Günler nede çabuk geçiyordu, ertesi sabah olmuştu bile. Gizli gizli azına attıgı son pazı sarmasından sonra yukarıya odasına çıktı. Daha doğrusu defne gelene kadar olan eski odasına. Üzerini değiştirip spor çantasını alacaktı. Ama her zaman olduğu gibi bakmaya bile kıyamadığı kızılında takılı kaldı. Uyurken bile bu kadar guzel olması bir kez daha aşık olması için sebep olabilirdi. huzursusca dönünce üzerindeki ince çarşaf açılmıştı defnenin. bembeyaz bacakları açıkta kalıvermişti. Üzerini örtmeye çalışırken uyandırmadan içinde oluşan o güzel yüzüne, açikta kalan vücudunun her bir parçasına dokunmamak için zor tuttuğu dürtü uyanmıştı. saçının ucuna dokunabilmişti sadece. çantasini ve kiyafetlerini aldı aşağıda uzerini değiştirmek en iyisiydi. guzel guzel uyuyan melegi gordukçe bir şey olsun da yelkenleri indireyim diye geçirdi içinden. kapıdan çikarken aklindaki ona oyun oynayan herkesden intikam alma fikrini geçirdi. kendisine yediremedi. o oyle biri degildi. baskasinin arkasindan iş çeviren biri. en iyisi şu yeni ortak zımbırtısı bitince ailem dediği ve ona oyun çeviren herkesle yüzleşmek... hepsiyle teker teker. muhtemel olacak konuşmadan sonra aralarındaki bütün bağı kesecekti. daha yeni affedebilme ihtimalini düşündüğü dedesine de bir kaç çift lafı olacakti elbet. kürek çekerken bile bunları geçiriyordu içinden her seferinde daha bir hırsla daha güçlü çekiyordu kurekleri. kafasında olan biteni oturtunca defneye olan kızgınlığınında bir parça gitmiş olduğunun farkına vardı. vuslatları yakındı. aklını en çok yeni ortak meselesi kurcalıyordu. nasıl olacak, nasıl biri diye düşüne dururken yaptığı spordan birşey anlamadan geri dönmüştü eve. kapıyı sessizce açtı defnenin hala uyuduğunu varsayarak sessiz sessiz banyoya çıkarken her sabah karsilastigi gibi yüzünü ovuştura ovuştura odadan çıkan sabah defnesi vardı. ayılmaya çalışan defne bile hayran olunasıydı. ikisininde yüzünde uzun süredir unuttuklari tebessüm vardi. birbirlerini görünce parlayan gözleri tekrar ortaya çikmisti kaç gündür feri sönmüş gözlerle dolaşan ikili gitmiş gibiydi. zaman gerçekten ilaçmis ama tabi daha tedavi süreçleri devam ediyordu daha vakit vardi. defne dünden razı omer'in onu afetmesine attigi o gulusle güneş gibi ısıtmıştı yaz günü üşüyen bedenini ve ruhunu. selamlaşıp defneye banyoya girmesi için müsade etti. elini yüzünü yıkayıp çabucak çıktı. ömerde duşa girdi. asistan günlerindeki gibi Ömer duştayken kahvaltisini hazırlamaya koyuldu. herkes kendi tarafında takılacak diye anlaşıldı ama içinden sadece ona kahvaltı hazırlamak geldi. omer'in tepkisi ne olur olcemiyordu yinede şansını denemek istedi. Bugun sali'ydi her sali ne yiyorsa aynisi mükkemel bir şekilde hazırladı kahvesini koyarken çıplak ayak saçını kurularken aşağı iniyordu Ömer. kahvesini hazirlarken kazara tezgahta duran sürahiyi devirdi. mutfaktaki hareketlenmeyi duyunca düşen bir şeyin sesiyle aklina gelen muzurlukla mutfağa ilerlerken hem saçını kurulayıp hemde bir kenara üstündeki tişörtü fırlatıp"Aslı, aslı " diye giriş yaptı mutfağa
"Aslı mı ? Ne aslısı hani şu senin eski asistanın olan? Ay Bi dakka dur anladım"
"Sen böyle ben duştayken kahvaltı hazırlayınca bide bir şeyi düşürdün aklıma ilk asistan olduğun gün geldi"
" itiraf edeyim hazirlarken benimde aklima geldi. kahvaltin hazir kahven de öyle istersen sen kahvaltini yaparken bende yukarida hazirlanayim sonra beraber gideriz işe."
"Defne, biliyorum bu saatte sen bir şey yemezsin ama yinede beraber yesek hem daha vakit var hazirlanirsin. hmm yanlis anlama sey diye diyorum yoğun bir gün olucak şimdi sen kahvalti diye bir kahve ve bisküviyle geçiştirisin yemek yemeği ihmal etmeye bayılırsın geçen sefer ki gibi hastanelik olmayalim, onca işin arasında..."
" o başkaydı, hasta olmam ya neyse tamam pek yiyemem ama eşlik ederim."
hiç konuşmadan bitirdirler kahvaltilarini. defne duştayken Ömer hazirlaniyordu. her zamanki gibi çok şıktı. Şıklığını tamamliyacak tek şey uzerine uygun bir saati.çekmecesini açinca defne sarhoşken onda kaldigi gecenin ertesisi ona seçtirdigi saati kestirdi gozuyle. eline alip defnenin elinin degdigini getirdi aklina, kesinlikle bu saati takmaliydi hem uzerine uygun hemde ona gun boyu yaninda olmasa bile defneyi hatirlatacakti, hem kizmak, dargin olmak ama yinede sevmek ona muhtaç olmak boyleydi galiba ask. hala affedip afetmemek arasinda git geller yaşıyordu omer.