Selamlarrrr! Özür dilerim yb gecikti :( Ama dediğim gibi bilgisayar yasağım var. Beni anlayışla bekleyen tüm okurlara teşekkür ederim.Sizleri çok seviyorum!
Karşınızda yb! Umarım beğenilir.
Yorumlara cevap veremiyorum ve bu beni o kadar üzüyor kiii :(( Ama hepsini okuyorum emin olun. Ve sıkça sorulan iki sorunun cevabını vereyim;
Efe'den ve Ali-Ecem'den umudunuzu kesin millet. Üzgünüm :(
İyi okumalaaaaaar! xx
“Ay anaaaaam! Ölüyorum galibaaa!” diye söylendi ellerini sallayarak Mert. Hepsi kahkaha attı bu duruma,
“Sırada ki isim kim?”
“Filiz ve Çetin Soysan.” Dedi Zeynep kâğıda bakarak. Şu anda Zeynep’lerin evinde oturmuş, davetiyelere isim yazıyorlardı. Bu dünyanın en zor işiydi belki de! Ama yanınızda dostlarınız oldu mu her şey kolay oluyordu tabi. Ceyhun, Zeynep ve Ecem üçlüsü yere oturmuş, orta sehpa da yazıyorlardı isimleri. Kıvanç ve Yağmur masada, Mert ve Esma ise koltuklarda önlerinde zigon sehparlarla yazıyorlardı. Ayça ve Fırat ise birbirlerine en uzak köşelere geçmiş diz kapaklarının üstünde yazıyorlardı. Babasının tarafını halleden bir posta akraba da yan odadaydı.
“Sırada ki isim?”
“Şehnaz Malbor.” Dedi Zeynep gülerek. Eh tabi bu kadar insan ismi geçerde dedikodu olmadan olur mu hiç!
“Ay bu kadını görmeniz lazım! Yedi kocalı Hürmüz resmen! Yedi kocayı eskitti şimdi sekizinci de! Hürmüz’le arasındaki tek fark, bizimkinin hepsini aynı anda yürütmüyor olması!” diye kahkaha attı Zeynep. Erkekler yüzünü buruştururken kızlar kahkaha attı. Yan taraftan Zeynep’in annesinin sesi geldi,
“Sus kız! Dedikodu yapıyor birde! Çok ayıp!” kıkırtısına engel olamamıştı annesi de. Ceyhun elindeki davetiyeyi bırakıp isim istedi,
“Çetin Tekin.” Zeynep şuh bir kahkaha attı,
“Bu adamla da nasıl dalga geçerler bir bilseniz anlatamam yani! Çetin Tekin, pek tekin pek tekin!” bütün salon kahkahalarla inledi. Başka bir isim daha istendi.
“Ruşid Merkez.” Zeynep bir kahkaha atıp ayağa kalktı.
“Bu adam mongol gibi yürür. Bir o tarafı oynar bir bu tarafı.” Dedikten sonra başladı taklide. Kafasını öne eğmiş, göbeğini çıkarmış ve ellerini sallayarak yürüyordu. Hepsi deli gibi kahkaha atmaya başladılar. Zeynep’te gülmekten karnı ağrıyınca oturdu yere. Bir süre sakin devam ettiler. Tam o sırada Ayça’nın kaleminin boyası bitti,
“Kalemim bitti! Yazmıyor! Kimin yanındaysa kalem kutusu atsın bana bir tane.” Bir kutu pilot kalem almışlardı kolay yazabilmek için. Çok çabuk bitiyordu ve çok kişi vardı yazan. Ah zavallı kız kutunun Fırat’ın yanında olduğunu nereden bilebilirdi ki?
“Kalemde mi dayanamadı sana? Eh kalem bile bir buçuk saat dayandıysa benim birkaç haftadır dayanmam mucize olmalı.” Dedi sırıtarak. Ayça sinirle gözlerini kısıp yastık fırlattı ona. Kıvanç lafa daldı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Baş Belası*
RomanceAşk bu kadar saf olabilir miydi gerçekten? Peki ya yolları kesişen iki genç bu dünyaya karşı el ele mücadele edebilir miydi? Yağmur ruhu çocuk kalmış, 21 yaşındaki sakar bir şirineydi sadece... Kıvanç ise ukalalığının altına sevecenlik gizlenmiş 24...