23

82 6 0
                                    


"Rengin abla, sizi görmem lazım,gelebilir miyim?"

"Tabii, Mercancığım, bu gün, 16 diyelim mi. Senden önce bir hastam var. Onun işi, biraz uzun sürerse beklersin değil mi?"

Rengin ablayı bu yüzden çok seviyorum. Hastalarını hiç bir zaman *saatiniz doldu sekreterimden randevu alın, haftaya görüşürüz,*diyerek göndermez. Sanki ,evine konuk gitmişiz gibi ilgilenir.

İtalya'ya gidince ne yapacağımı bilmiyorum.

Yaşasın, babamlar yarın dönüyor da, dört gün sonra da ben gidiyorum. Off.

Rengin abla, beni bekletmeden aldı.

"Hayır ola, güzellik beni çok özledin değil mi?"

"Özlemez miyim hiç, de.. ben, İtalya'ya gidiyorum temelli, orada, sen yoksun, tüm derdim bu."

"Canımın içi, karar senin, tabi orada daha mutlu olacaksan, zaten bana ihtiyacın olmayacak. Olursa da teknolojiyi kullanırız. Sıkma canını."

Bu kadın, beni her zaman, rahatlatmasını biliyor. Vedalaşıp çıktığımda, güneş el sallıyordu. Onu yolcu etmek için yine Hafize ile sahile indim. Acaba, yaban elleri de, benim şehrim kadar güzel mi?

Şehirden çok ,sırığı özleyeceğim. Dün akşamdan bu yana, nasıl  da özledim. İtiraf etsem de etmesem de, içim onu görünce bir başka coşuyor.

*Evet Mercan sen bu adamı seviyorsun*

Eeeee! ne olacak şimdi, bırakıp gitmek mi, kalmak mı zor. Kalırsam, Fırat'ı veya Büşra yı mutlaka, bir yerlerde göreceğim. Buna  hazır mıyım? H A Y I R.

Ben, daha kendimi, iyileştirememişken, kendimi sevmeye yeni yeni başlamışken, tüm bu çöküntümün içine, Rızayı çekmem, ne kadar doğru olur ki?

Bir gün tahammül edilemez noktaya geldiğimde, nasıl olsa çekip gidecek.

*Sen, beni bırakmadığın sürece, ben gitmem.* Bu sözler şimdi güzel de, ya sonra!

 Ben, ona, iyice abayı yaktıktan sonra, uzaklaşmaya çalışıp, soğuk davranmaya başladığında, babam en iyi akıl hastanesinden yer ayırtır.

Yok ,yok, bu böyle düşünmekle olmaz, bir karar verdin, uygula kızım. Gidene kadar, doyasıya öp kokla, ilerisi için stokla, sonrası Allah kerim.

"Aloo, efendim."

"Gelinciğim, hayret ilk çalışta açtın. Neredesin? Uygunsan sana geleyim mi? Konuşuruz biraz."

"Hafize ve bulutla güneşi uğurlamak için sahildeyiz. Birazdan evde olurum. Varınca alo derim."

"Öpüldünüz, Mercan hanım. Haaa.. yemek yeme ve hazırlama, pizza alıp geliyorum."

Eve döndüğümde, X7 kapımın önünde, beni bekliyordu. İnadına Hafizeyi tam önüne park ettim. Benim kızım daha değerli, bir kere...

Gülerek, elinde pizza kutusuyla yanıma geldi.

 "Ne yani, şimdi araban, yolumu mu kesiyor?"

"Araba değil Hafize, öyle dersen  üzülür, beni yolda bırakır sonra."

"Ah, özür dilerim Hafize'ciğim bir an, dalmışım. Lütfen sevgilimi yolda bırakma ben ona kıyamam."

Beni tek koluyla sarıp eve girerken bıyık altından gülüyordu.

*Ne güzel gülüşü var. Onu hep güldürecek birini bulmalı, benim gibi iç karamış biri ona göre değil. Bir süre sonra nasıl olsa sıkılacak.*

 "Yine kafanda tilkiler kuyrukları değmeden dolaşıyor. Lütfen gelincik , düşünme anı yaşayalım."

"Tamam, bak, hepsini kovdum, yalnızca seninim. Hadi soğutmadan yiyelim. Karnım zil çalıyor."

Karnımız doyunca, "Seninle, konuşmak istediğim bir şey var."

Evet başlıyoruz, benden sıkıldı.

*Biraz ara verelim,* diyecek. Ama zaten şunun şurasında daha bir haftadır birlikteyiz.

Tamam tanışalı bir ayı geçti ama, bu kadar çabuk mu!

"Kafandakileri bırakıp da, beni dinler misin, ufaklık. Deminden  beri, konuşuyorum, farkında bile değilsin. Dinlemeyeceksen hiç anlatmayayım."

"Ben o asık suratı ,sarkmış dudakları öperim . Benim sevgilim bana trip mi atıyormuş?"

"Ne dedin bana, * sevgilim mi!*  lütfen bir daha söyle gelinciğim. Tanıştığımızdan bu yana bana hiç hitap etmedin farkında mısın?

 Kızınca sırık veya Rıza bey, dedin. O güzel ağzına, sevgilim çok yakıştı."

Boynuna sarılıp içimden geldiği gibi *SEVGİLİMMM*,dediğimde, yüzümü ,ellerinin arasına alıp, öpülmedik yerim kalmayıncaya kadar, öptü.

"Ah! bir tanem, beni çok mutlu ettin. Şimdi, daha rahat söyleye bilirim. Yarın, babanlar gelecek, görüşmemiz zor olabilir, ben diyorum ki.. babanla konuşsan veya ben konuşsam, bana taşınır mısın?

 Akşam senin kokunla uyumak, sabah o gök mavisi berrak gözlerine bakarak uyanmak istiyorum.

Hemen, hayır deme, ben yarın sabah Londra'ya uçuyorum, oradan Roma'ya, hani geçen gün bir İtalyan konuğum var demiştim ya, onun şirketini satın alacağız.

İngiliz ortaklarımız bu işe sıcak bakıyor, anlayacağın bir on gün, seni göremeyeceğim. Ama söz dönünce telafi edeceğim."

Ne diyeceğimi bilemediğim gibi, birde üzerime, suçluluk duygusu oturdu. 

İçimden bağıra, bağıra ağlamak geldiği halde, zoraki bir gülümsemeyle, "tamam," diyebildim.

Bu gece son gecemizdi ben biliyorum, ama o bilmiyor. Aldatma ve ihanet hissi içimi tırmalıyor.

Ben neler düşünüyorum, birde onun düşündüğü güzel şeylere bak.*sen  her şeyinle güzel adamsın sevgilim*

"Heyy , daldın yine on gün, sonra, hep, birlikte olacağız söz. Asma suratını."

Son durak, göz yaşlarım yağmur gibi akarken öyle sıkı sarıldım ki.. içime sokasım geldi.

Bir yanım üzgündü. Onunla yaşamak. Önceki sevgilileri gibi. beni de barlardan kışalarmı acaba yeni birine kapıldığında!

Ne kadar birlikte yaşayacağız! 





ASKIDA KALAN RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin