29

5.2K 390 199
                                    

2 gün sonra...

-Şarkı yayınlandı-

"Shin! Bu şarkı patlıyor!" Benim yaşamam gereken heyecanı Na Young yaşıyordu. "İnanamıyorum! Daha 5 saat olmasına rağmen yüzlerce dinleyen var!"

"Evet, sanırım bu güzel bir şey..." Garip hissediyordum. Ünlü olma düşüncesi, halsiz ve huzursuz hissettiriyordu. Açıkçası...korkuyordum.

Bütün grup üyeleri bizim evdeydi. Niye bilmiyorum ama bir anda herkes bize doluşmuştu. Suga'nın belime dolanan elleri huzursuzluğumu biraz olsun dindiriyordu.

Na Young bize dönerek konuştu. "Çocukar bu şarkı muhteşem. İlk konserinize en önden bilet istiyorum." Onunla birlikte herkes gülnüce ben de kıkırdadım. Annemin bizim için yaprığı havuçlu keketen ağzıma tıkıyarak yapmamam gereken şeyi yaptım; ağzım doluyken konuştum.

"Ne hissediyosunuz?"

Neyseki bu iğrenç görüntüyü Suga'dan başka kimse görmemişti.

"Heyecan," diye cevapladı Hoseok. Kesinlikle aramızda en heyacanlı olan oydu.

"Mutluyum," dedi Jimin tek kolunu Na Young'un omzuna atarak. Ne ara bu kadar samimi olduklarını bilmiyordum. Sanki yıllardır arkadaş gibilerdi. Birbirlerine aşkla bakan iki arkadaş...

"Sizi bilmem ama ben açım." Bunu söyleyen tabiiki de Taehyung'du. Herkes sırayla gözlerini devirirken sevgilisi Son Ra, hepimizin içinden geçeni yapıpı Tae'nin kafasına vurdu.

"12 dilim kek yedin Tae. Kes sesini lütfen." Tae hâlâ hiçbir şey yemediğini ve aç olduğunu açıklarken onlara gülüp Suga'ya döndüm. Bana bakıyordu.

"Ee Orangutan Bey, siz ne hissediyorsunuz?" Kendi aramızda konuşuyorduk. Zaten şu an herkes Tae'yi dövmekle meşgudü.

"Hiçbir şey. Sadece ünlü olmanın keyfini çıkarıyorum." Elimle kafasını ittirdim.

"Birkaç binle ünlü olunmuyor Sugarcığım. Onun için birkaç milyon gerekli."

"Belkide olacağından eminmidir..." Bu aralar çok net ve kesin konuşuyordu. Daha ilk parçamızdı. Bir anda ünlü olmamız pek mümkün değildi.

"Sabretmen gerek. Öyle hemen olacak iş değil o."

"Çok biliyormuşsun gibi konuşma," dedi ve ellerini saçlarıma daldırdı. Son zamanlarda en çok yaptığı şey saçlarımla oynamaktı. Ben onunkiyle oynayınca kızıyordu ama!

Son söylediği şeye cevap vermedim. Onun yerinde hâlâ süren kavgayı izlemek daha eğenceliydi.

Nasıl olduğunu bilmiyordum ama kavga bir anda oyuna dönmüş gülüşme sesleri odamı sarmıştı.

En altta Jin vardı. Onun üstüne Namjoon yatmıştı.

Altta kalanın canı çıksın oynuyorlardı. Gerçekten...

Namjoon'un üstünde Jimin vardı. Ve onun üstünde Na Young... Son Ra en üste atlayıp Na Young'a sıkıca tutundu.

Bende yapmak istiyorum.

Eğer üç metre zıplayabilirsem yapacaktım. Yapabilirdim...

Suga'nın kollarından kurtulup kimse ne olduğunu anlayamdan zıplayarak en üste çıktım. Eğleniyor muydum? Dibine kadar.

sugar • mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin