37

4.6K 288 109
                                    

1 ay sonra...

"Hayatımda böyle sıkıcı düğün görmedim. Azıcık dans edelim ya, bu ne?!"

"Daha yeni sahneden indik Shin. Kafayı mı yedin?" Suga'nın garipser bakışlarına göz devirdim.

Sırayla gözlerimi grup üyelerinde gezdirip tekrar göz devirdim.

"Tae'nin bile sıkıcı olduğu bir düğünde daha fazla durmak istemiyorum. İçmeye gidiyorum ben." Küçümser birkaç bakış attıktan sonra arkamı döndüm ve kokteyl kısmına ilerledim.

Abim evleniyordu. O yüzden bugün fazla öfkeli ve agresiftim.

Zaten abimin sevgilisinin adının Suga olması iyice sinirlerimi bozuyordu. Normal kalamıyordum.

Yanımdan geçen garsonun uzattığı tepsiden adını bilmediğim bir içki aldım ve terettüt etmeden bir yudumda içtim.

Nedense tadı güzel gelmişti. Ama sarhoş olmayacaktım. Sarhoş olduğumda pek iyi şeyler yaşamıyordum.

"Çok güzel olmuşsun." Arkamdan gelen sesle masaya yapıştırdığım bedenimi arkama döndürdüm.

"Bay Jwon?" Neden düğüne gelmişti ki? Kimse onu burda istemiyordu.

"Şaşkın gözüküyorsun." Başımı iki yana sallayıp kendime geldim.

"Buraya neden geldiğinize anlam veremedim." Güldü ve elindeki boş kadehi ağır hareketlerle masaya bıraktı.

"Oğlumun düğünündeyim. Bu garip mi?" Samimi olmayan bir şekilde gülümsedim.

"Tabii. 23 yıl sonra tanıştığınız oğlunuzla... Gerçekten etkileyici bir babasınız. Tüylerim diken diken oldu." Gülüşü yüzünde dondu ve ciddi ifadesini takındı.

"İsteyerek olmadığını biliyorsun. Sizi bırakmak istemedim."

"Ah, özür dilerim. Ne kadar masum olduğunuzu unutmuşum." İğneleyici ses tonumla konuştuktam sonra elimdeki boş bardağı masaya bıraktım. "Abim sizi burada görmesin Bay Jwon. Düğün günü olay çıksın istemeyiz." Abim babamın ani geri dönüşünü benim kadar yumuşak karşılamamıştı...

Tam gidiyordum ki adımı seslenmesiyle tekrar durmak zorunda kaldım.

"Bana bu kadar kötü davranma. Ben senin babanım Shin Hyo."

"Pekâla. Size fazla sert çıkışmış olabilirim. Bir anlığına buna değmediğinizi unutmuşum." Burukça gülümsedim.

"Merak etme Shin. Hayatın eskisi gibi olacak. Ben...ben gidiyorum." Bakışlarını tahta zemine indirdi.

Nedense içimde hiç bir duygu kıpırtısı yoktu. Umursamazlık? Belki.

"Bu hepimiz için iyi olur, baba."

Ona neden 'baba' dediğimi bilmiyordum. Sadece içimden gelmişti. Bir şey hissederek söylememiştim zaten.

'Baba' sözcüğünün nasıl telaffuz edildiğini merak etmiştim belki de...

Dolu gözleri beni bulurken yüzüne derin bir gülümseme yerleştirdi. "Yine karşılaşmak dileğiyle Shin. Her şey için teşekkür ederim. Beni baban olarak gördüğün için."

Terslemedim. İyi davranılmayı hak etmiyordu ama karşı çıkacak havada hissetmiyordum. Fazla yorgundum.

"Görüşmek üzere," dedim ve birkaç saniye daha yüzüne baktıktan sonra arkama dönüp salona ilerlemeye başladım.

İlerde karşılaşacağımızı biliyordum. Ve bu nedense içimi rahatlatıyordu.

***

Aşırı kısa ama daha fazla bekletemem. Bu bölümün amacı baba konusuna açıklık getirmekti.

Zaten burası önceden yazdığım kısmıydı normalde bir şeyler ekleyecektim ama zamanım yok.

Dayım beyin kanaması geçirdi ve aniden 30 saat süren bir yolculuğa çıkmak zorunda kaldık. Şu an onun yanındayız. O yüzden wattpade girecek vakti geçin, telefonu elime alacak vaktim yoktu.

Neyseki şimdi sorun yok ve birkaç güne diğer kitabıma da yeni bölümler gelmeye başlar.

Sonraki bölüm final :') (sonradan vaz geçti ve final yapmadı kxmdkflakflamd)

Heyecanla bekleyin (:

sugar • mygHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin