"Anne,çiş anneee"
"Babana söyle, o yaptırsın!"
"Ben, ben nasıl yaptıracağımı bilmiyorum!"
Azirle gülerek, ir birimize baktık. Oğluma göz kırptığım da, o da, kendince suratını yamultarak sözde, göz kırptı.
Hali, öyle tatlıydı ki! Sıkıca sarılacakken, zıplamaya başladı.
Belli ki filme kapılıp iyice sıkışmıştı. Babasının, elini tutarak onu banyoya götürdü. Rıza ,hala şaşkın bana bakarak, oğlunla gitti.
Banyodan gelen, Rızanın kahkahası ile Azir, koşarak boynuma atladı. "Anne babam komik."
"Seni akıllı ufaklık, babayla dalga geçersin ha.. ben şimdi senin her yanını öpmez miyim."
Tanrım, yataktan kalktığımdan bu yana, yaşadıklarım inanılmaz! Çok mutluyum.
"Bak yarım kaldı anlatacaklarım. Bu ufaklığın yüzünden."
"Gel, babaya bir sarıl canım oğlum. Filmini sonra seyredersin."
İkiletmedi bile, hemen kucağına atlayıp, benim gibi, kafasını babasının boynuna gömdü.
Bu manzara benim için dünyalara değer. Aziri, yerine oturtup meyve suyunu tazeledikten sonra yeniden Rızaya sarılıp dinleme pozisyonumu aldım.
"Seni, öyle görünce, korkutmamak, sıkmamak, üzerinde baskıya neden olmamak için, gevşek davranmaya karar verdim.
Nereden bilirdim, ters tepeceğini. En son görüştüğümüzde, bende kalmanı teklif ettiğim zaman, babanla zaten konuşacak en uygun zamanda evlenme teklif edecektim.
Daha önce, baban bir ilişkiye hazır olduğundan emin olmadığını söylemişti. Ama bizim ilişkimize sıcak bakıyordu.
O bile, seni incitip, üzmeyeceğimi anlamıştı."
"Benim açımdan hiç baktın mı peki?"
"Nasıl?"
"Önce, bana" Sen korunmuyor musun," diye soruyorsun. Sanki her önüne gelenle yatıyormuşum gibi.
Sonra, gel benimle yaşa ,diyorsun. Sen ,benim yerimde olsan, kendini nasıl hissedersin?"
"Böyle söyleyince gerçekten hoş değil .Özür dilerim bebeğim. Dedim ya, bilmiyorum, nasıl davranacağımı bilmiyorum!
Kasıt yok, ne olur beni bağışla. Bak şunu iyice o kızıl kafana sok, ben asla seni üzmek için bilerek bir şey yapmam.
Eğer, seni üzersem inan öküzlüğümden."
"Beni öpersen affederim. Bir de kendine öyle hakaret edici sözler söyleme. Sana inanıyorum."
Azir'in , kıkırdamasıyla kendimize geldik. Filmi bırakmış ,bizi seyrediyor, hain evlat.
"Seni de öpeyim, sonra git filmini seyret tamamı bir tanem?" diyerek, oğlumuza sarılıp ikimiz birden iki yanağından öptük.
"Akşam yemeğe gideceğiz değil mi bebeğim?"
"Öyle, boynun büker sen, nasıl hayır derim."
"Birde, Gabriele sana, bu hafta izin verdi. Benim söylememi istedi de."
"Ah Rıza, ah sen dedin değil mi?"
"Ama bir tanem, bu hafta çok yoğun olacaksın nasıl çalışırsın."
"Nereden çıktı şimdi yoğunluk, daha yeni döndük sayılır izinden. Olmaz, ayıp olur. Bu insanların bana bu kadar iyiliği dokunmuşken, onları bu yoğun zamanda bırakamam."
"Onlar zaten eleman ayarlamışlar senin için rahat olsun."
Hemen telefona sarılıp, Gabriele'yi ararken, Rızada , kızgın bakışlarımdan nasibini alıyordu.
"Alo, Gabriele, Rıza izinli olduğumu söylüyor, benim neden haberim yok. Tam yoğunluk başlamışken, olacak iş değil."
"Nasıl, misafir gelecekmiş, benim bundan da haberim yok. Tamam, ben şimdi ifadesini alırım onun.
Benden habersiz iş çevirmeler, görür o gününü! Evet, bende Ela gibiyim. İşinize gelirse beyler."
"Tüm sürprizi mahvettin, ama akşam sana söyleyecektim."
"Sende bir daha arkamdan iş çevirme sırık bey. Kim gelecekmiş bakalım."
"Bak sana ne göstereceğim. Telefondaki bu resim kim?"
Telefonunu çıkarıp, bana bir çocuk resmi gösterdiğinde, az daha şaşkınlıktan soluğum kesiliyordu!
"Bu Azir ne zaman çektin bunu, daha bir yaşında."
"Sen kalkmadan, Azirin odasında resimlerine bakarken, bende senin kadar şaşkındım.
Annemi arayıp ,benim dört yaşına kadar olan resimlerimi göndermesini istedim. Bu resimdeki Azirin tersi, Rıza ,bebeğim!"
"Annemlere , daha önce seni bulduğumu ve oğlumu anlatmıştım. Ama senin tepkini bilmediğim için, nasıl davranacağıma karar vermemiştim.
Annem de, babanla konuşmuş. Baban ,Azirin benim oğlum olduğunu, evliliğinin sahte olduğunu ve diğer şeyleri anlatmış."
"Yani şimdi annenler de, benim durumumu biliyor mu?"
"Hayır bir tanem, sadece bilmeleri gerekeni biliyorlar. Ve... yarın şirketin jetiyle hep birlikte geliyorlar."
"Babamda geliyor, Rezzan annede, Rıza seni seviyorum!"
"Bak ne diyeceğim, akşam için isteksizsin, biliyorum. O zaman, birazdan hep birlikte sizin mekana gidelim, güzel bir yemek yiyelim ne dersin?"
"Oleyyy... oğlumda ne zamandır istiyordu, bu olur işte. Hadi bebeğim gel, baba bizi çalıştığım yere yemeğe götürüyor."
"Mercan, oğlumuz diyecektin herhalde."
"Özür, sevgilim alışacağım inan."
Biz, hazırlanmaya gittiğimizde Rıza telefonla konuşuyordu.
Bazı talimatlar verdiğini duydum. Aşağı indiğimde, kiminle konuştuğunu sorduğum da, "işle ilgili" dedi.
Yemek salonuna girdiğimizde henüz kimse yoktu. Hayret bu saatte pek boş olmaz ama A ,tabi ya bu gün kapalı, Eee, biz neden geldik öyleyse, herkesin işi var.
"Rıza bu gün kapa... "diyemeden önümde diz çökmüş, "Benimle evlen bir tanem, benim de bedenim, sende kalmak istiyor."
Öyle şaşırdım ki ! "Nutkum tutuldu," dedikleri buydu her halde. Aaaaa, Azir de önümde diz çökmüş, "Annem evlensin" diyerek gözlerime bakmaz mı!
Yeniden, hem ağladım, hem güldüm, kafamı iki yana sallayarak "Siz..siz inanılmaz bir ikili olmuşsunuz size nasıl hayır derim, "dedim.
Ignazio ve orkestrası hep birlikte saman yolu şarkısını çalmaya başlamazlar mı!
Benim için hayat yeni başlıyor. Çoook mutluyum, darısı, tüm sevenlerin başına.