Düşman

2.9K 165 91
                                    

Bu bölümü bir tanecik Yeppucim olan Helin'e ithaf ediyorum. keyifli okumalar...

Yağmur yavaş yavaş şiddetini azaltırken Neymar'ın göğsüme düşmüş olan başını ellerimle örtmeye çalıştım. Zaten fazlasıyla ıslanmıştı ve bu yaptığımın onu korumayacağını biliyordum ama bir an önce gözlerini açması için her şeyi yapardım. "Lütfen aç gözlerini," diye mırıldandığımda ağlamak üzere olduğum için sesim titrek çıkmaya başlamıştı. Dakikalar önce bardaktan boşanırcasına yağan yağmur yerini artık seyrek damlacıklara bıraktığında başına siper aldığım ellerimi indirip kafasını biraz kenara ittim ve yüzünü yüzüme yaklaştırdım. "Yağmur durdu Neymar." Yüzümü ıslatan soğuk yağmur damlalarına karışan sıcak gözyaşlarım tembelce yanaklarımdan süzülüp Neymar'ın alnına düştü. "Her yağmur yağdığında güneş tekrar doğmak için daha fazla istekli olur ve üzerimize daha parlak bir şekilde doğar. Lütfen uyan Neymar." Burnumu çekip yüzüne düşen damlaları işaret parmağımla sildim ve konuşmaya devam ettim. "Güneşin en parlak halini görmen gerek. Aç gözlerini..."

"Aptal..."

Duyduğum şeyin gerçek mi yoksa fazla ıslandığım için olmayan şeyler mi duyduğumu anlayabilmek için bakışlarımı gökyüzünden alıp Neymar'a yönelttim. "Ne?"

"Diyorum ki..." Neymar hala kapalı olan göz kapanlarını güçlük çekiyormuş gibi araladı. "Aptalsın."

Ne kadar ilk sözcüğü hakaret içerikli olsa da iyi olduğunu görmek içimi rahatlatmıştı. İçimde büyüyen gülümseme isteğini bastıramadım ve bütün suratımı kaplayan kocaman bir gülümseme eşliğinde "Neden hakaret ediyorsun?" diye sordum.

"Çünkü hala çok unutkansın," derken gözlerini iyice açtı. "Sana söylemiştim peri kızı..." yerden destek alıp başını ellerimin arasından kurtardı. Bana peri kızı demesinin yarattığı şokla sesli bir şekilde yutkunurken konuşmasına devam etti. "Yanımda olduğunda duyduğum tek şey kalbinin sesi."

"A-ama bayılmıştın?" Kalbimin sesini dinlerken yağmurun sesini duymadığını söylemişti ama az önce krize girip bayılan oydu.

"Bayılmadım," deyip salıncağın kurulu olduğu ağaca yaslandı. "Kalbinin sesini daha iyi duyabilmek için numara yaptım." Neymar'ın yüzünde beliren haylaz gülümseme bayılmadığına aslında beni kandırdığına inanmama neden olmuştu.

Yere düşen iri yaprağı alıp suratına fırlattım. "Asıl aptal olan sensin. Ne kadar çok korktuğumu biliyor musun?"

Neymar keyifle kahkaha atınca yüzümdeki gülümseme o kadar çok büyüdü cildimin gerildiğini hissettim. "Bir daha gitme," deyiverdi bir anda.

Söylediği şey yüzümdeki gülümsemenin yavaş yavaş silinmesine neden olurken "Başka biriyle çıkmaya başlayan sensin," diye mırıldandım.

Neymar ayağa kalkıp üzerine yapışan çimen ve yaprakları silkeledi. Pantolonu ve tişörtü çamur içerisinde kaldığı için üzerine bakıp suratını buruşturdu. Mükemmel Junior pislik içerisinde olmayı kendisine yedirememiş gibiydi. Elini bana doğru uzattı ve "Sana göstermem gerek bir şey var," dedi.

Konuyu değiştirdiği için işkillenip tek kaşımı kaldırarak surat ifadesini çözmeye çalıştım ama her zamanki gibi kilitli bir kutu gibi hiçbir ip ucu vermiyordu. Tedirgin bir şekilde elimi uzatıp ondan destek alarak ayağa kalktım. Uçaktan atladığım için topuğum hala çok ağrıyordu ama kendimi ele vermek istemeyerek dişlerimi sıkıp acıya katlandım.

Neymar elimi nazikçe tutup ağaçların sığlığını yitirdiği yöne doğru yürümeye başladı. buraya geldiğimizden beri yön duygumu kaybetmiş etrafı az ağaçlı çok ağaçlı diye sınıflandırmıştım. "Bana ne göstereceksin?" diye sorarken güneşin altında parlayan dövmelerini incelemekten kendimi alamadım.

GO NEYMAR GOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin