Hasta olma mevsimi, SON BAHAR ♥

29.1K 1.3K 114
                                    

//Gerçekler//: Tanıdıkça öğreniyorsun, dışardan cıvıl cıvıl görünen insanların içlerinde ne derin yaralar taşıdığını.

Yüzüme vuran hayvan ötesi ışık yüzünden, yavaşçe ve homurdanarak gözlerimi araladım. Sanki, bir yıldır uykudaymışım gibi gözlerimde bir ağırlık vardı.

Gözlerimi tam açtığımda, etrafı bulanık görmeye başladım. Ellerimle gözlerimi avuşturduktan sonra, arsızca esnedim. Ee, bu da benim yapım, ihih.

Oha, abi sonra niye ülke krizde, niye batıyoruz? Kafamın tam üstünde duran, kare bir ışık yüzünden kör olacağıma kanaat getirerek, hızla kare lambayı geriye iktirdim ve yatakta doğruldum. Bir odanın kapısını kapatıp yanlız kalmak,her zaman hayatımın en güzel şeylerinden biri olmuştur. Ama bu fazla abi, resmen Jünior Villa içerisinde kapatılmış gibiydim. Üstümdeki aptal pijamalara baktım, ayıcıklı! Uzun bir aradan sonra, ilk defa pijama giyiyordum sanırım. Annemin geniş arkadaş kitlesi yüzünden, tam pijamamı giyiyorum, misafir geliyor. O saatte uyuyoruz biz. Bir tane vuracaksın suratına, iki gün yerden kazıyacaklar.

Etrafıma, hafifçe göz gezdirikten sonra, sesimi yükselterek bağırdım, "Merhabaa?"

Neredeydim ben ya?! Nereye getirdiniz oğlum beni?! En son arabadaydım ve Cancağımızın dediği üç istediğimi yazmakla meşgüldüm. Bir saniye ya? Yoksa kaza mı geçirdik? Hemen, ellerimle bütün vücudumu yokladım. Her şey normaldi. Şu koca baldırlarım kopup gitseydi bari arkadaş. Bunlar yüzünden araba çekmedi kesin, tövbe bismillah ya.

İçime hafif bir ürperti gelmişti, vücudumun %70'i su falan değil benim, bildiğin sıkıntı. Cünüp olduğuma karar vereceğim az sonra, olayların gelişini bekliyorum. Yavaşça esneyerek, yataktan tamamen doğruldum ve etrafı yoklamaya başladım.

Kapının arkasından, bir kaç KADIN sesi gelince kendimi odaya nasıl fırlattığımı bilemedim, ya Can'a taciz ediyorlarsa?! Kadınlardan, bir kaçı... Dur bakayım. Oha hepsi yaşlı bunların. "Sübyancı mısınız, hıamına?" dememek için kendimi zor tuttuğumu fark ettim. Yumruklarımı sıkıyordum adeta.

"Uyanmışsın," dedi yanıma gelen orta yaşlarda bir kadın, mavi gözleri ve siyah saçları vardı. Hayata bir sıfır geri başlamış, mavi göz ve siyah saç ne abi? Birde bildiğin esmer, Duru'nun odasından fazla görüntü kirliliği oluşturuyor. Iyy! İtici. Elbisesine dikkatlice baktığımda, hemşire kıyafeti olduğuna kanaat getirdim ve içimde bir sıkıntı belirdi. Belli ki evlenememiş, benim fake sevgilime mi göz koydun? Yolarım senin uyumsuz saçlarını.

"Neredeyim ben? Siz kimsiniz?" kibi klişe soruları, beynimin ucundan yumruklayarak çıkardım.
"Can nerede?!" diye bağırdığımda, koltukta oturan kırk yaşlarındaki kadın bana doğru ağır ağır yürüdü, yüzünde acınası bir ifade vardı. Nereye düştüm ben beö?

"Can kimdi?" dedi, yanımdaki maviş. Evrenim, hayatım, özüm. Tabiiki, bu şıllığa; "Sana ne," diye cevap verecektim! Biz buraya, ancak otobüse çarparak gelmiş olabiliriz. Yoksa, imkansız Can'ı sorması. Sonuçta iki kişiydik. Tam cevap verecekken, kırk yaşlarındaki buğday tenli, kahverengi gözlü ve kahverengi saçlı kadın sözümü kesti, bok ye sen.

"Aklında yarattığı, yeşil gözlü kumral çocuktur." dediğinde afalladım. Aklımda yarattığı derken?! Tamam, arada Can ile evlendiğimizi hayal ediyordum da, bunu uyurken mi söyledim, anlamadım ki!

"Ne?!" diye cırladığımda, kadın adımlarını hızlandırdı.

"Bak, Morruj!" dedi oteriter tavırla, "Bunca yaşadığı düşündüğün hayat, aklındaki kişiler... Özellikle Can! Hepsi bir hayal ürünü, şizofreni tesiri olduğunu kabullenip tekrar hasta oluyorsun. Lütfen, kendine gel artık!" dediğinde, kalbime bir ağrı saplanmıştı, istemsizce, huncarca ağlamaya başlamıştım.

He, sen çok biliyonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin