-24/Seni çok seviyorum

23.9K 673 47
                                    

Merhaba arkadaşlar! Geciktiği için çok ama çok üzgünüm. Ama geçerli sebeplerim var. Hastalıktan ötürü ölmek üzereyim. O da yetmezmiş gibi kan aldılar kolumdan. Şeyy ben iğneden pek haz etmem yani. Şu anda klavye başında sol kolu ağrıyan burnunun ucu kırmızı ve dkida bir hapşıran biri var. Doğal olarak wattpade bakamadım bile. Sınırın fazlasıyla geçmesi beni çok mutlu etti. Sizi çok seviyorum. Hemen ybyi atıp çıkacağım. Sınır +80! :)

Çıkmam gerek acilen ama büyük ihtimal Multimedia atarım o da Ali'dir.

 

“Kıvanç?” soran gözlerle baktı Yağmur. Kıvanç direksiyona bir yumruk savurduktan sonra arabayı kenara çekti.

“Annem ameliyat olmayı kabul etmiyor! Bugün Türkiye’ye dönecekmiş! Allah aşkına yıllardır orada ama ameliyata gelince eliyle tepiyor!”

“Kıvanç-”

“B-ben bilmiyorum! Korkuyorum kahretsin!” Yağmur ellerini Kıvanç’ın eliyle birleştirdi. Kıvanç gözlerini onun mavi gözlerine diktiğinde konuşmaya başladı,

“Eminim mantıklı bir açıklaması vardır eminim… İnan bana çimen göz… O iyi olacak…” Kıvanç,

“Seni çok ama çok seviyorum Yağmur. Çok, çok, çok, çok…” dedi gözleri dolarken. Yağmur hafif bir tebessüm ettikten sonra,

“Bende seni çok seviyorum. Çok, çok, çok, çok, çok, çok…” Kıvanç gözleri şaşkınlıkla açılırken gülümsedi. Yağmur bunu onun yüzüne ilk kez söylemişti. Düşünmüş ve bunun Kıvanç’ı iyi hissettireceğine karar kılmıştı.

“Pişmiş kelle gibi sırıtmasana! Hadi yetişmemiz gereken bir İstanbul var.” Dedi yanakları kızarırken.

“Çilek yanaklım benim.” Dedi Kıvanç. Tabi bu sırada Yağmur’un yüzü çileği geçmiş daha da kırmızılığa ulaşmıştı.

“Tamam şu anda pancar evresindeyiz” dedi Kıvanç. Yağmur iyice sindi koltuğa. Geri kalan yolda tek kelime dahi etmedi. Bir ara gözleri kapandı, açtığında İstanbul’a gelmişlerdi. Yağmur bakışlarını saate çevirdi,

“Beş saatlik yolu üç buçuk saatte mi geldin! Bize kaza mı yaptırmak istiyorsun!”

“Yollar boştu.” Diyerek kestirip attı Kıvanç. Yağmur da fena bir hız korkusu vardı. İyi ki o uyurken olmuştu bu hız olayı.

“Annenler gelmişler mi?”

“İnmelerine birkaç saat var.”

“Pekala.”

“Seni evinize bırakayım. Havaalanından annemleri alınca direk sizin eve geçeriz.”

“Pekala.”

“Başka bir şey söyle!”

*Baş Belası*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin