36

4.4K 323 146
                                    

Herkesten uzak köşeye oturmuş çikolatalı pastamı yerken pek mutlu olduğum söylenemezdi.

Onlar eğlenirken, ben asosyal bir ergen gibi köşeye çekilmiş pasta yiyordum.

Tae, Son Ra'yı görünce beni satmış, eğleneceğimize dair verdiği sözleri tutmamıştı.

Na Young ve Jimin beni bu köşeden uzaklaştırmak istese de başımın ağrıdığını söyleyip yanlarına gitmemiştim. Na Young yalan söylediğimi anlamıştı ama üstelememişti. Beni anlıyordu ve şu sıralar en çok ihtiyacım olan şey anlayıştı.

İç çekip oturduğum koltuğa iyice sindim.

Lanet olsun ki pastam bitmek üzereydi.

"Bir dilim daha getireyim mi?" Sessizliğim aninden bozulunca korkarak yerimden sıçradım. Tabağı son anda düşmekten kurtarabilmiştim.

"Niye sessiz sessiz yaklaşıyorsun ya?!" Yutkunarak kendime gelmeye çalıştım.

"Çok yalnız görünüyordun, yanına geleyim dedim."

"Geldin de. Şimgi geri git." Sert çıkıştığımda bakışlarını yere eğdi.

"Günlerdir bana sinirlisindir diye yanına gelmiyorum. Sinirin geçti sanmıştım."

"Sinirli değildim ki. Bana ne senden?" Bunun yalan olduğunu ikimiz de biliyorduk. Cevap vermediğinde pastamın son lokmasını ağzıma attım ve hızlıca yuttum. "Sanırım bir dilim daha istiyorum," deyip boş tabağı ona uzattım ve yapmacık bir şekilde gülümsedim.

"Konuşmamız lazım." Tabağı elimden aldı ama yanımdan ayrılmadı.

"Çok kilo aldığımı falan söyleyeceksen-"

"Shin! Ciddi ol. Beni anladığını biliyorum." Bir süre ona bakıp ne diyeceğimi düşündüm.

"Pasta getirsene sen." Gerçekten şu an düşündüğüm tek şey pastaydı. Suga umrumda değildi anlayacağınız.

Öfleyerek elindeki tabakla birlikte yanımdan uzaklaştı.

Konuşmamız gerektiğini ben de biliyordum.

Na Young olayı abarttığımı söylüyordu. Sarhoşken yaptığı için onu bu kadar suçluyor olamam ona göre saçmaydı.

Bana göre az bile yapıyordum.

Onu her gördüğümde yüzüne yumruklarımı indirmemek için büyük çaba sarf ediyordum.

Her şey eski haline dönmeye başlamıştı.

Sevgili olduğumuz haberleri magazin sayfalarından kalkmış, olay çoğu kişi tarafından unutulmuştu.

Belki de ayrılmamızın en iyi yanı rol yapmak zorunda kalmamamızdı.

Başımı iki yana sallayarak düşüncelerimden ayrıldım.

Suga elindeki dolu tabakla geri döndüğünde yüzünde geniş bir gülümseme vardı. Daha çok gülemek istiyormuş ama gülemiyormuş gibiydi.

Tabağı alarak kaşımı çattım. "Niye gülüyorsun?"

Alay dolu sesiyle konuştu. "Hediyeniz cidden çok hoş. Gidince bir bakayım dedim de."

"Senin için özel olarak seçtik. En pahalısını. Beğendiğine sevindim." Yüzüme en sinir bozucu gülümsemelerimden birini yerleştirdim.

sugar • mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin