Sayılı gün, çabuk geçti başka bir olay olmadı.
Lorenzo ve Matteo bizi ellerinden geldiğince eğlendirmeye çalıştı. Onlarında tatili zehir olmasın diye sahte neşemi ve kahkaha mı onlardan esirgemeden gezdim.
Rıza, bir daha, ne aradı ne sordu. Hem sevindim, hem üzüldüm. Benden, ne de çabuk vazgeçti, iyi ki hiç başlamamış.
Ona, iyice alışınca bıraksaydı, çabucak bıksaydı! Ben, onu çok sevdim, ruhum oğlumun sayesinde kurtuldu, ama bedenim, Rızada asılı kaldı.
Eve dönüş yolu, geliş kadar neşeli geçmese de, fena değildi. Yorgunluktan genellikle oğlumla sarılıp uyuduk.
Oh, evim evim, güzel evim. Ne zamandır evimden, hiç bu kadar uzun ayrılmamıştım.
Kısa tatillerde Alplere kaçamaklar yapıyorduk, ama en fazla iki gün.
Sonbahara girdiğimiz bu günlerde, iş tempomuzda artmıştı. İnsanlar, tatilden dönmüş şehir eski canlılığına kavuşmuştu.
Pazar günü, Gabriele "Bu gece eleman gelemeyecekmiş, rica etsem geceye kalır mısın?" dediğinde, nasıl olsa yarın tatil diye düşündüm.
"Eve telefon edeyim, kalırım neden olmasın, " dedim.
Tüm katları dolaşıp, kontrollerimi bitirdiğimde, orkestra elemanları, yerlerini almış, her hafta sonu olduğu gibi üst katta konuklara müzik ziyafeti çekmeye başlamışlardı.
İlk yıllarda, ısrarlarını kıramayıp, bende, arada şiir ve şarkı söylerdim.
Çalışma saatlerim gündüze döndüğünde bu işte bitmişti. Aslında keyif alıyordum. Sesimin ,güzel olduğunu söyleyen gurubun solisti, Ignazio bana takılıp, guruba dahil olmamı söylerdi.
Bu akşamda o istisnai akşamlardan biriydi, Ignazio'yu kırmayıp, ( ve nazlanmadan) şarkıma başladım , melodiyi bilmedikleri için sadece arkamda akort basarak eşlik ediyorlardı.
ODAM KİREÇ TUTMUYOR
-KUMUNU KATMAYINCA-
SEVDA BAŞTAN GİTMİYOR
-SARILIP YATMAYINCA
ODAM KİREÇTİR BENİM
-YÜZÜM GÜLEÇTİR BENİM-
SOYUNDA GİR YANIMA TERİM İLAÇTIR BENİM
BABA BEN DERVİŞ MİYEM-
HIRKAMI GİYMİŞ MİYEM
-BEN SEVDİM ELLER ALDI
NİYE BEN ÖLMÜŞ MÜYEM
ODANI KİREÇ EYLE-
YÜZÜNÜ GÜLEÇ EYLE-
SOYUN DA GİR KOYNUMA TERİMİ İLAÇ EYLE.
Şarkı bittiğinde, hiç ses çıkmadı, tam gözlerimi silerken, büyük bir alkış koptu.
İnsanlar, sözlerini anlamasa bile, şarkıdaki içtenliği algılıyorlar. Müziğin, evrenselliği de buradan geliyor bence.
Alkışlar devam edince onlara şarkının içeriğini ve sözlerini kendi dillerinde anlattım. Bu kez yine alkışlar durmadı ve
"Size kendi yazdığın bir şiirimi İtalyanca okumaya çalışacağım," dediğimde alkışlar yeniden başladı.
Ayrılmak zor gelse de,
Seni içime hapsedip gideceğim,
Bana, bilmeden seni verdiğin için,
Ölünceye, yitinceye kadar, hep seni seveceğim.
Askıda kalan ruhumu indiren ,içimdeki sen,
Bana seni verdiğin için teşekkürler.
Tek bir arzum daha var hayattan, bedenim de ruhum gibi sende hep asılı kalsın.
Alkışları beklemeden hızlıca lavaboya koştum artık göz yaşlarıma ve hıçkırıklarıma, hakim olamıyordum.
Orada, ne kadar kaldığımı bilmiyorum. Kapı hafifçe tıkladığında insanları engellediğimi düşünüp "Çıkıyorum," diye seslendim.
Yüzümü bol suyla yıkayıp kapıyı açtığımda ,Ela gözlerin de hüzün bana sarıldı.
"Onu bu kadar çok mu seviyorsun?"
"Ah, Ela bilemezsin her aklıma geldiğinde canım çok yanıyor. Hele, başka birisiyle evleneceğini öğrendikten sonra, daha çok yanıyor.
Tek tesellim oğlum. O da olmasaydı, kesin kafayı kırardım."
"Neden ona söylemedin, karşılaştınız, Azir'i sevdi, senden hoşlandığını söylemiş. Neden Mercancığım neden?"
"Ben ona layık değilim, ben sizin gördüğünüz gibi iyi bir insan değilim Ela. Ben canımı koruyamadım onu öldürdüm."
"Sen neden bahsediyorsun allasen. Hadi, mesai bitti, ev gidiyoruz bana bunları taa başından anlatacaksın.
Yoksa ,seninle bir daha konuşmam."
"Anlatırsam da konuşmayacaksın Elacığım. Bunları, babam bile bilmiyor. Utancımdan, kimselere anlatmadım.
"Sen anlat kararı bana bırak. Sen, benim yerime, şimdiden karar veriyorsun. Çok fazla detay düşünüyorsun Mercan.
Fazla düşünme kardeşim. Her şey ,olacağına varır. Olaylar senin istediğin gibi olacak diye bir kural yok."
"Rıza da fazla düşündüğümden yakınırdı. Gabriele'nin ailesi hala burada mı?"
"Evet, biraz daha kalmalarını rica ettim, sağ olsunlar beni kırmadılar. Torunlarını da çok özlemişler zaten."
Kendimi toparlayıp çıkmaya hazırlanırken, "Ben de seninle geleceğim. Arabayı kocama bırakayım. Biraz daha işi varmış. Size gidiyoruz her şeyi anlatıyorsun unutma."
Baktım kurtuluş yok, "Peki" dedim. Bunca yıl sonra ,birisine anlatmak, belki beni daha özgür bırakır. Bu kişinin de, Ela olması iyi. Canım arkadaşım.