının uç teli havaya kalkmış bile. Iyy! Çok iticisin, Can. Tabii ki, şaka yapıyorum. Çok tatlıydııııı.
"Neredesin sen?! Otobüsten alan çocuk kim seni?! Pırasa saçlarını yoldurma bana, Morruj! Aptal mısın kızım sen?! Ne zamandır böyle oldun sen, bir şeyler mi kullanıyorsun sen, doğru söyle bana! Getir o çocuğu, yolacağım iknizi de! Baban olsa bile, Altuğ'u terk edip gitmek de ne oluyor?! Biz sana böyle mi öğrettik?! Ne biçim çocuk oldun sen böyle?! Çabuk gel eve!" dedi, bir nefeste. Sinirli olunca kimse annemden hızlı konuşamaz ve o terlikler... Ah, Head Shot resmen!
"Anne, sakin olur musun lütfen?!" dedim, hafifçe sesimi yükselterek, aynı hızla da geri verdim.
"Sesini yükseltme bana!" diye cırlayan annem beni gömdü gömdü gömdü, yerin altından düşünüyorum bunları, birazdan köstebeklerle çay partisi yapacağız. Aa! Trt Çocukta çıkan, köstebek bebek değil mi şu?! Ay yerim. Gel kız.
"Anneciğim, güzel gözlüm, dört gözlü kraliçem. Ablamın manevi eşyasını unutmuşum, ablamın arkadaşı var, Can abi. O götürdü beni sağ olsun, ablamın haberi var." dediğimde Can'a baktım, başını onaylarcasına salladı. Ablamın haberi varmış çok şükür!
"O neden getirmemiş manevi eşyasını?! Hem neymiş o manevi eşya?!"
"Sarayköy'de oturuyor, ablam rica etmiş." dedim bir çırpıda.
"Eşya nedir, Morruj?!" dedi, otoriter bir tavırla. Telefonun, hopörler kısmını kapatıp, Can'a baktım, "Manevi eşya ne?!" dedim, sessizce. "Bilmiyorum." dercesine bana baktığında, masanın üzerindeki kalem ve kağıda baktım, "Morruj'un Ölüm Fermanı yazar mısın şuraya?" dediğimde, sessizce kıkırdadı. Çok komik! Cidden öleceğim ya.
"Bende tam bimiyorum ki." dediğimde orada hat koptu, ulan şu Turkcell normal zamanda pek çekmezsin, burada da çekmesen olmaz mı? Birazcık? Şu kadar? Minnacık? Peki, teşekkür.
"Hadi canım? Sen giderken, ben geliyordum Morruj Hanım! Kafanızı kırmadan doğru eve!" dediğinde suratıma telefonu kapattı! En çok nefret ettiğim şeydir, suratıma telefonun kapatılması! Çok sinirlendim! Fırlatacağım telefonu. Sonra içimden bir ses bağırıyor: "Lan senin neyine telefon fırlatmak fakir!" diyerek, iç sesim bile beni rencide ediyor. Ee, öleyim ben o zaman!
"Annem bekliyor." dedim bir çırpıda, başını onaylarcasına salladı ve bana arabanın kumandasını fırlattı. Sporcu olduğum için, reflesklerim normal bir insana göre biraz daha fazla. Bu yüzden, rahatlıkla tuttum ve koşar adımlarla arabaya doğru ilerledim. Sanırım, amcasını ikna edecek.
Altuğ!!! Hep senin yüzünden! Hayır, benim de sorunum var tabii ki. Ama abarttığından ve annemi doldurduğundan %100 eminim! En içten dileklerimle, Allah belanı versin Altuğ!
Arabaya bindiğimde, kalbim eskisinden de hızlı atmaya başladı! Hızlı ve sinirli gelen Can'a baktım. Pardon, çok hızlı ve çok sinirli. Iııı.
"Morruj, annene neden haber vermediğini sora bilir miyim?" dedi, dişlerinin arasında.
"Aklıma bile gelemedi ki," dedim minik köpek bakışlarımı kullanarak.
"Beceremiyorsun o bakışları." dediğinde kaşlarımı çattım. Gıcık!
Atrik bir şekilde arabayı çalıştırdı, gazı kökleyerek Muratpaşa'ya doğru sürmeye başladı...
//
Arabayı ani bir fren ile durduğunda, kafamı neredeyse cama çarpıyordum. Nereydeyse uçarak, arabadan dışarı fırladım. Arkamdan gelen ayak sesleriyle irkilerek arkamı döndüm.
"Ne yaptığını sanıyorsun?!"
"O veledle konuşacağım." dedi, sinirle. Kolundan tutarak kendime çektim.
"Hayatta olmaz!"
"Nedenmiş o? Bir yerine bir şey gelecek diye mi korkuyorsun yoksa?" dedi, sakince. Beni kıskanıyordu! Ben kıskanıyordu! Heyu!
"Annem seni görmesin, hayır!" diyerek onu ittim ve yürümeye başladım. Arkamı dönmeden bağırdım, "Sakın gelme!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
He, sen çok biliyon
Ficção Adolescente"İrem, gelip şuraya elimi tut! Düşeceğim diyorum sana." Aaah, lanet merdivenler. "Altına bez de bağlıyayım arzu edersen kraliçemiz? Güzelim çocuk kaçıyor hadi, kamon." Geri zekalı İrem. Burada geberip gitsem; eminim ki randevu için cenazeme 3-5 çoc...