Akşam evde yine yalnızlardı. Yağmur,
“Ben makarna yapayım.” Dedi. Kıvanç hemen karşı çıktı,
“Yok, yok, yok! En son ki faciadan sonra senden hiçbir şey istemiyorum.” Yağmur kaşlarını çattı ve dudağını büktü. Kıvanç şen bir kahkaha atarak pizza sipariş etti. Yarım saatte pizzalar gelmişti.
“Yemek yerken film izleyelim mi?”
“Yapamam. Yarına çizim yapmam gerek.”
“Çok mu acil?”
“Evet.”
“Offfff!” çok sesli bir ‘off’tu bu. Kıvanç yine gülmeden edemedi. Zaten bu kızla beraberken hep gülüyordu. Kıvanç pizza dilimini iki ısırıkta bitince Yağmur’un ağzından istemsizce bir,
“Ohaa!” çıktı. Kıvanç şaşkınca döndü ve,
“Ne?” dedi. Ya da ağzının doluluğundan demeye çalıştı.
“Yavaş ye boğulacaksın.”
“Bana bir şey olmaz.” Derken öksürmeye başladı Kıvanç. Yağmur hemen koşup su getirdi,
“İyi misin?” dedi endişeyle. İşte yine o masumiyetine bürünmüştü.
“İyiyim.” Dedi Kıvanç,
“Ağzında yemek varken konuşulmaz. Bunu da mı ben öğreteyim?” Kıvanç yine kahkaha attı.
“Ya sen niye hep bana gülüyorsun?”
“Çünkü komiksin.”
“Komik falan değilim ben!”
“Öylesin.”
“Ya neyim komik?”
“Her şeyin. Sen başlı başına komiksin.”
“Yaa! Dalga geçme!”
“Geçmiyorum fıstık!” dedi ve Yağmur’un yanağından makas aldı Kıvanç.
“Gıcık.” Yağmur ona kızgınca bakarken o odaya doğru yol aldı. Dışarıda yine fırtına vardı. Mayısta ne yağmuruydu bu. Hadi yağmur tamam da şimşek nereden çıkıyordu Yağmur işte bunu anlamıyordu! Saat on ikiye kadar televizyon izleyerek oyalandı Yağmur. Daha sonra da Zeynep’in attığı ders notlarına baktı. Yağmur ders çalışmayı severdi. İleriki konulara bakarken bunları iyice anlamıştı zaten. Bir saatte ders çalıştı. Saatler geçmiyordu ve Kıvanç odadan hiç çıkmamıştı. Yağmur kapıyı tıkladı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
*Baş Belası*
DragosteAşk bu kadar saf olabilir miydi gerçekten? Peki ya yolları kesişen iki genç bu dünyaya karşı el ele mücadele edebilir miydi? Yağmur ruhu çocuk kalmış, 21 yaşındaki sakar bir şirineydi sadece... Kıvanç ise ukalalığının altına sevecenlik gizlenmiş 24...