Selamlar Selamlar!! Sizden gerçekten çok ama çok özür dilerimmm! Farkındayım geç oldu.Üzgünüm ama sınavdı falan filandı derken baya bir gecikti bölüm :( Üzgünüm bu arada vote sayımız 100'ü geçmiş! Şokları yaşadım çoooook ama çoooook teşekkürlerr! Kağmur bölümleri isteyenler elbet vakti gelecek ama belli şeyler var geçmesi gereken sonra mutlu sona ulaşacağız! :D Bu bölüm tüüüüüüüüüümmm Ecem-Ali severlere gelsin. Ve! Bir soru daha! Sizce Efe daha da yollarına çıkmalı mı uzakta mı kalmalı? Sınırımız +120! 600 kişi okuyor fazla olduğunu düşünmüyorum :) Sizleri çok seviyorum.... <3
Multimedia : Ali :)
Ecem gözlerini açmayı denedi fakat açamadı. Öyle acıyordu ki gözleri. Sahi kaç saat ağlamıştı? Ellerini gözlerine götürdü. Şiştiğini hissedebiliyordu. Kalkıp aynaya baktı. Şiş gözler ve şiş yanaklar. Evet ağladığı zaman yanakları şişerdi. Sonra bakışlarını üstündeki kıyafetlere çevirdi. Bembeyaz bir elbise. Kan, çamur ve çimen lekeli fakat. Eve gelirken yolda düşmüştü. Başını salladı ve saçlarına çevirdi bakışlarını. Tepeden toplanmış bir topuz ve çevresinde fırlamış isyan eden saç telleri. Rezil durumdaydı. Tanıştığı ve sevdiği herkese güvenme huyundan nefret ediyordu. Yavaşça salona yürüdü. Koltukta uyuyan çifti görünce gülümsedi. En azından birileri mutluydu. Yağmur hafif kıpırdanınca Kıvanç’ın onu tutan kolu biraz daha bastırdı kızı kendine. Ecem hafifçe kıkırdadı ve dudak büktü. ‘Zavallıcıklar bu halde uyuyakalmışlar.’ Diye düşündü. Aklından bir an onları kaldırıp yatak odasında uyumalarını söylemek geçse de bu fikri hemen askıya aldı. Çünkü büyük ihtimal Yağmur yatış şekillerinden utanırdı, Kıvanç’ta onları o halde birinin görmesinden. En büyük sebep ise o uyanmışken asla uyumazlardı. Koltuğun üzerine serilen renkli pikeyi aldı ve çiftin üzerine örttü. Banyoda elini yüzünü yıkadıktan sonra kendine süt ısıttı ve onu yavaş yudumlarla içmeye başladı. Kapı çaldığında şaşkınca oraya baktı. Annesinin gelmesine daha birkaç gün vardı. Çatık kaşlarla kapıya ilerledi. Karşılaştığı şey yere çökmüş bir ayıydı. Hayır ciddi anlamda bir ayı! Yere çökmüş ayı kıyafetli biri!
“Buyurun?” diye seslendi tereddütle.
“Merhabalar. Ben Ayı Yogi.”
“Merhaba?” dedi kız sorarcasına. Konuşan her kimse sesi tanınmasın diye çok uğraşıyor olmalıydı çünkü sesi boğuk çıkıyordu. Fazla boğuk. Öyle ki bazı kelimeleri anlamıyordu kız.
“Ayı sertifikası almış biri var. Onun sertifikasını getirdim. Buranın adresini verdiler.”
“Hı?” dedi kız anlamamışçasına.
“Siz Ecem Soysan değil misiniz?”
“Evet benim.”
“O halde bu ayılık sertifikasını verirsiniz sahibine.” Dedi ve bir kâğıt uzattı adam. Pardon ayı. Kız dikkatle eline aldı kâğıdı ve okumaya başladı,
“Ali Uludere babasını kızdırmak adına hayatındaki her şeyden çok sevdiği sevgilisinden ayrılarak,
Bu da yetmeyip sırf kız kendisinden soğusun diye BİLEREK VE İSTEMEYEREK sevgilisine yakalanarak, bu AYILIK SERTİFİKASINI almaya hak kazanmıştır. Kendilerinin ‘Hayatımın aşkı’ diye bahsettiği Ecem hanımla barışmasını ve bir daha asla ayılık yapmamasını dileyerek sertifikamızı noktalıyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Baş Belası*
RomansaAşk bu kadar saf olabilir miydi gerçekten? Peki ya yolları kesişen iki genç bu dünyaya karşı el ele mücadele edebilir miydi? Yağmur ruhu çocuk kalmış, 21 yaşındaki sakar bir şirineydi sadece... Kıvanç ise ukalalığının altına sevecenlik gizlenmiş 24...