34

90 9 1
                                    


"Peki, Mercan, tüm bunları bunca zaman, nasıl içinde tuttun. Sen gerçekten inanılmaz bir kızsın."

"Tutamadığım zaman tuttuğum zamandan daha çok inan bana!"

Ela bana sıkıca sarldı.

"Mert, gök taşı gibi odaya düştüğünde, tek yaptığı suratıma bile bakmadan bana sarılmak oldu.

Öyle duygu yüklü bir durumdu ki, bir süre ikimizde hıçkırıklarımızı, bir birimizden esirgemeden doyasıya ağladık.

 Adının, Tarık olduğunu öğrendiğim, (benin için Hulusi Kentmen baba) içeri girdiğinde ,biz hala ağlıyorduk."

"Arkadaşı mısınız?"

"Kardeşi gibi, desek daha doğru olur." 

Mert'in cevabı üzerine, doktorum, "Biraz konuşalım mı?" dedi.

Ben, durur muyum, hemen cırladım, "Ne konuşulacaksa, bende duymak istiyorum. Lütfen"

"Peki, bak oğlum, şimdi, kardeşini eve götürüp onu iyi besliyor, yazdığım ilaçları tam zamanında içiriyor ve bolca dinlenmesini sağlıyorsun.

Ona, bazı şeyler için zaman tanıyın. Bir kaç haftada kendini toparlar. Ruhunu toparlaması daha uzun sürebilir.

İyi bir psikolog bulun, yardım alırsa daha çabuk iyileşir. Son olarak da, haftaya kontrole bekliyorum."

Tüm bunları dinledikten sonra, birden doktorumun boynuna sarılıp tekrar ağlamaya başladım ve tüm yaptıkları için minnetimi ifade ettim.

"Sizin ve tüm ekibin, benim için çabalarını, nasıl öderim. Gerçekten hepiniz birer meleksiniz." dediğimde,

"Bana bak kızıl kafa, şeytanda bir melektir, unutma, şimdi beni kızdırmadan, biiir ,ağlamayı yasaklıyorum, ikiii, haftaya geldiğinde, yanakların kırmızı, o koca gözlerin parıltılı olacak ve bize hiç bir şey borçlu değilsin bu da üç, hadi evine."

Ellerini öpmek için eğildiğimde, yanaklarımdan öptü ve bizi uğurladı.

Çıkış işlemleri fazla uzun sürmedi. Eve giderken, Mert'e, eğer bir mahsuru yoksa onlarda kalmak istediğimi söyledim.

Henüz, babamın yüzüne bakmaya cesaretim yoktu. Mert, ben istemediğim sürece, babama hiç bir şey söylemeyeceğine dair bana güvence verdi.

Adı gibi bir insan olduğundan, ona inandım.

Hastaneye ne kadar ödediğini sorduğumda, "Kontenjandan kalmışsın para almadılar." dedi. Haftaya, doktoruma bunu sormayı aklıma yazdım.

İlaçlarımı alıp doğruca onlara gittik.

Rezzan teyze kapıyı açtığında başım önümde olduğu için o an ki tepkisini bilemiyorum, ama ağzından bir" ah.." çıktığını duydum.

"Anne, Mercana benim odamı verelim, ben salonda yatarım.

Sakın Salih amcaya bir şey söyleme, bu Mercanın kararı. Kendini iyi hissettiğinde o arayacak."

Canım Rezzoşum, "Tamam," dedi ve üç gün odadan sadece ihtiyaçlarım için çıktığımda bile sessizce bana eşlik etti.

Bir hafta geçmiş , kontrol günü gelmişti.  Mert babamı arayıp iyi olduğumu, onu sonra arayacağımı söyledi.

Biraz daha toparlayınca, babamı bir kere arayıp iyi olduğumu yakında eve döneceğimi söyledim.

Soru sormadı, çıkışmadı ,yargılamadı. "Gerçekten, iyi misin ve emin bir yerde misin?" diye sordu.

Kontrollerim bittiğinde doktoruma, "Size bir şey sormam lazım, bana tecavüz etmişler mi?"

"Kızım, geldiğinde kalbin durmuştu biz sadece ona odaklandık. Bu konudan emin değilim, bu açıdan hiç bakmadık.

Hemen ameliyata alıp seni kurtarmaya çalıştık. Ama polis raporlarında bununla ilgili bir kayıt olabilir. Neden böyle düşündün."

"Peki geldiğimde pantolonum ve bluzum üzerimde miydi?"

"Mercancım , sanırım bir kot vardı, ambulansta kanamanın nedenini anlamak için kesmişler ama üst kısmında bir şey olduğunu pek hatırlamıyorum.

Bak, bu dosyada sana yapılan işlemler ve sonuçları var, yani bizim dilimizde Epikriz raporu.

Polis raporlarını kendin gidip alacaksın. Nereden alacağını, aşağıdaki polislerden öğrene bilirsin."

Mert'in dediği gibi hastane para almamış.

"Kan sonuçlarını, Yarın gelir alırım, beklemeyelim, ben polislerle de konuşurum seni sahilde dolaştırayım mı," Mert adı gibi güzel insan.

Birde içimden bir canavar çıkıp beni sardı "HAYIR" diye öyle bir bağırdım ki.. insanlar bana bakmaya başlayınca hemen arabaya binip eve geldik.

Tabi ben yine odaya kapandım.

Tam bir ay, bana sabırla baktılar, bu arada babamı bir kez daha arayıp, iyi olduğumu yakında eve geleceğimi söyledim.

Sadece, " Hasretin artık dayanma noktamı aştı kınalı kuzum, seni bir kez daha koklamadan bu dünyadan ayrılmak istemiyorum," dedi.

O sözler beni kendime getirdi.

"Ne olduysa oldu, her şeyin canı cehenneme, babama bunu yapmaya hakkım yok. Onu ne kadar üzmüşüm ki, bana bunları söyledi."

Kalkıp giyindim, Rezzan teyzeden helallik aldım, bunun aramızda kalması gerektiğini belirttim.

Eve geldiğimde, babam, sanki sabah görüşmüşüz gibi karşıladı. Kendime söz vermiştim ağlamadım, sadece babamı doyasıya içime çekip defalarca özür diledim.

O raporlara hiç bakmadım, Simine verip, saklamasını söyledim.

İşte, şimdi buradalar ve beş yıl sonra birlikte bakacağız. Artık eskisi kadar bu olayı düşünmüyorum.

Oğlumun ve Rızamın bana verdiği güçle daha iyiyim. Sanırım, burada yazanları okuyup, hazmede bilirim. Rıza beni iyileştirdi. Azir yaralarımı sardı.

Ela onu hala ilk gün ki gibi seviyorum. Keşke karşılaşmasaydık. Kabuk bağlamış yaramı yeniden kanattı. 

Onun evleneceğini düşünmek bile.. Neyse oğlum bana iyi gelecek. Artık güçlü olmam gereken birisi var. Onun için güçlü olacağım.




ASKIDA KALAN RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin