35

4.2K 336 157
                                    

5 gün sonra...

"Ne yapıyorsun ya?" Tae'nin ellerini yüzümden çekmeye çalışırken sinirle söylendim.

"Niye gıdıklanmıyorsun? Seni başka türlü nasıl güldüreceğim?" Ellerinden kurtulduğumda bozduğu saçlarımı düzeltip konuştum.

"Sen hiç yüzünden gıdıklanan insan gördün mü?" Kafasını kaşıdı ve düşündü.

"Kalk, gidiyoruz." Kolumdan çekiştirince yan tarafımdaki direğe tutunarak karşı koymaya çalıştım.

"TaeHyung, bırak!" Israrla sürüklemeye devam etti. Dayanamayıp ayağa kalktım ve baş geri zekâlının arkasına takılarak yürümeye başladım.

"Ne güzel güneşleniyordum. Amacın ne senin?" Bana onaylamaz bir bakış attı.

"Bu gün özel bir gün Shin. Çok geri zekâlısın."

Saat başı çığlık atan, düzenli olarak ayağıyla öpüşen, yatağıyla evlenmeyi düşünen kişi geri zekâlı değildi de ben mi geri zekâlıydım?

Cevap vermedim ve birkaç kez gözlerimi devirdim.

"Cidden bu günü unuttuğunu söyleme." Duraksadı ve aklına bir şey gelmiş gibi eliyle kafasına vurdu. "Ya da unut, boş ver en iyisi. Hadi gel güneşlenmeye gidelim."

Böyle yapması olaya olan ilgisizliğimi unutturmuş, meraklanmamı sağlamıştı.

"Ne var bu gün?" Beni sürükleyerek getirdiği kapıdan yine sürekliyerek uzaklaştırmaya çalıştı.

Ama bu sefer direnmiştim. "TaeHyung söyle şunu. İnan bana sinirlerimle oynamak istemezsin."

"Yok bir şey. Kafam karışmış her halde benim. Geri zekâlılıktandır. Takma sen." Telaşlı ve aceleci tavırları bilmemi istemeyeceği bir şey olduğunu hissettirmişti.

"Tae, üzerinde çeşitli dayak fantezilerimi deneyebilirim. Ve bunu yaparken Son Ra'yı çağırmayı ihmal etmem."

"İlk çiş eğitimi aldığım gün Shin! Oldu mu?" Gülmek istesemde bu isteğimi geri yolladım.

Ciddi ifademi takınıp tek kaşımı kaldırdım ve tehlikeli bakışlarımı ona yönelttim.

"Söylemiyor musun yani?"

Korkmuştu.

"Ah, tamam. Bu gün Suga'nın doğum günü. Üzgünüm artık konuşmadığınız aklıma gelmedi bir an." Gözlerimi kaçırarak başka bir yere baktım. Suga hakkında her şeyi unutmaya çalışıyordum. Bu da aklımdan çıkmış olmalıydı.

Artık konuşmuyorduk. Aslında her şeye rağmen arkadaş kalırız diye düşünmüştüm ama o yüzüme bile bakmıyordu.

Sanki aldatılan taraf oymuş gibi.

"Hediye aldın mı?" Gerçekten neden bunu sorduğumu bilmiyordum. Tae'yle konuşurken ben de mallaşıyordum.

"Evet. Köpek maması indirimdeymiş." Güldüm.

"Çocuğa köpek maması mı aldın Tae?" Zaten ondan başka ne beklenirdi ki...

"Ne ucuzsa onu aldım. Hem hak etmiyor mu?" Erkek düşmanı kız grubunun lideriymiş gibi gözüne nefret dolu bakışlarını yerleştirdi. Elimi desteklercesine omzuna vurdum.

"Hak ediyor koçum. Aferin sana, böyle devam et." Memnun olmuşçasına gülümsedi ve eve yönelerek arkasından beni de sürükledi. Duvara yapışarak onu durdurmaya çalıştım.

"Beni o doğum gününe sokmayacaksın her halde." Gözlerimi büyülterek ona baktım.

"Shin. Pasta kesecekler. Pasta. Çikolatalı."

"Ha, tamam o zaman. Hadi gidelim."

Şu an hayatımda pasta, Suga'dan daha çok yer kaplıyordu ve önemi büyüktü.

Büyük salona ilerlerken aklıma gelen şeyle aniden durdum.

"Yine ne oldu?"

"Ama ben hediye falan almadım ki. En azından bi' çubuk kraker falan alsaydım..."

"Köpek mamasını ortak aldık deriz. Takma kafaya."

Evet, Tae'yle birlikte rezilliğin dibine vurmaya hazırdım.

*

Elimi uzatarak soğuk bir sesle konuştum. Neden elimi uzattığımı da bilmiyordum. Onu karşımda görünce beynim işlevini yitirmişti.

"Doğum günün kutlu olsun." Elimi sıkıp bakışlarını kaçırarak cevapladı.

"Senin de."

"Ha?"

"Ah, şey...yani teşekkürler demek istedim."

Kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Benimle birlikte herkes gülmeye başladı.

Zaten kendi aramızda kutluyorduk, biz bize olduğumuz için rahat davranabiliyordum.

Kendi rezilliğine kendisi de gülmeye başladı.

Şimdi de rezil olma sırası bendeydi.

Tae yanıma geçip büyük hediye paketini Suga'ya uzattı. "Bu ikimizin ortak hediyesi. Umarım beğenirsin."

Gülmemek için kendimi tutmaya çalışıyordum ama olmuyordu.

Paketi açmaya yeltendiğinde daha fazla dayanamayıp onu durdurdum. "Daha sonra aç, lütfen."

"Pekâla." Paketi masanın altına koyup bakışlarını benden çekti ve arkamızda bekleyen Jimin, Na Young çiftine yöneltti.

Bir adım gerileyerek oradan uzaklaştım ve Tae'nin kulağına eğilerek fısıldadım.

"İçimden bir ses 'bu doğum günü fazla eğlenceli olacak' diyor..."

***

Biliyorum, bölüm baya kısaydı... Ama öbür bölümü çabuk atarım diye düşünüyorum.

Yorumlarınızı eksik etmeyin (:

sugar • mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin