Yağmur

3K 186 98
                                        

Deniz görmüş olmamızın verdiği sevinç ile uçağın bulunduğu alana geri döndük. Burası Rio'dan kat ve kat daha güzeldi. Aslında burada kalıp tatil yapsak bizim için daha iyi olurdu ama bir daha geri dönemeyecek olma ihtimali içimizi kemirirken gönül rahatlığıyla tatil yapamazdık. Uçağın motor hazinesi boştu. Anladığım kadarıyla yanan parçayı yerinden çıkarmışlardı ama yeni parçayı henüz monte etmemişlerdi.

Hala açık olan uçağın kapısına yönelip merdivenleri dikkatlice tırmandım. Uçak merdivenlerine karşı garip bir fobim vardı. Girişte durup sandviç yemekle meşgul olan Lucas, Fernando ve Munir üçlüsüne baktım. Saf ve temiz olan üçlü içeride, kirli ve sinsi olan diğer üçlü ise hemen arkamdaydılar. Buranın bir ada olup olmadığını bilmesem de ada olduğunu varsayarak adada bir gruplaşmanın oluştuğunu söyleyebilirdim.

"Yolu kapatmasana!" Rafinha omzumu sertçe itip kenara çekilmeme neden oldu. "Yokluğumuzu fırsat bilip bütün yiyecekleri kendileri yiyecekler."

Lucas sandviciyle ilgilenmeyi bırakıp başını yukarı kaldırdı. "Sizin payınız orada," derken başıyla yan taraftaki koltukları işaret etti.

Uçağa ilk bindiğimizdeki yerimde Munir ve onun hemen yanında Yılmaz oturuyordu. Her zaman sevgi dolu ve iyi kalpli biri olduğunu düşündüğüm Munir yokluğumu fırsat bilip yerimi kapmıştı. Bu olay anlamsız bir şekilde sinirlerimi zıplatırken bakışlarımı beni satan Fernando ve Lucas ikilisinden ayırmayarak Munir'in eski yerine oturdum.

"Bakışların o kadar soğuk ki üşüdüm." Dani ellerini kollarına sürterek ısınmaya çalıştı.

Ortadaki sehpada üç tane sandviç vardı. Bu da demek oluyordu ki kişi başına bir sandviç düşmüştü. Rafinha hızlı bir şekilde elindeki sandvici bitirdiğinde ben kendiminkinden sadece iki ısırık almıştım. Uçağa geldiğimizden beri takmayan Lucas ve Fernando dan bakışlarımı alamadığım için açlığı da hissetmiyordum.

"Ben bir tane daha sandviç alabilir miyim?" Karnını yarı yarıya doyurmuş olan Rafinha keyifle geriye doğru yaslandı.

"Hayır, alamazsın." Fernando çok rahat bir şekilde cevap vermişti. Konuşurken bu tarafa hiç bakmıyordu. "Uçakta sınırlı sayıda yiyecek var ve biz buradan tam olarak ne zaman gideceğimizi bilmiyoruz. Yani..."

"Yani siz biz gelmeden karnınızı iyice doyurdunuz ve fazladan bir sandvici bizden esirgiyorsunuz." Dani elini sehpaya vurup ne kadar ciddi olduğunu göstermeye çalıştı.

"Biz ne yedi yani?" Munir bir yandan sandvicin son parçasını ağzına sokmaya çalışırken diğer yandan Daniel'a itiraz etti.

"Herkes eşit sayıda yedi Dani," diyen Lucas bana gözlerini devirerek baktıktan sonra önüne döndü.

Lucas ve Fernando'nun beni dışlamış olmaları kalbimi ciddi anlamda kırmıştı. Kendi aralarında iyiler grubu oluştururken beni kötüler grubuna yollamışlardı. Üstelik onları kırabilecek hiçbir şey yapmamıştım. Hem iştahım kaçtığı için hem de ortamdaki gerginliğin son bulmasını istediğim için elimdeki ekmeği Rafinha'ya doğru uzatıp "Benim canım istemiyor. Sen ye," dedim.

Rafinha ilk önce gözlerine inanamayarak bana baktı. Sonra da omuz silkip "Pekâla madem ısrar ettin ben de yerim," dedikten sonra ekmeğimi aldı.

En yakın arkadaşları tarafından dışlanmak tıpkı sinemaya tek başına gitmek gibi birşeydi. Hoşuna giden bir sahne olduğunda kankana ya da sevgiline bakıp gülümseyemeyince yaşadığınız yalnızlık hissi gibi koymuştu bana Lucas ve Fernando'nun ihaneti. Ayağa kalktım ve bacaklarını evindeymiş gibi rahatlıkla açan Neymar'ı itip uçağın kapısına doğru yöneldim.

GO NEYMAR GOHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin