Seul havaalanına adımı attığımda beni İnci hanım karşılamıştı.Havaalanı acayip derecede sarımsak kokuyordu.Önceden Kore'de sarımsağın çok sevildiğini duymuştum ama bu kadar olacağını düşünmemiştim.
İnci teyze (artık böyle seslenmemi istedi.) beni kızıyla tanıştırdı.Kızı tatlı biriydi uzun siyah saçları Kore'nin insanlarına göre büyük olan gözleriyle güzel bir kızdı ama benden oldukça kısaydı.Ben 1.76 o ise 1.64'dü.İsmi Danbi'ymiş.
İnci teyze eve yerleşmemize yardım ettikten sonra evden ayrıldı.
Ev temizdi,alışveriş için biraz eksiklikler vardı,mobilyalar yeni ve tam bana göreydi ne spor ne klasik tam ortasıydı.Tek katlı mustakil 3 oda 1 salon ve büyük bir mutfağı vardı.Evde cam şöminede vardı kışın cam bölmeyi açıp ne güzel kestane yapılırdı burada ama bak yine aklıma Türkiye geldi.Neyse her yer geniş ve ferahtı.
"Zey-Zehra"
"Ah Danbi kendini bu kadar zorlamana gerek yok bana istersen kendince bir ad verip öyle seslenebilirsin."
"Çok teşekkürler çünkü gerçekten telafuzu zor,sana Yon desem olurmu."
"Ne anlama geliyorki?"
"Lotus çiçeği anlamı taşır."
"Gerçek ismimlede uyumlu ismim çiçek anlamına geliyor."
"Ne güzel o zaman Yon fark ettiğin gibi evde bir kaç eksik var istersen şimdi merkeze inip eksikleri alalım sonuçta arabam var ama dinlendikten sonrada alabiliriz nasıl istersen."
"Aslında şimdi alışveriş yapsak daha iyi olur hem etrafıda tanımış olurum."
Arabayla 17-18 dakikada merkeze inmiştik.
Geldiğimiz yer ünlü bir AVM'ymiş.İçeri girip dev vitrinlerin önünden geçerken bir çok insan bana bakıyordu.Tamam yabancı olabilirim ama benimde gözlerim o kadar büyük değildi hatta çekik gözlüyüm bile denebilirdi ceylan gözlü sıfatına giriyordum.Bu durum biraz rahatsız etsede aldırmadım.
İnsanların meraklı bakışları altında alışverişimizi yapmış arabayla biraz gezmeye çıkmıştık.
Seul'un önemli yerlerini ve müzeleri gezmiştik en son da SM binasına gelmiştik.Dışarıda bir çok fan vardı hepside çığlık çığlığa biasının ismini bağırıyordu.
"Duyduğuma göre her işe bakacak yardımcı,asistan,bir nevi her şeye koşturan bir görevli arıyorlarmış maaşıda iyi diyorlar ama benim paraya ihtiyacım yok olsa çalışmak isterdim."
"Aslında benim ihtiyacım şu an için olmasada okullar başlamadan bir ay önce ailemden para almak istemiyorum yani ben bir bakabilirim bu işe hem belki şartlarıda uyar bana."
"Peki ne zaman gelip konuşacaksın?"
"Yarın.Bir de bana biraz biraz Korece konuşmayı öğretirmisin sadece ingilizce biliyorum ve orada beni anlayaman olacaktır."
"Sen ciddisin baya baya görüşmeye gideceksin.Bari bir hafta sonra gitte sana öğrettiklerimle tanıt kendini."
"Tamaaaam öyle yaparım şimdi beni bu kalabalıktan uzaklaştır nefesim daralıyor."
Eve geldikten sonra aldıklarımızı yerleştirip günün yorgunluğuyla kendimizi yatağa atmıştık.
İkimizde tek bir odada çift kişilik bir yatakta beraber yatıyorduk.
"Danbi ışığı kapatmayalım."
"Yon Seul geceleride ışıklardan dolayı çok aydınlık şimdi perdeyi açacağız ve içeri ışık girecek korkma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~AH BU HYUNGLAR~
HumorYeni bir ülke,yeni bir üniversite,yeni insanlar ve yeni bir iş yeri. Birde bunların üstesinden tek başına geliyorsan bunlara çılgın hyunglarda eklenince daha da zorlaşmaz mı? Bizlere de bu serüveni okumak düşer.^-^