26

5.5K 445 214
                                    

Multide ki tanıtım videosu. Hayırlı uğurlu olsun agagahhajs zaten aklıma estikçe yenisini yaprım bu öylesineydi. Gözümüz az bişy Yoongi görsün dedim agagahha Yorumlarınızı beklerim ^^

***

Jimin'i yolladıktan sonra derin bir nefes verdim.

Vay be! Ne gündü ama!

Yatağıma uzanıp boş boş tavana bakarken aklıma ölüm sebebim olacak şey geldi ve gözlerim sonuna kadar açıldı.

Na Young! Onu tamamen unutmuştum! -unutanlar için, Na Young; şehir dışına taşınan arkadaşı-

Yatakta kaybolan telefonumu hızlıca bulup numarası tuşladım.

Meşguldü.

Telefonu kulağımdan çektiğimde aramaya başlamıştı. Cidden birbirimizi aynı anda aramış olmalıydık...

Bekletmeden cevap verdim. Tam konuşacağım sırada karşı taraftan kulağımı sağır eden bir çığlık duyuldu. Yüzümü buruşturup telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

Kim bilir ne olmuştu...

Çığlığı sonlandığında telefonu tekrar kulağıma dayadım. Bunu yapmam ne kadar doğruydu, bilmiyordum...

"Shin bil bakalım ne oldu?" Sesi o kadar heyecanlı geliyordu ki ister istemez bende heyecanlanmıştım.

"Ne oldu?" Karşı taraftan küçük bir çığlık daha geldi. Kulaklarım...

"Oraya geliyorum!" Söylediği şeyle kalbim daha hızlı atmaya başldı.

"Sen ciddi misin?!" Bir çığlıkta ben attım. Saçma sapan seslerle sevinirken birden aklıma gelen şeyle durgunlaştım.

"En fazla ne kadar kalabilirsin ki? Sonuçta geri gideceksin."

Ben ağlayacak durumdayken o gülüyordu.

"Boşuna ağlama geri zekâlı. Temelli geliyorum!"

*

Suga'yla tam üç gündür konuşmuyorduk. Okula sadece bir kez gelmişti ve sadece bir ders durup geri gitmişti.

Aramıştı, mesaj atmıştı ama hiçbirine cevap vermemiştim. Hâlâ fazla kızgındım.

Jimin'in yüzü normale dönmüştü. Birkaç yaradan başka bir şey kalmamıştı. O korkunç görüntüsünün gittiğine seviniyordum.

Şimdi ne mi yapıyordum?

Jimin'le birlikte Na Young'un gelmesini bekliyordum.

Üç gün önce tekrardan eski evlerine taşınacağını söylemişti. İnanın bana, bu kadar iğrenç bir durumda olsam bile çok sevinmiştim.

En son olanlarıda ayrıntısıyla biliyordu. İyiki geliyordu çünkü o olmadan bu işlerin üstesinden zor gelirdim.

"Heycanlı gözüküyorsun." Jimin ayaklarını yatağıma uzatıp rahat bir konum aldı. Son üç gündür hep beraberdik.

Suga ne kadar çıldırsa da umrumda değildi.

Tamam, belki mesajlarının bir kısmını okumuş olabilirdim. Hepside de neden Jimin'in yanında olduğumu soruyordu. Ne kadar 'sana ne' diye haykırmak istesemde hâlâ ayrılmadığımızı farkındaydım. Yani hâlâ sevgiliydik. Bunu istemiyor değildim ama ne zaman barışmak için adım atsam sinir yüzdem 'dur' diyordu. Belki biraz daha zamana ihtiyaç vardı...

"Tabii ki heyecanlıyım. Na Young küçüklüğümden beri en yakın arkadaşım."

"En yakın arkadaşın benim sanıyordum." Yalandan suratını asınca gülmeden edemedim.

"Sen üveysin Jimin." Gülmeye devam ederken suratı daha çok asıldı.

"Hep ezikleniyorum."

"Oyy kıyamam." Yalandan incelttiğim sesime karşılık o da gülmeye başlamıştı. Tam  geri zekâlı olduğu için eziklediğinden bahsedecekken kapı çaldı.

"Na Young!" diye bağırıp odadan ışık hızıyla çıktım. Usein Bolt'u kıskandıracak bir performansla kapıya ulaştım.

Kapıyı aralamamla birlikte üzerime bir cisim atladı. Düşememek için büyük çaba göstermiştim. Heyecanla ve bağırarak konuştuğu için ne dediğini anlayamıyordum. Yine de onu çok özlediğimi söyleyip durdum. Eminim ki o da beni anlamıyordu...

Uzun bir sarılmadan sonra birbirimizden ayrıldık. Hiç değilmemişti. Sadece saçlarını kestirmişti.

Ah, Tanrım! Onu çok özlemiştim.

Ne kadar birbirimizin her şeyini bilesekte sordum, "Nasılsın?"

"Buraya tekrardan geldik. Sence nasılım?" Gülümseyerek kolunu omzuma attı. "Seni çok özledim geri zekâlı..."

"Ben de," deyip onun yaptığı gibi kolumu omzuna attım.

Şimdiden bile 'mahallenin kekoları' pozumuzu vermiştik.

En sonunda tamamıyla ayrılmayı başarabilmiştik. Na Young'un bakışları arkama kitlenince bende o yöne döndüm.

Jimin'e bakıyordu.

"Bak bu Jimin. Zaten sana bahsetmiştim."

Jimin gülümseyerek, "Merhaba," dedi. Yeni tanıştıkları için çekiniyor gibiydi.

Na Young konuya aniden girince Jimin gibi ben de şok olmuştum. "Ay sen ne kadar minnoş bir şeysin ya!"

Neden bunu demişti, cidden bilmiyordum... Yakışıklı görünce beyin hücrelerini yitirmiş olmalıydı.

Jimin utançla başını eğdi ve gülümsedi.

Gözümden kaçmayan bir şey vardı. İkisininde gözleri ışıldamıştı.

Na Young yanına gidip düzgünce selamlaştı. Ben de uzaktan onları izliyordum.

Kendi kendime fısıldadım.

"Siz olursunuz, ben sizi yaparım." Kafamda hain planlar kurarken arkamda hissettiğim gölgeyle oraya döndüm.

Kapatmayı unuttuğumuz kapıdan biri girmişti. Şaşkınlığımı gizlemeyi başarıp gülerek konuştum.

"Hoş geldin Orangutan."

***

Na Young'un kimin için geldiğini anlamışsınızdır ;););;););)));)))

Bu gün iki yeni bölüm attığım için yarın yb gelmeyebilir. Ama yine de yazmaya çalışırım.

Yorum atmadan geçmeyin ahahajajs

sugar • mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin