35

81 7 0
                                    


Ela, zarfı büyük bir dikkatle açtı.

"Aklıma gelmişken, tüm bu yaşadıklarının, Rızayı  terk etmenle olan bağlantısını anlayamadım!?"

"Canımın içi, Rıza beni ne yapsın, ben daha karnındaki bebeye sahip çıkamayan, onun yaşamasını bile sağlayamayan, onu koruyamayan, bebek katili biriyim.

Belki tecavüz bile etmişlerdir, eğer öyleyse, bunca rezilliği yaşamış biri olarak , o çok sevdiğim, aşık olduğum adama, nasıl yüzüm kızarmadan, *birlikte olalım *derim."

"Off.. Mercan çok detaycısın, canımın içi, hayat böyle geçmez.

Hem ne biliyorsun, belki Rıza seni olduğun gibi seviyordur!"

"Güldürme beni Ela, o benden yalnızca hoşlanıyor. Lay lay lom anlarsın işte."

"Lay lay, da, o zaman, neden babanın kapısını aşındırmış."

"Ay, boş ver şimdi bunları, hem erkekler kaçanı kovalar derler. Belki de bıraktım diyedir ne bileyim!

Hadi ama şu raporu okuyalım artık."

"Ben tıp raporlarından anlamam, önce polis tutanağını okuyalım. Senin sesini inşaatta kalan işçi duymuş. Üç kişiymişler, birisi, yandaki molozların oraya sürüklüyormuş. İkisi de tekmeliyormuş.

Elindeki kazmayla, çocukları kovalamış. Bir yandan da, etraftan yardım istemek için bağırıyormuş. Neyse ki, yoldan geçen birileri, ambulansı ve polisi aramış."

"Ben orada yatanın yanına gidince gencecik bir kız olduğunu gördüm. Yavrum, yüzü tanınmaz haldeydi, alt tarafında kanlar vardı, Allah dan kıza ,dokunamadan onları fark edip kovaladım. 

Elleyemediler sabiye. Ama çok dayak yemiş zavallım. Ambulansa koyarlarken ölü gibiydi.

İnşallah yaşar memur bey! Ha birde bu torbayı buldum baksanıza içinde bali var. Tinerci bunlar beyim."

"Öteki tanıklarda buna benzer şeyler anlatmışlar. Hey, şimdi ne oldu.

Dur hıçkırma dayanamam. Bak sana elleyememişler işte. Kabusların son bulsun artık."

"Be.. ben, sevinçten ağlıyorum. Çok şükür ki o rezilliği yaşamamışım. Şimdi oğluma daha bir başka sarılırım."

"Bunca yıl boşuna endişelenip kendini üzmüşsün. Bebek için düşündüklerine de hiç katılmıyorum.

Onca tekmeden sonra, ya sakat doğsaydı! Veya şöyle düşün Tanrı onun yaşamasını isteseydi ne olursa olsun seninle kalırdı.

Bunları, birde bu şekilde düşün tamam mı, kızıl kafa!"

"Ela, ben ne iyilik yaptım ki, senin gibi bir dosta, bir kardeşe sahip oldum.

Giray abiyi gördüğümde ellerini öpeceğim."

"Hadi ama, şu doktorun yazdıklarını okuyalım. Of bunlar ne ya, Pnömotoraks, olmuşsun, travmaya bağlıymış.

Üç kaburga da çatlak varmış. İki kez kalbin durmuş. Üç saatlik ameliyat sonucu rahim yırtılmasını onarmışlar, kafanda kesi varmış ona da dikiş atmışlar.

Tam beş gün seni uyutmuşlar. İlacı kestiklerinde uyanmışsın. Yedinci gün, normal odaya alınmışsın falan.

Gerisini biliyorsun. Bazı terimleri anlayamadım , isterse yarın Azir'in doğumunu yaptıran doktora gidip sorarız."

"Aman boş ver, geldi geçti, artık hepsini unuttum. Bundan sonra oğlum, ben ve dostlarım."

"Belki ilerde evlenirsin? Kafana göre birini bulursun? Azir ,büyüyünce belki baba ister!"

"Azirin bir babası var ve ben, onu çok sevdim, yerine başkasını koymam imkansız.

Belki, büyüyünce babasını görmeye gider. Eşi, istemezse dışarıda falan buluşur, baba oğul tanışıp kaynaşırlar.

Belki babasının başka çocukları olur, oğlumun kardeşleri!"

"Saatten haberin var mı? Sabahın altısı, daha eve gidip çocuklarıma kahvaltı hazırlayacağım. Gabriele'yi , arayayım da gelip beni alsın. 

Seninkiler de birazdan kalkarlar. Bu gün ne yapacaksın?"

"Seni de uykusuz bıraktım, kusura bakma. Ben, seni bırakayım, şimdi kocan uyuyordun rahatsız etmeyelim."

"Olur mu şekerim uyansın, giderken, bizim pastahaneye uğrayıp kayın validemin sevdiği çöreklerden alırız."

Yarım saat sonra ,Gabriele kapıdaydı, karısını kırk yıldır görmüyormuş gibi sarılıp öptü. 

Canlarım benim, hep böyle mutlu kalırlar inşallah.

Oğlum uyanmadan azcık kestirmem lazım, yoksa tüm günüm heba olur. Azir'in yanına kıvrılıp onu uyandırmadan sarıldım.

Sanki, anlamış gibi kollarını boynuma dolayıp kafasını, gıdıma dayadı, "anne miş",dedi ve uyumaya devam etti.

Sesleri duyuyorum, ama gözlerimi açamıyorum. Bir ara Azir kıkırdadı ve birisi "şiii" dedi.

Sonra sessizlik. Çimlerin üzerine yaydığımız örtünün üzerinde sandviçler, pastalar, meyve ve içecekler.

Hepsini nasıl tüketiriz. " Azir git, kardeşlerini de çağır hep birlikte yiyelim."  Oğlum şaşırarak yüzüme bakıp! "Anne, benim hiç kardeşim yok ki." dedi.

*Suratımda gezinen el,* oğlumu arıyorum yok. Rıza, oğlumu benden almış.

"Benim oğlumu, nasıl benden saklarsın. Bundan sonra, onu görmeyeceksin."

"Ama o daha çok küçük lütfen Rıza, bunu bana yapma. Aziiiirrr."




ASKIDA KALAN RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin