Bu bölüm niye geldi derseniz bir günde 152 oy alınmasından ve beni kırmamanızdandır :) Sizleri seviyorum. Haftasonuna inşallah yb gelir fakat bu iki bölümde 200 olmadan yb paylaşmayı düşünmüyorum haberiniz olsun. Sizleri seviyorum. İthaf olayını şu anda inceleyemedim lütfen kusura bakmayın. Sizleri çooook ama çooook seviyorum :)
Ayrıca geçen bölüm deyip demediğimi hatırlamıyorum :D @cokguluyombenya ile röportaj yaptık. Buradan ona kucak dolusu sevgiler. Kahve Molası adlı kitapta bulunmaktayım :) Bakarsanız sevinirim :)
Ve işte merak edilen Efe'nin vedası...
“Hazır mısın?” Yağmur’un heyecanlı sesini duyduğunda başını salladı Ecem. Yaşadığı ağır şok sebebiyle bayılmıştı. Endişelenecek bir şey yoktu. Serumu bittiğinde gidebileceğini söylemişlerdi. Ecem biraz erken uyandığı için daha yarım şişe serumu vardı.
“Bunu şimdi yapmak istediğine emin misin?” diye sordu merakla. Yağmur ne kadar sorarsa sorsun sadece ‘Ali ile ayrıldık’ demekle yetinmişti. Çünkü Ali hakkında düşüncelerini söylerse Kıvanç’la ve Yağmur’la arasının açılacağına inanıyordu. Çocukluk arkadaşlarını ayırmak isteyeceği en son şeydi. Şimdi bu hastane odasında oturmuş Efe’nin videosunu izleyeceklerdi. Elleri titriyordu CD’yi bilgisayara yerleştirirken. Kıvanç onların yalnız olması gerektiğini düşünmüş ve bir şeyler yemek için kafeteryaya inmişti. Çok vakit geçmeden ekranda Efe’nin sırıtan yüzü belirdi,
“Merhaba cimcimelerim. Nasılsınız?
Hayatınız şu an fazlasıyla dolu. Bunun farkındayım. Yağmur küçüğüm şükürler olsun sevdiğini buldu ve Ecem cimcimemde benden vazgeçti. Yani şimdi o sarı civcive ilgi duyacağımı sanmazdım ama duydum işte. Hem de yoğun bir ilgi. Ecem’in ayaklarıi Ali sayesinde yerden kesilmişti ve işin açıkçası suratıma bile baktığı yoktu. Ben olsam bende bakmazdım suratıma. Imm, neden gittin geri zekâlı dediğinizi duyar gibiyim. Çünkü hayatlarınızı daha çok rezil etmek istemedim. Ama geri geleceğim. Ecem’e bir sözüm var sonuçta. Bana bir iyilik yapın ve ben dönene kadar evlenmemeye çalışın. Ya da evlenecekseniz aylar öncesinden annemlere söyleyin. Onları ayda bir kez olmasa da arıyorum. Öğrenir gelirim tamam mı? Sizleri çok seviyorum prenseslerim. Geri geleceğim bunu hepimiz biliyoruz sanırım. Sonuçta Ecem’e bir sözüm var. Onu bırakamam. Yağmur’umu da bırakamam. Ama uzaklaşmak hepimiz için en iyisi. Ali’ye seni üzmemesini, ağzını burnunu kıracağımı söyledim. O ise seni asla üzmeyeceğini söyledi. Ne büyük yalan ama! Herkes sevdiğini üzer. Aşk acı çekmektir aslında. Şimdi ki sorunuz e be salak madem video çekiyorsun neden Mektup yazdın. Ah o mektuplarda sizden sakladığım birkaç şey var.
Neler mi?
Merakta olduğunuzu biliyorum ama bir süre daha merak edin. O mektupların içindeeeee………. Dın dın dın dın dın dın….
Tamam vurmayın kafama şebeklik etmiyorum.
O mektupların içinde üçümüzde de olmasını istediğim bir şey var. Açın şimdi o mektupları.” Kızlar büyük bir merakla mektupları açıp ters çevirdiler. Mektupların içinden iki harfli kolyeler çıktı. Güzel bir el yazısıyla bitişik yazılmış iki harf. Yağmur’unkinde ‘EE’ Ece’ninkinde ise ‘YE’ yazıyordu. Gözyaşları çoktan akmaya başlamıştı zaten. Bu gümüş kolyelere bakarken daha da arttı hıçkırıkları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Baş Belası*
Storie d'amoreAşk bu kadar saf olabilir miydi gerçekten? Peki ya yolları kesişen iki genç bu dünyaya karşı el ele mücadele edebilir miydi? Yağmur ruhu çocuk kalmış, 21 yaşındaki sakar bir şirineydi sadece... Kıvanç ise ukalalığının altına sevecenlik gizlenmiş 24...