27

80 8 0
                                    


ÜÇ YIL SONRA :

Yılların bu kadar çabuk geçeceğini zannetmezdim. Rızaya olan aşkımı, sevgimi her şeyimi oğluma aktardım. 

Elayla kız kardeş gibi olduk. Biz iki ayrılmaz anneydik. Bazen Gabriele'nin sitemlerine bile maruz kalıyorduk.

Artık, mutlu bile sayılırdım. Şöyle ki.. her gece, her uykuya daldığımda unutamadığım adam karşıma geçip bana, "beni oğlumdan ayırmaya hakkın yok, "diyerek bağırmasa!

Ama, o çocuk istemiyordu ki!  Vicdanım beni hiç rahat bırakmayacak. Ayrıca Azir'e de haksızlık yapıyormuşum gibi hissediyorum.

 İnternetten bulduğum, Rızanın bir resmini büyütüp, Azirin odasına astım ve ona her gece yatmadan babasını anlatıyorum. Büyüyünce, babasını bulsun onu sevsin diye.

Lorenzo ve Matteo, beni hiç bırakmadıkları gibi, hala birlikte oturuyoruz ve biz boşanmadık.

İkisi de, evli kalmamızın benim yararıma olacağını söylüyorlar, ama bir gün Azir'le  oynarlarken baklayı ağızlarından çıkardılar.

"Azir ,annen ayrı eve çıkarsa, biz seni bir daha göremeyiz. Onun için anneni de ,seni de hiç bırakmayacağız"

"Sizi yalancılar hani, beni seviyordunuz ha, sen, hain,

*işaret parmağımı Lorenzo'ya doğru sallayarak* Hani, evli kalmak benim yararımaydı. 

Siz ikiniz de, Azir'i benden çok seviyorsunuz, bir daha, size mantı yapmayacağım gidin, o kalın, sevimsiz risottolarınızı yiyin."

Üç, sevdiğimde, beni yere yatırıp, gıdıklamaya başladıklarında hepimizin gözlerinden yaşlar geliyordu.

Ben, katılmak üzereyken, benim küçük pandam, "Anne çiş," dedi ve tuvalete koştu tabi  her zaman ki gibi son dakikaya kadar tuttuğu için, biraz kaçırdı. Utanarak yere baktığında,

"Ah benim çişli pandam, arada olur böyle, utanacak bir şey yok, bir daha çişini tutma, azıcıkta gelse hemen tuvalete gel olur mu?"

Şu boynuma sarılıp beni koklamaları yok mu, "Miş annem kokun miş." 

"Babanda öyle derdi canımın içi."

Çalışma şartlarım değişmişti, artık sabah 07 akşam-17 arası çalıştığım için, oğlumla daha çok vakit geçirip daha çok dinlene biliyordum. Bir de, Azir'i aşkı Buseden biraz uzak tutabilsem. 

Gün geçmiyor ki, Buse diye tutturmasın. Ela ile ayrılmaz ikili olmuştuk.

Babamlar, üç , dört ayda bir gelip, bir hafta kalıyor Azir'i sevip gidiyorlar. Eh benim pabuç damlada tabi.

 Azir arada beni de götürün veya dede gitmeyin diye ağlasa da daha uzun kalmıyorlardı.

Rızayı, takibi hiç bırakmadım, nerede, ne yapıyor, kiminle? Sapığı oldum ve çok, çok özledim.

Bazen, çağırsam gelir mi acaba, beni eskiden olduğu gibi öper sever mi diye düşünüyorum.

Sonra, ya oğlumu alıp Türkiye'ye götürürse, beni ondan ayırırsa, "Sen, beni yıllarca oğlumdan ayrı tuttun, şimdi sıra bende,"  derse.

O daha çok küçük, sonra beni unutursa! Kendi kendime paranoyamı yaratıp, gerçekmiş gibi yaşıyorum.

Başka  derdim yok,  sadece, bunları düşünüp sabahı sabah ettiğim günlerin sayısı git gide artmasa.

O yaz tatil planını Lorenzo yaptı ve bize sadece, " Sürpriz gidince görürsünüz, "dedi.

 Oğlum ve kendim için küçük bir Pakize ( Valiz , hala bir şeyler isim takmayı bırakmadım)  ayarladım.

"Fazla şey almak yok, ihtiyaç olursa oradan alırız." 

Eh, talimat patrondan gelince bende , "Her yer cennet canımıza minnet" dedim.

Küçük Pakize'yi aldım. Oğlumla, arkaya oturup onun en çok sevdiği , beyaz arabasını ve pandasını da yanımıza aldığımızda Matteo, 

"Her şey tamam mı," deyip öne kuruldu. İpod açıp hareketli parçalar çalmaya başladı.

Biz, arkada kuduruyorduk. Lorenzo,

"  Altı saatlik yolumuz var, böyle zıplarsanız yolun yarısını uyuyarak geçirir, manzarayı da kaçırırsınız," Dediğinde şaşırdım!

"O kadar uzağa mı gidiyoruz!?

"Evet bayan, sizi ve o sevimli oğlunuzu, sihir dünyasına kaçırıyorum."

Dediği de oldu, ikinci moladan sonra, oğlumla, kördüğüm olmuş vaziyette uyuya kaldık.

"Heyyy.. uyanın bakalım tembeller geldik."

Matteo ,bizi uyandırdığında,  Azir, huysuzlanmaya başladı.

Arabadan inen Lorenzo, "Hadi, babaya gel, bak sana ne göstereceğim, "dediğinde hemen yüzünde güller açtı.

Gülünce, öyle çok babasına benziyor ki..

Son haberlere göre, Rıza bir aile dostlarının kızıyla nişanlanmış. Kız, tam bir afet adı da öyle, Açelya Şanlısoy.

 Peh peh ,soyda bak ,isme  bak. Benim sevdiğime de böyle biri yakışır zaten.

Benim gibi, ruhu, askıda kalmış biri, onu nasıl mutlu edebilir ki!

Kız, tahminen,175 cm boyunda. Beline kadar inen sarı saçları ve simsiyah gözleriyle gerçekten afet.

Nişan resimleri tüm dedikodu sitelerinde boy boy. Rıza kızı öperken, sarılırken , elinden tutmuş bir yere giderken.

Neyse, Allah mutlu etsin, ne diyeyim, bu durumu, ben seçtim sonuçta. Babamın dediğine göre tam iki yıl beni sormuş.

Artık, o da , Fransa'da yaşıyor. Zaten işlerinin çoğu oradaydı. Evlenince de orada oturacaklarmış, ama, henüz bir  tarih belirlememişler.

Benim, tüm bunları kabullenmem, tam bir ayımı ve uykusuz geçen on gecemi aldı.

"Heyy uykucu geldik, düşünmeyi kes etrafına bak."  Matteo beni kendime getirdi.

Arabadan çıktım, şahane bir otelin önündeyiz, etrafı, gözlerimle şöyle bir taradım gözüm kocaman yazıda kaldı.                                               


ASKIDA KALAN RUHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin