-6/Seni önemsiyorum

31.8K 1K 24
                                    

Bütün gün bu küçük cadıyla olmak… Vay canına! Yağmur sözünden dönmek istemiyordu ama Kıvanç’ın üniversitesine de gitmek istemiyordu. Sonunda ‘İnadım inat; boyum iki kanat!’ diyerek giyinmeye başladı. Önce dışarıda ki havaya baktı. Vay canına! Dün hava o kadar şimşekli olmasına rağmen bugün güneş çıkmıştı. ‘Küresel ısınma dünyamızı yok edecek.’ Dedi ve giyim odasının önüne geçti. Altına siyah bir streç pantolon, üstüne de bol beyaz bir gömlek geçirdi. Gömleğin kollarını dirseklerine kadar kıvırdı. Üstüne de siyah bir hırka aldı. Çapraz olarak siyah küçük bir çanta taktı. İçine gereklileri koyduktan sonra mutfağa Kıvanç’ın yanına geçti. Telefonunu açıp Zeynep’i aradı,

“Alo? Zeynoş! Ben bugün okula gelmeyeceğim! Öpüyorum canım! Ders notlarını mail olarak atarsın.”

“Tamamdır canısı.” Kıvanç artık Yağmur’un ciddi olduğunu düşünüyordu. Yine de soğukkanlı davrandı,

“Ben hazırlanınca çıkarız.” Kıvanç giyinip çıktığında Yağmur’u ayakkabılarını giyerken buldu. Arabaya bindiler. Üniversitenin kapısına gelene kadar ikisi de tek kelime konuşmadı.

“Yanında ki misafir mi öğrenci?”

“Yok Cihan ağabey. Başımın belası olur kendileri.”

“A-aa! Gıcık!” kahkaha atarak kapıyı açtı Cihan. Artık yürüyorlardı. Kıvanç hızlıydı; Yağmur ise yavaş. Kıvanç’a yetişemiyordu.

“Birde benimle derse gir istersen. Gitsene kızım.”

“Özür dile.”

“Rüyanda görürsün.”

“Hadi derse geç kalmayalım o zaman.” Kıvanç son derece sesli bir ‘Off!’ çekti ve sınıfa girdiler. Hoca daha girmemişti. Kıvanç en ön sıraya Yağmur ise onun bir arkasına oturdu. Hoca derse girdi. Kıvanç hemen atladı,

“Hocam sınıfta bu üniversitenin öğrencisi olmayan bir kız var.”

“Pislik.” Diye fısıldadı Yağmur. Kıvanç sırıttı.

“Kimmiş o?”

“Arkamda ki kız.”

“Sınıfı terk edin ve dışarı da bekleyin küçük hanım.”

“Ama-”

“Dışarı! Derse başlamak istiyorum.”

“Sen pisliğin tekisin. Ama seni bırakacağımı sanıyorsan yanılıyorsun.” Diye Kıvanç’ın kulağına fısıldadı Yağmur. Hemen sonraysa dışarı çıktı. Kafeterya kısmına oturdu ve eline bir kahve aldı. Karşıdan gelen Mahmut Hoca kızın yanına geçti,

“Pardon siz neden sınıfınızda değilsiniz?”

“Özür dilerim hocam. Ben bu okulun öğrencisi değilim.”

“Öyleyse burada işin ne?”

“Boş verin hocam uzun hikaye.”

“Anlat kızım. Vaktim var.”

“Şimdi şöyle kısaltayım hikayeyi o zaman; bir arkadaş var. Daha doğrusu pislik-çok affedersiniz hocam ama öyle- beni çok kırdı ve özür dilemesini istiyorum ama o özür dilemiyor. Bende inat ettim bugün onunla olacağım. Özür dileyene kadar gitmeyeceğim. Gıcık çimen göz ne olacak!”

“Sen o’sun değil mi küçük kız?”

“Kimim?”

“Boş ver. Bir daha ki derste sınıftan çıkma. Eminim o dersin hocası sana izin verecektir.”

*Baş Belası*Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin