Karanlık gecenin süsü dolunay,yüzünü saraya çevirmişti.Kral,masanın başında dertli dertli oturuyordu.Kraliçe Zrodiana,"Bak yeni bir fetih ülkemizi riske sokar.Bundan korkmuyor musun Gallert?"sesi sinirliydi.
Ülkeyi yönetmek kolay değildi. Gallert ve Zrodiana,o gece ilişkilerinin en büyük kavgalarını yaşıyordu.Gallert başını ellerinin arasına aldı."Korkmuyorum Zrodiana!"diye bağırdı."Bana o adamı savunuyorsun?Neden onu korumaya çalışıyorsun?!Ezeli düşmanımız o!Onu affedemeyiz.Cüretkar davranıyor,bana mektupta,'Kral Gallert,askerinizin başını uyarı olarak yolluyoruz.Daha ileri gelmeyin,yok olmak istemezseniz!'dedi."dedi sinirle.
"Yok olmak istemeyiz,Gallert."dedi Zrodiana.Kral birden ayağa kalktı."Ne!"diye bağırdı."O alçak adamın tehditine boyun mu eyeceğiz?Sen beni hiç tanımamışsın kraliçe Zrodiana!"
Zrodiana sinirden ağlamaya başladı."Gallert,bak!Ülkemizin savaşa gidemeyeceğini sen de biliyorsun,boş yere kahramanlık yapma!"Sesi yükseldi."Ben olmasam...Ben olmasam ne yapardın acaba!Drawniya tarihe karışalı çok olurdu,herhalde!"
Kral Gallert'ın gözleri alev alev yanıyordu.Hizmetçiler dahi yerlerinden sıçradı.Sinirle kenarda duran bir vazoyu eliyle atıp,paramparça etti."Sen neden söz ediyorsun!Karşında Drawniya'nın imparatoru II.Gallert duruyor!O savaşa gidilecek,yemin ederim o lafları sevgili dostunun ağzına tıkacağım!"
"Karşında Drawniya'nın İmparatoriçesi Zrodiana var.Savaşa gideceksen,bende geleceğim.O kadar!"
Çıkıp gitti.Kral arkasından,"Karşı cephede yer alacaksın galiba!"diye bağırdı.Sonra öfkeyle odasını darma duman etti."Lanet olsun!Lanet olsun!"
***
Sarayda dedikodular almış başını yürmüştü.Günlerdir,aşkları dillere destan olmuş kraliçe Zrodiana ve kral Gallert konuşmuyordu.Saray sofrası bile sessiz ve sakindi.
O gün Gallert,yakın dostu Henry ile konuşup dertleşiyordu.Henry "Kralım,kraliçe doğru söylüyor. Savaş,tehlikeli olabilir."dedi.Kral,"Bir de sen başlama Henry.Zaten savaş hazırlığı için asker ocağına uğrayacağım."dedi."Saray bahçesindekine mi?"
"Hayır.Büyük asker ocağına.Sör Sareten'i göreceğim."dedi.
***
Kraliçe Emma'ya gün doğmuştu.Cadı kızı prenses Loura gülümseyerek,"Kralın savaş açacağı ülke Ertonya'nın elçileri gelmiş,"Loura'nın kibirle gözleri parıldadı.Emma,"Gelsin."dedi ve duruşunu düzeltti.
Elçi içeri girdi,yerlere kadar eğildi."Kraliçe,"dedi.Ayağa kalkıp,"Söylenenden daha güzelsiniz."Emma,yalaka işte diye düşündü."Ah,teşekkür ederim elçi..."Sıska adam,"Ben Rucas,majesteleri."dedi.
Kraliçe Emma,"Kral savaş isteğinizden vazgeçmeyecek bay Rucas."dedi.Elçi Rucas,"Efendim lütfen.Kralla konuşun,aklı selim bir kraliçesiniz.Kralımı da ikna edemiyorum.O da,kralınız gibi savaş istiyor.Halk istemiyor.Ölüm üzerimizde,hala çıkarlar hakkında konuşuyoruz."
Kraliçe,"Bir elçinin daha kafasını göndermek istemiyorum.Burayı terkedin."Elçi korkuyla geri gitti.Diğer arkadaşını kapıda buldu."Kadın dedikleri gibi aptal."dedi.Arkadaşı,"İnsanlar onun hakkında iyi şeyler söylemiyorlardı."dedi.
***
Kraliçe Zrodiana,oturup oğlu James'la konuştu.Ölen kardeşi Dan'i sordu James.Zrodiana,"Onu uzakta doğurdum.Zorluklar çektim...Birden onu aldılar elimden."dedi konuşmasının sonunda.Bu işin altında Emma ve Helen'in olduğunu biliyordu,öğrenmişti ama ispat edememişti.
"Gerçekler daima insanın canını yakar."dedi kraliçe Zrodiana.Çok düşünceliydi.Savaş istemiyordu,aşkını istiyordu."Prens oğlum,"dedi ikisi yatakta,yanyana yatıyordu."Sevdikleri bazen insanın canını yakabilir.Sevdiklerinden ayrılabilir de insan.Önemli olan dik durmak.Kraliçenin çocuklarına yakışan,dik durmak prensim."dedi.
***
Sabah kahvaltıya beraber hazır olup,prenses Olivia,prens James,prens George ve kraliçe anneleri kahvaltıya beraber indiler.
Kahvaltıya inince donup kaldılar.Emma,kralın sağında,Zrodiana'nın yerinde oturuyordu.Kral donuk bir ifadeyle bakıyor,kraliçe Emma,kraliçe Helen,Emma'nın kızı prenses Olivia gülümsüyordu.Emma'nın oğlu Rans'sa yemeğini yiyordu.
Prenses Olivia,"Birşey mi oldu,leydi Zrodiana?"dedi.Zrodiana,"Kalk oradan Emma!"dedi.Kraliçe Emma ayağa kalktı."Siz kiminle konuştuğunuzu sanıyorsunuz?Sizin köleniz değilim ben kraliçeyim,doğru konuşun."
Prenses Loura asaletini korusa da,Zrodiana,"Kraliçeymiş!Siz kraliçelik hakkında ne bilirsiniz bayan Emma!Benim oturduğum yere oturarak yerime geçtiğinizi mi sanıyorsunuz?"Herkes ayağa kalkmıştı.Prens Rans bile ayağa kalktı.Helen,"Sakin olun."diye mırıldandı.
Kraliçe Emma,"Merak etme ben bir leydi olarak doğdum.Kraliçelik hakkında bir köleden daha fazla şey bilirim!Soysuz!Ben bir lordun kızıyım paçoz bir köylü adamın değ-"
Lafı,Zrodiana'nın ani tokadıyla kesildi.Ölüm sessizliği vardı.Zrodiana,"Babam hakkında bir daha tek kelime etme."Her kelimeyi tane tane söylemişti.Emma bir taraftan yanağını tutarken,birden ağzı bir karış açık kalmıştı.
Prens Rans,"Kraliçe Zrodiana,ne yaptığınızı..."derken Zrodiana koşarak salondan çıktı.
***
Helen,şarabından bir yudum daha aldı.Bir lordla konuşuyordu."Bir an önce Zrodiana'ya engel olmalıyız.Bugün haddini nasıl da aştığını biliyorsun.Bana da had bilmez davranıyor.Biri ona nereden geldiğini hatırlatmalı."
"Son derece haklısınız kraliçem,düşüneceğiz bu konuda."dedi.Helen,"Bu kadının oğullarından biri tahta geçerse bittik demektir.Bir kölenin oğlunun tahta geçmesi,itibarımızı zedeler.Bugün,Emma'nın oğlu Rans,saraydaki asker ocağına gidecek gidecek.Babası büyük asker ocağında.Brand şehrindeki.Prensimizi askere iyice tanıtıp,sevdireceğim.Onlara ihtiyaç duyabiliriz."
***
Kraliçe Emma ve kral Gallert,Brand kentine beraber gidecekti.Yola çıkarken,Zrodiana balkondan bakarak,"Yokluğumdan faydalan bakalım Emma.Senin gibi bir aptal bunları benim yokluğumda yapabilir.Ben mutlak hakimim. Gücüm arşa değecek,burayı ben yönetiyorum.Yıldızların ışıltısı geçicidir,güneş doğana kadar."
***
O gece saatinde,prens Rans koridorda sinirle yürüyordu.George'u gördü.George yürüyüp gitmeye çalışırken Rans bilerek ona omuz attı."Bana bak."dedi o konumda kalarak.Birbirlerine bakmıyorlardı."Anneni uyar,o geleceğin büyük kraliçesidir."Tıslayarak devam etti."Büyük olman hiçbir şeyi değiştirmeyecek,George.Tahta çıkacak olan benim."
George,"Hayaller dünyasında yaşıyorsun,üvey kardeşim."dedi ve yine gitmeye çalıştı.Rans müsaade etmedi.Rans annesi gibi siyah saçlı,annesi gibi ela gözlüydü."Bir kölenin oğlu mu tahta çıkacak!"dedi.George onu tutup devirdi yere."Annem o benim."dedi.Sonra karnına bastı ve ufak bir"ah!"etti Rans.George "Küçük böcek,boş taht rüyaları görme.O tahtın veliahtı benim!"
George gidince,Rans ayağa kalktı ve üzerini silkeledi.Ertesi sabah askerin yanına gidecekti.Saray içerisindeki er ocağını.
***
Sabah Rans hazırlandı,asker ocağına gitti.Orada erler onu saygıyla selamladı,ona bağlılıklarını sundular.Konuşma yapması gerekiyordu. "Drawniya'yı koruyan,yürekli askerler.Sizler prensinize,bağlılığınızı sundunuz.Ben de sizleri daimi koruyacağım.Komutanınız Jhon Loresen ve siz,ülkemin yüce,yeminli askerleri,bugünden itibaren tahta çıkana dek yanımda olacağınıza inanıyorum.Kral olduğum vakit onurlu askerlerim,zaferden zafere,Drawniya'yı yükselteceğiz!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOYSUZ
Historical FictionBen Zrodiana.Drawniya'nın büyük İmparatoriçesi.Güzelliği dillere dolanmış bir kadın.Zavallı bir köle.Annesinden koparılan 14 yaşında bir yavru.Küçük yaşında çocuk doğuran bir anne.Kral Gallert'ın aşkı,Emma'nın tehlikeli düşmanı.Buz gözlü,sarışın kuğ...