ŞeHun

198 24 3
                                    


"Nefes al!Nefes ver!Huh huh huh huh!"

Sinirle karşımda doğuruyor gibi nefes alıp veren akıllıya baktım.

"Sen değil ben doğuruyorum!Kes şunu!"

-1 YIL SONRA/10 DAKİKA ÖNCE-

Şişkin karnım yüzünden zorlanarak koltuğa oturdum.

Elime kumandayı alıp kanalları gezerken çalan kapıya dudaklarımı bükerek baktım.

"Geldim!"

Kapıyı açtığımda karşımda sırıtan Sehun'a baktım.

Yine anahtarlarını unutmuştu.

"Karıcığım sana baklava buldum!"

Parlayan gözlerimle Sehun'u kolundan tutup mutfağa sürükledim.

Sehun paketi açarken bir tane tabak çıkarttım.

Baklavalardan tabağa dizerken paketten aşırmadan edemiyordum.

"Sen içeri geç güzelim ben üstümü değiştirip geliyorum."

Sehun anlıma bir öpücük bırakıp mutfaktan çıkarken bende salona geçip televizyonun karşısına kurulmuştum.

Tabaktaki baklavaları bir bir yerken karnıma giren hafif sancıyla duraksadım.

Daha şiddetli bir sancı daha hissettiğimde doğuma kalan günümü hesapladım.
Daha iki gün vardı.

Yalancı sancıdır diye düşünsemde artan sancılarla beraber saate bakıp dakika tutmaya başladım.

"Sehun!"

Sehun koşarak yanıma geldiğinde dişlerim sıktım.

"N'oldu?Neden terliyorsun?"

Soğuk terlemelerimin arasında derince nefes aldım.

"Doğuruyorum."

Sehun sakin tavrım karşısında donduğunda elimdeki tabaktan bir dilim baklava daha alıp ısırdım.

"Evet oğlum şuan sen gelmeye çalışıyorsun ama baban dondu ve ben de baklava yemekle meşgulüm."

Tabaktaki son dilimde bittiğinde kendimi rahat bırakıp çığlık attım.

Sehun transtan çıkarak beni koltuktan kaldırıp kapıya yöneldi.

Arabaya bindiğimizde Sehun etrafına bakındı.

"Geliyorum!Sakın çıkma annenin karnından lan!"

Torpidodaki gözlük kabını arabadan inen Sehun'a fırlattım.

"Hayırsız baba!Bir daha oğluma lan dersen seni döverim lan!"

Sehun elinde anahtarla arabaya geri binip arabayı çalıştırdı.

Yol boyu sancılar yüzünden çığlık atmış hem de Sehun'un elinin ayağının birbirine karışmasını sağlamıştım.

Hastahaneye ulaştığımızda hızla beni doğumhaneye almışlardı.

Sehun'da yanımda girdiğinde kritik an bizim için başlamıştı.

"Nefes al!Nefes ver!Huh huh huh huh!"

Yanımda elini sıkı sıkı tutarken benim yerime Sehun ıkınıyor ve hızlı hızlı nefes alıp veriyordu.

Hızlı nefes alıp vermekten morarmaya başladığında bağırdım.

"Sen değil ben doğuruyorum!Kes şunu!Öleceksin!"

Sehun şaşı olmuş gözlerini birkaç kez açıp kapadıktan sonra kafasını iki yana sallayıp kendine geldi.

~AH BU HYUNGLAR~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin