“Çok iyi olur.” Dedi kabaca. Altıncı hissi bu adama güvenmemesini söylüyordu inatla. Ah bir bilseydi onun doğru söylediğini…
“Size iyi günler. Tanıştığımıza memnum oldum.”
“Biz de.” Gülümsedikten sonra kapıyı kapattılar.
“Ay ne işimiz var Kıvanç!” diye kızdı Yağmur. Ya adam onları duysaydı? Ne kadar ayıp olurdu kim bilir?
“Ne yapayım ben ya? Hem hadi hanımefendi. Önce ben duşa gireyim, sen bu sırada kahvaltı masasını hafiften topla. Sen yıkanırken bende mutfağı tam hallederim. Sonra da evli evine köylü köyüne! Sana bir sürprizim var akşam.” Kız ofladı ve,
“İyi!” diyerek mutfağa yöneldi. O kahvaltılıkları toplarken Kıvanç hızlıca bir duş aldı. Havalar hafiften soğumuştu artık. Kışa girmişlerdi. Ama yine de sürpriz konusunda kararlıydı. O dışarı çıktığında Yağmur’un yardım etme itirazlarını aldırmadan odasına yönlendirdi onu. Kız duşa girdiğinde garip olacak belki ama heyecanlıydı. Kıvanç gibi kokma fikri hoşuna gitmişti. Elinden geldiğince hızlı bir şekilde –Ki bu süre 45 dakika oluyor- duştan çıktı. İç çamaşırları zarar görmemiş olsa da üstündekileri giyemezdi,
“Kıvaaaaaaaannçç!” dedi her zamanki yardım isteyen sesiyle,
“Efendim baş belası?”
“Ya bana giyecek bir şeyler getirir misin?” hafifçe güldü Kıvanç,
“Çamaşır makinesinin üstündekiler temiz, ketçap güzeli.”
“Öggkk! O nasıl bir lakaptır ya!” Yağmur bir yandan gülerken bir yandan da çamaşır makinesini üstündekileri üzerine geçirdi. Eşofmanı belinden sıkarak küçülttü ve büyük kazağın kollarını kıvırdı.
“Ben hazırım!” diye bağırdı sonra da. Kıvanç çatık kaşlarla çıktı mutfaktan.
“Hemen saçlarını kurutuyorsun küçük hanım! Banyo dolabının üçüncü çekmecesinde.” Katı sesi itiraz istemediğini açıkça belirtiyordu ki, kız zaten karşı çıkmadı. Ayaklarını sürüyerek gitti banyoya. Hayatında nefret ettiği şeylerin ilk beşine kesin girerdi saç kurutmak. Oflayarak kurutmaya başladı kızın saçlarını. Kıvanç duyduğu seslere karşın kahkaha attı. Saç kurutma makinesinin klasik sesinin arasında hayattan bezmiş gibi çıkan ‘Of’lar ve iç çekişler vardı çünkü.
“Ah benim beceriksiz şirinem.” Diyerek kızın elinden saç kurutma makinesini aldı. Memnuniyetle verdi ona kız.
“Bana çok lakap takıyorsun sen.” Diye dudak büktü.
“Evet, çünkü sana lakap takmak eğlenceli.” Dil çıkarttı kız ona.
“Kıvanç?” kız gene ona bir şeyler soracaktı kesin,
“Söyle küçük hanım.”
“Sende ‘Seni seviyorum’un özelliğini kaybetmemesi için nadir söylenilmesi gerektiğini düşünenlerden misin?” oğlan bir süre soruyu anlamak için bekledi. Hemen sonra cevap verdi,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Baş Belası*
RomanceAşk bu kadar saf olabilir miydi gerçekten? Peki ya yolları kesişen iki genç bu dünyaya karşı el ele mücadele edebilir miydi? Yağmur ruhu çocuk kalmış, 21 yaşındaki sakar bir şirineydi sadece... Kıvanç ise ukalalığının altına sevecenlik gizlenmiş 24...