Onlardan ayrılırken içime bir hüzün çöktü, hani dokunsalar ağlayacağım.
Sessizce Hafize'ye binerken, "Hadi ,bize gidip kaldığımız yerden devam edelim. Bu gün izinliyim."
"Benim ders çalışmam gerekli, yarın sınavım var. Simin, gelmek isterse, ben sonra gelip onu alırım."
"Mercan, kusura bakmazsan, benimde, yarın önemli bir davam var. Sabah, sekiz buçukta adliyede olmam gerek. İstersen, hafta sonu kutlarız.
Hem Mert'in sınavları bitiyor sadece beklemek kalıyor."
"Tamam arkadaşlar, hadi sizi bırakayım. Bende evi toparlarım."
Eve vardığında, canım hiç bir şey yapmak istemedi. *Babam olmadan ev ne kadar ıssız.*
Her odayı dolaşmaya başladığım da, bir yandan da ağlıyordum, neden veya neye ağladığımı bilmede, öylesine, içimi boşaltıyordum.
Kapının çalındığını fark ettiğimde,*Simin dayanamadı,* diye içimden geçirdim. O an da, başımın bir omuza, öyle çok ihtiyacı vardı ki...
Kapıya dayanmış Rıza gördüğümde, hiç düşünmeden, boynuna atlayıp hıçkırarak ağlamaya devam ettim.
Önce tereddüt etti, sonra, kollarını şaşırmış bir halde bana sararak kucakladı.
Ne kadar tanıdık ,ne kadar sıcak ve huzur dolu bir kucak.
Süreyi tam hatırlamıyorum, ama artık ağlamaktan yorulduğumu hissettiğimde, kollarımı gevşetmeye çalıştım. Beni, daha sıkı sarmalayıp, saçlarıma bir öpücük kondurarak
"Böyle kal gelincik lütfen," dedi.
*Her yer cennet canıma minnet.*
Hiç kımıldamadım daha çok sokuldum. Tanrım bu adamda beni rahatlatan bir şeyler var. Buna, alışmasam iyi olur.
"Hey beni rahat bırakın. Dokunmayın bana durun çekin ellerinizi. Ah canım acıyor, bebeğimi almayın, babaaaa imdaaat babam yardım et."
"Mercan, aç gözlerini meleğim, güvendesin, aç o gök mavilikleri uyan meleğim."
Ter içinde uyandığımda, yatağımda Rızanın kollarında olduğumu anladığım an.. dehşet içinde "Biz, birlik temi yani sen ve ben, benim yatağımda!?"
"Hayır, sen beni ne kadar kötü tanımışsın. Kucağımda uyuya kalınca, bende, yukarı taşıyıp yatırdım. Yanına uzanıp, seni seyrederken, uyuya kalmışım.
Ha, bak bu bir ilk biliyor musun. İlk kez bir hatunla, kardeş kardeş yatıyorum. Kıymetini bil."
"Sen, nasıl bir sapıksın ya, bana söylediğin şeyler bak. Bana ne, senin hatunlarla nasıl yattığın. Hem, senin yarın işin gücün yok mu? Hadi evine.
Yaptığın iyilikler için teşekkürler. Hadi hadi, evine, sevgilin bekler."
Lafımı bitiremeden dudaklarımı dediği gibi hapsetti. Dili ağzımın içini talan ederken ağzımdan ağzına inledim.
Beni, yavaşça soyarken dudaklarını çekmedi. Elleri, vücudumu keşfe çıktığında artık nefes kontrolümü kaybetmiş resmen soluksuz kalmıştım.
Gözlerime, o sütlü kahve rengi gözleriyle *içimi okuyan gözler,* bakıp
"Beni istiyor musun gelincik?" dediğinde sadece başımı sallaya bildim.
"Cevabını ,duymam gerekli, benimle olmak istiyor musun?."
"Evet, seninle olmak istiyorum. Lütfen Rıza. "