37

88 8 0
                                    


Elim ayağıma dolanıyor ,ne karar vereceğimi bilmiyorum.

*az çok kararım belli* şaşkın şaşkın sırıtarak evin içinde dolanıyorum.

Bu halim, Rızayı çok güldürüyor.

"Bak oğlum, annenin kafasında kaç tilki dolanıyor, sayalım."

"Anne, tikii kafanda."

"Siz, şimdi bana mı  gülüyorsunuz? Çabuk buraya gelin, sizi gidi yaramazlar," diyerek üstlerine yürüdüğümde, ikisi de, kaçmaya çalıştılar.

Azir, gülmekten katılıyor.

İşte, hayattaki en büyük mutluluk bence, sevdiklerinin kahkahası.

"Gelincik ,sana bir şey söyleyeceğim, ama kızmak yok tamam mı?"

"Tamam, kızılacak bir şey değilse neden kızayım ki."

"Senin, neye kızıp, nelerden,nasıl anlamlar çıkardığını anlamam için ömür boyu seninle olacağım.

Akşam, Azir'i senin sahte kocana bırakıp, seni bir yere götüreceğim. Sana anlatacaklarım var."

"Şimdi anlatsan, anlayamaz mıyım ? Zaten haftada bir gün oğlumla beraber olabiliyoruz. Onu bırakmasak. Diğer günler, sadece akşamları bir kaç saat görebiliyorum."

"Ben biliyorum başıma gelecekleri, kızmadın ama, yolu baya yokuşa sürdün.

Bir tanem çocuk sıkılır, onun yanında, bana odaklanamazsın. Ben de, oğlumla zaman geçirmek istiyorum. 

Daha yeni kavuştuk zaten. Ayrıca, neden haberim olmadığını da bana anlatman lazım."

"Sen tavrını baştan koydun. "Ben, evlilik çocuk falan istemem, olursa o zaman bir hal çaresi buluruz."

Hatırladın mı sözlerini. Zaten bir kayıp yaşadım. Bunu da kaybedersem, aklımı yitirirdim."

"O sözleri, neden dediğimi, sana akşam anlatacaktım, ama madem soruyorsun şimdi söyleyeyim."

"Azir, gel sana film koyayım yanımızda seyreder misin bebeğim?

Babanla biraz sohbet edeceğiz sen sıkılma."

"Tamam , oluy baba bak filim vay."

"Peki oğlum, ne güzel baba diyorsun sen. "

Oğlumu oturtup, meyve suyunu ve en sevdiği kurabiyeleri yanına koyunca bizi unuttu bile.

"Hep böyle uslu mu?"

"Evet, son derece sakin ve uyumludur. Onunla arkadaşın gibi konuşursan sorun yok, birde bebekmiş gibi konuşta bak, sen nasıl tersliyor."

"Arkadaşlarıyla arası nasıl? Of ya, sorduğum sorulara bak, daha annesine aşık olduğumu yeni anladım.

Oğlumu nasıl tanıyacağım. Neleri seviyor, ne zaman uyuyor? En sevdiği oyuncağı hangisi?

Mercan, ben nasıl iyi bir baba olunur bilmiyorum. Hoş, nasıl iyi sevgili, aşık, eş olunur onu da bilmiyorum.

Kocaman şirket yönetiyorum, yabancılarla anlaşmalar imzalıyor, yüzlerce eleman çalıştırıyorum.

 Ama hayata dair, hiç bir şey bilmiyorum. Benim, gibi bir kalası nasıl sevebilirsin?"

Kollarının arasına girip, kafamı göğsüne yasladım. Kokusunu doyasıya içime çekerek,

"Ben de bilmiyorum aşkım, birlikte öğreniriz, sen sadece bizi sev yeter."

"Şimdi, izah edeyim. Sen öyle ürkek öyle naiftin ki, baban, bana bazı olayları, detay vermeden anlattı.

Sanırım, senin yaşadıklarının tamamını o da bilmiyormuş ve sana sormamış. Rengin hanımın, yanından eve geldiğimizde, hep yanında oturdum.

Seni bu kadar üzen şeyin ne olabileceğini düşünüp, seni üzeni bulup, ona, dünyayı dar etmeyi falan düşündüm.

Baban, bunun iyi bir fikir olmadığını, bunun, seni daha çok üzeceğini söyledi.

Sen derin ve sakin bir uykuya dalınca aşağıda çay içelim diye baban çağırdı. 

Bu arada kıyafetlerinin bir kısmını çıkarıp seni rahatlatmak istedim."

"Pis sapık. Utanmadın mı, bir genç kızı soymaya.."

"İstersen, yeniden, zevkle soya bilirim. Seni çok özledim gelinciğim. 

Neyse, tam biz çayları içerken*babam yardım et ,*diye bağırmaya başladın.

Koşarak yukarı çıktığımda, yerde top gibi bacaklarına sarılmış ağlıyordun.

Ama uyanık ta değildin, sana sarıldım, kucağıma alıp, sakinleştirdim ve derin bir uykuya geçince yerine yatırdım. 

Sanırım sana sarıldığım o an aşık oldum."

"Neden beni hep kızdırdın o zaman, pis sırık!  Simin dediydi, "Bu adam sana farklı bakıyor" diye de inanmadıydım."

"Önce kendim inanamadım, böyle bir şeye. Annem, onun için o gün eve gelmişti.

Seninle sohbet edip, bize çağıracak Zeynep ve abimle de tanıştıracaktı. Yani, seni daha yakından tanıyıp, kendimi sevdirecektim.

 Bizim ailede çöp çatanlığı, en iyi annem ve babam yapar. Zeynep'le ,abimi onlar tanıştırıp, yakınlaşmaları için ne oyunlar oynadılar.

Sana bir gün anlatırım çok eğlenceli."

"Annene karşı çok ayıp ettim desene! Kim bilir neler düşünmüştür hakkımda! Utandım şimdi."

"Ayyy..bırak o cadıyı seni yer o kız"! dedi.

Aman Mercan, düşündüğün bu mu şimdi! Bizimkiler aşka inanır, babam Cananım dedi mi, ağzından bir Canan daha çıkar.

Ne diyecek "Git yapış ve bırakma, o gözlere bir kez, içten baktıysan iflah olmazsın," dedi.


ASKIDA KALAN RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin