Eve geldiğimizde, gecenin üçünü geçiyordu. Önce, canımın canını öptüm, kokladım, bu çocuklar uyurken, kat be kat daha güzel ve masum görünüyorlar.
Elanın, kızı ve oğlunda da aynı hisleri yaşadım. Kahvelerimizi hazırlayıp, salondaki, tekli koltuklara karşılıklı kurulduk.
"Elacığım, bunları, bu güne kadar tek duyan sın, anlattıklarımdan sonra benimle bir daha görüşmek istemezsen, seni anlarım.
Bu zarfın içinde, polis ve hastane raporlarım var. Sana bahsetmiştim ya can dostlarım kardeşlerim diye, işte Simine bu zarfı saklaması için vermiştim.
İçindekilere, hiç bir zaman bakma cesaretini gösteremedim."
"Hiç bakmadın mı yani!? Ben olsam meraktan çatlardım valla."
"Şu anada yanımda olduğun için çok mutluyum ve sana olanları anlattıktan sonra, zarfı birlikte açıp bakacağız.
Sana İtalya'ya geliş nedenimi ve Fırat'ı biraz anlatmıştım."
"Evet , şu çocukluk aşkın olan, şimdide başkasıyla evli olduğu halde, sana sataşan şefersiz değil mi?"
"Tam da o şerefsiz. Mezun olduktan sonra, bir hafta, on gün içinde evlenmeyi planlamıştık.
Onun için, evimizi tutmuş, yavaş yavaş, babamın da yardımlarıyla oturulur hale getirmiştik. En önemli eşyaları aldık sadece.
Evlendikten sonra, ikimizde çalışacağımız için ,her şeyi yavaş yavaş tamamlarız demiştim. Zaten, öyle teferruatta gözüm yok benim."
"Canım ya, sen ne gönlü zengin bir kızsın!"
"Bu arada sınav heyecanı, ev telaşı derken, birde malum, benim adetlerim düzenli değil.
Hamile olduğumun farkına varamadım. Son bir haftada bulantılarım artınca sağlık ocağına gittim."
"Sınav stresi, mideme vurdu herhalde, çok bulantım oluyor, gece bile uyanıp kusuyorum."
"Bir muayene edeyim, sonra tahlil isteriz, bakalım neyin varmış anlarız."
"Doktor, bunları söyledikten sonra muayenesini tamamlayıp, hemşireye birtakım şeyler söyledi. Kan alındı."
"Yarın öğlenden sonra ,sonuçlar çıkar, o zaman görüşürüz."
"Ertesi gün, öğlenden sonra, öyle çok işim var ki, ama mecburen "tamam, "deyip oradan ayrıldım.
Ertesi gün, büyük gün, diploma merasimi ve mezuniyet balosu var. Sağlık ocağından çıkınca en yakın AVM ye gidip, kendime fazla açık olmayan, başka zamanlarda da değerlendire bileceğim bir elbise aldım.
Yeni evimizin dolabına astım. Fırat'a sürpriz yapacaktım. Hem de elbiseyi babamın görmesini istemiyordum."
"Kınalı kuzum çok şık ama, daha pahalı bir şey alsaydın, senin mezuniyetin sonuçta," diyeceğine adım gibi eminim.
Eee Salih usta bu, kızına öyle ucuz basit şeyleri yakıştıramaz.
Neyse, sabah bir telaş kalkıp hazırlandım ve diploma merasimine gittim. Gözlerim, Fırat'ı aradı ama göremedim.
Bizim kızlara sordum onlarda görmemiş. Ha, bu arada, bölüm birincisi olarak mezun olduğum için diplomamı rektör hanımda alacağımdan, fazladan heyecanlıyım.
Telefonla aradığımda , Fırat, işlerini yetiştiremediğini, akşam beni evden alacağını ve gelemediği için çok üzgün olduğunu falan, özür dileyip telefonu kapattı.
Biraz buruldum, ama babam ve diğer arkadaşlarım yanımda olduğu için aldırmadım.
Merasim çok güzel geçti babam gözyaşlarını saklamaya çalışarak ağladı, Rezzan teyze de ondan aşağı kalmadı."
"O zaman evli değiller miydi?"
"Yok, o iş sonradan oldu. Ben buraya gelmeden sanırım bir ay önceydi.
Neyse, eve gidip üzerimi değiştirdiğim gibi soluğu sağlık ocağında aldım.
Bir yandan da *inşallah midemde önemli bir şey yoktur. Tamda düğün arifesinde,* diye düşünmeden edemiyordum.
"Hoş geldiniz Mercan hanım, tahlil sonuçlarınız geldi, biraz kansızlığınız var.
İlaçlarla düzeltiriz, ama asıl haberim , sekiz haftalık gebesiniz.
Zaten muayenede şüphelenmiştim ama kesin sonuçları görmeden bir şey söylemek istemedim."
"İlaçlarımı yazdı, bir kadın doğum uzmanına gitmemi önerdi. Oradan ayrılırken, sanki tüm bunları yaşayan başkası da, ben onu seyrediyor muşum gibiydim.
Sevindim, çok sevindim bir bebeğim olacağı için çok mutlu oldum.
Zaten, Fırat la hep konuşurduk , işleri toparlayınca en kısa zamanda ikimizde çocuk istiyorduk, da hangi arada hamile kalmıştım onu anlayamadım!
"Son zamanlarda, çok fazla birlikte olmamıştık. Fırat, dersleri ileri sürerek sadece hafta sonları dışarı çıkarıyor, onda da biraz dolaştırıp, eve bırakıyordu.
Hem ben ilaç kullanıyordum! Akşama müjdemi ilk dansımızı yaparken verecek, tepkisini anlamak için gözlerinden ayrılmayacaktım.
Sevineceğine çok emindim. Eve gelince, biraz yatıp dinlenmek için odama çıkıp duş aldım ve yatağa uzandım.
Karnımı bebeğimi severken uyuya kalmışım. Babamın sesiyle uyandığımda dinlenmiş ve mutluydum.
Akşam için hazırlanmalıydım, balo saat onda başlayacaktı, saate baktım yedi, iyi üç saatim var.