Evet canlarım yazarınız ağladı ağlayacak. Yahu 301 vote olan bölümlerimiz var ama geçen bölüm 181 oyu zor almış. Üzülmemek elde değil.
Sınavlara bağlıyorum ve çok takmamaya çalışıyorum umarım okurlarımız geri gelir canlarım.
Kağmur çiftini özleyenler vardı onlara gelsin bu bölümmmmmm :) Galatasaraylı biri olarak bu bölümü yazmak biraz keyif verdi bana açıkçası :D Ama saygı çerçevesi içerisinde bütün takımların en başta Türk takımları olduğundan dolayı kardeş olduğunu hatırlatıyorum :)
Ali ve Ecem'e gelince yanlış anlayanlar olmuş. Arkadaşlar Ecem ve Ali'nin ilişkisi bitti AŞKI değil. Yani aşk dediğiniz bu muydu demeyin. Aşk o kadar kolay bir şey değil tabi ki. Bunu hepimizin bildiği kanaatindeyim.
Gelecek bölüm düğün! Gözünüz aydın! :) Hadi bakalım iyi okumalar umarım beğenirsinizzz!
Öpüldünüzz! :*
“Yaa, tamam söyle artık!” diye sızlandı Yağmur.
“Hazır mısın?” dedi Kıvanç sırıtarak.
“Şimdi sehpadaki vazoyu kıracağım kafanda göreceksin hazır mıyım değil mi!” Kıvanç yarım saattir bir sürprizi olduğunu söyleyerek deli ediyordu kızı. Fakat henüz sürprizin ne olduğu kısmına geçememişlerdi.
“Veeeeeee! Sürpriz!” diyerek elindeki iki bileti çıkarttı Kıvanç. Yağmur ilerleyerek,
“Onlar da ne?” diye sıçradı,
“Bir şey bileti.” Diyerek arkasına sakladı Kıvanç. Yağmur kaşlarını çattı,
“Konser? Film? Gezi?” kız aklına gelenlerin hepsini sıralamasına rağmen hepsinin cevabı hayırdı.
“Ya ver o zaman bakayım!” diye atladı kız oğlanın üstüne. Fakat Kıvanç vermemekte kararlıydı. Bir süre sonra biletleri kapma hırsı gitmiş geriye gıdıklama savaşı başlamıştı. Bir süre çığlık çığlığa devam ettiler gülmeye. En sonunda Yağmur sırt üstü koltuğa, Kıvanç’ta onun üstüne düştü. İkisi de bir süre gülmeye devam ettiler. Sonra Kıvanç’ın gözleri Yağmur’un dudaklarına kaydı. Birbirlerine yaklaşmaya başladılar. Yağmur tam kendini hazırlamıştı ki kapı çaldı. Kıvanç gözlerini kapatıp bir küfür geveledi,
“Şu lanet kapı hep yanlış zamanlarda çalıyor.” Dedi yavaşça kızın üstünden kalkarken. Yağmur kıkırdadıktan sonra oğlanın ağzına vurdu,
“Çok ayıp.” Dedi bir yandan gülerken.
“Ah kapının çalması umurumda değil. Seni öpeceğim.” Diye döndü Kıvanç ve kızdan hızlıca bir öpücük çaldı. Yağmur donakalmışken koşarak kapıyı açtı,
“İyi ki bir yardım ettin! Görende hayatımı kurtardın sanacak!”dedi Ayça içeri girer girmez. Ardından elinde poşetlerle Fırat girdi,
“Sen bunları taşımaya çalışsan ölür giderdin! Tabi hayatını kurtardım! Heh! Ben Herkül’üm ya da!”
“Senden olsa olsa keşkül olur.”
“O ne be?”
“Geri zekâlısın.”
“Senden hakaret yediğim kadar kimseden yemedim!” Fırat artık iyice yerleşmişti bu eve. Her fırsatta buradaydı. Eğleniyordu ve mutluydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Baş Belası*
RomantizmAşk bu kadar saf olabilir miydi gerçekten? Peki ya yolları kesişen iki genç bu dünyaya karşı el ele mücadele edebilir miydi? Yağmur ruhu çocuk kalmış, 21 yaşındaki sakar bir şirineydi sadece... Kıvanç ise ukalalığının altına sevecenlik gizlenmiş 24...