“Aç artık gözlerimi!”
“Sabırsızsın biliyorsun değil mi?”
“Yarım saat oldu!”
“Yuh Yağmur! Abart biraz daha!”
“Ben burada meraktan çatlayayım sen abart de! Karanlıkta ne kadar durdun ki en fazla!” Artık Kıvanç kabul etmişti. Tatlı cadısı sabırsızın tekiydi. Onu tam saat 7’de almaya gitmişti. Oysa kız sürprizi merak ettiğinden tam yarım saat önce hazırlanmıştı! Beklemek zorunda kalmadığı için her erkek gibi memnun olmuş, fakat sürprizi merak eden Yağmur’un çenesini görünce beklemenin çok daha iyi olacağını düşünmüştü. Arabanın içinde oturuyorlardı. Yağmur krem rengi bir kazak, kahverengi bir pantolon, ve kahverengi botlar giymişti. Boynuna bordo atkı tarzı bir flar bağlamıştı. Havalar hakikaten soğumuştu. Şurada yılbaşına ne kadar kalmıştı ki… O sırada arabanın durduğunu fark etti.
“Geldik mi?” diye sordu heyecanla.
“Evet.”
“Açabilir miyim?”
“Bekle. Ben açacağım.” Kıvanç arabayı park etti. Yaklaşık iki saat daha buradaydılar nasılsa. Uzanıp kızın gözlerini açtı. Yağmur dondu kaldı bir süre.
“Açık hava sineması!” tebessüm etti Kıvanç,
“Beğendin mi? Aslında kışın olmaz açık hava sineması. Yani yazın piknik eşliğinde olur. Ama şimdi yarın yani pazartesi günü işe başlayacağım. Biliyorsun mezun oldum. Babam şirketi açacak bu hafta başı. Hemen bir arazi bulmuş bile. AVM tasarlayacakmışım. Her neyse. Ne diyordum ben? Heh! Kışın olmaz diyordum. Ama işe başladığımda artık eskisi gibi fazla beraber olamayacağız. Bende bari son hafta sonumuzu böyle geçireyim dedim. Beğeneceğinden emin değildim aslında. Araba sineması diye de geçiyor bu. Beğendin mi sahiden? Yani ben ne bileyim. Hoşuna gider diye düşündüm. Yani şimdi sen beğendin dimi? Yani ne bileyim-” Kıvanç’ın yanağını öptü Yağmur hızla.
“Birde bana geveze dersin. Seni çenesi düşük! Bayıldım! Çok ciddiyim! Ba-yıl-dım! Tabi ki bayıldığım fikir senin çalışma fikrin değil. Ama bende anasınıfını işleteceğim. Eylül’e kadar yer kurmam lazım. Bunu düşünmen bile mükemmel bir şey. Bak Kıvanç. Bana eğer bir sürpriz yaptıysan sakın beğenmem diye endişelenme tamam mı? Sen onu benim için yaptıysan ben hep mutlu olurum zaten. Çok seviyorum seni, biliyorsun değil mi? Şimdi söyle bay çenesi düşük, ne izliyoruz?” Kıvanç tebessüm etti.
“Bir romantik komedi filmi izliyoruz, bayan çenesi düşük. Sakarlar kraliçesi garson bir kızla, son derece ukala bir zengin züppesinin aşkını anlatıyor. Yaşadıkları zorlukları.”
“Oğlanın annesine şimdiden sinir oldum.” Dedi Yağmur montunu çıkarırken. Zira arabanın içeri sıcak olmuştu. Kıvanç da montunu çıkarmak için hareketlenirken tek kaşını kaldırıp kıza döndü,
“Niye?”
“Kızla beraber olmasına karışacağını biliyorum çünkü! Bir de şıllık bir eski sevgilisi vardır bunun. Ay kesin kızında belalı tipte bir sevgilisi vardır. Hain herif! Bunların üçü beraber ezerler bizim âşıkları! Ama gerçek aşk elbet kazanır!” Kıvanç kahkaha attı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Baş Belası*
Roman d'amourAşk bu kadar saf olabilir miydi gerçekten? Peki ya yolları kesişen iki genç bu dünyaya karşı el ele mücadele edebilir miydi? Yağmur ruhu çocuk kalmış, 21 yaşındaki sakar bir şirineydi sadece... Kıvanç ise ukalalığının altına sevecenlik gizlenmiş 24...