Hocanın sınıfa bağırdıktan sonra, bana gelen gülme hissi

29.9K 1.4K 76
                                    

Merhabaaa, çok gecikti farkındayım. Ama bir türlü ilham gelemedi ya. Hala daha gelmedi farkındaysanız. Tabii değilsiniz, daha okumadınız ama. Okuyunca anlayacaksınız, derslere olan ilhamım kitaba pek kaymadı doğrusu, eheh. Neyse, sizi seviyorum. İyi okumalar prenseslerimmm.

KURAL: Sahip olmadığın birine, ait olmayacaksın.

Lafını bitirmesine engel olarak, "Morruj - 1 / Ezik Altuğ - 0" hayal skoruma başarımı ekledim. Ulan sen daha, kahverengi iğrenç kumaşlı pantalonun içine, aptal işaretli t-şörtler giyip, üstüne kemer takıyordun. Hangi ara, Supra alıp bu kadar cool oldun? Onu geçtim, 2 yaşındayken tuvallete, "Annneeaa, bitti!" diye çığıran çocuklardık. Hangi ara cool olduk?!

"Hiç gelmeseydin?!" dedim, atarlı kız sıfatına karakterimi uydururken. Ela, iri gözlerini, koyu kahverengi gözlerime kenetlemişti, çok şaşırdığı belliydi. Geleceğimi ya da birlikte gideceğimizi tahmin etmiyordu, ya da iki yıl içerisinde çok değiştim. Altuğ'un, 30940 yüzlü karakteri hangisine makbul olursa artık...

"Son anda valizimin fermuarı sıkıştı, kıyafetlerimi farklı bir valize koymak zorunda kaldım." dedi, yaklaşık iki saniyelik şaşkınlığını gizde tutarak. Bak, bak. Benden ayrıldıktan sonra beyin evrimi geçirmiş çocuk resmen. Koyu kahverengi saçlarımı sol tarafa aldım, perçemimi de biraz öne getirdiğim zaman, Altuğ'un siluletini göremiyordum.

"Olur böyle şeyler, ablacığım... Sen bakma, Morruj'a." dedi ablam, dikiz aynasınddan bana öldürücü bakışlar fırlatırken. 32 dişimi göstererek, ablama büyük bir gülümseme gönderdim.

"Fermuarında, beynin gibi." diye mırıldandıktan sonra, başımı tamamen pencereye doğru çevirdim. Arkamdan bana, şaşkın ve kırgın başkılar fırlattığını tahmin ederek, "zafer benim" bakışlarımı, yoldaki tatlı çocuğa istemsizce gönderdim. Çocuk, gözlerini kahve fincanı biçimine getirerek, arabaya doğru bakmaya başladı. Utançtan, yanaklarımın kızardığına yemin edebilirim.

"Aa, şey... Haklı aslında. Ben... Teşekkür ederim Ecem Abla. Imm... Morruj sana da teşekkür ederim." Beyin evrimi geçirdiğine kanaat getirdim, bu kadar zeki çocuk bu kadar aptal birine dönüşmesi sanırım, "aşk çarpar" deyimini uygulamalı olarak Altuğ'da gösteriyordu. İkinci bir seçenek ise, şuan çok heyecanlı ve saçmalıyor. Birincisi benim için daha makbul, ayrılığım, aşkım çarpsın geri zekalıya. Kırsın, ağzını burnunu.

"Aa, bak bak... Nasılda heyecanlanmış! Sorun değil, tatlım." dedi ablam, dikiz aynasından Altuğ'a göz kırparak. Kaza yapacağız abla, öleceğiz abla! Öldükten önce, son olarak Altuğ ve senin yüzünü görmek istemiyorum abla, diye düşüncerimin arasından Altuğ'nun lanet olası, o bünyesiyle hiç uyumlu olmayan sesi, ergen duygularımın arasından sıyrılttırdı.

"Sen bir şey söylemedin, zorla mı geliyorsun yoksa?" dedi, kuşkulu bir ses tonuyla.

"Lafı ağzımdan aldın." dedim, kesin bir ses tonuyla.

"Morruj, gideceği için biraz üzgün." dedi ablam, durumu toparlayama çalışırcasına. Yeter! Çıldıracağım vallahi. Onca yaptığı şerefsizlikten sonra, öz canımdan birinin Altuğ'u kırmamak için götünü yırttığını görünce, sinirlerim daha fazla bu görüntü kirliliğini kaldırmıyordu.

"Üzgün falan değilim. Seninle gitmek istemiyorum! Senden nefret ediyorum! Allah belanı versin, senin! Sırf, kardeşin için sana katlanıyorum! Eğer, konuşmaya çalışırsan; o dilini götüne sokarım. Muhattap bile olma benimle!" diye, bir yıllık nefretimi üç - dört saniyede kusmuştum. Sinirlenince, ne kadar hızlı konuşup mesaj yazdığımı bir ben, bir Allah bir de sinirlendiğim kişi ve o an ki ortamdaki insanlar biliyor. Düşündüm de, baya kişi biliyormuş.

He, sen çok biliyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin