Multimedia-Bizimkiler ://
Playlist - Duke Dumont / Ocean Drive
...
Özgürlüğe çıkar çıkmaz rüzgar bedenime vurdu. Yaz günü olmasına rağmen üşümeye başlamıştım. Bir yandan örtüme sarınıp, diğer yandan Çağan'ın beni çekiştiren kolunun peşinden yürüyordum. Pansiyonun bahçesinden çıkıp sokağın köşesine ulaşana kadar durmadı. Bana doğru döndüğünde şaşkınlıkla yutkundum.
Yüzü öfkeyle gerilmiş çenesi kasılmıştı. Kalınlaşan sesiyle bağırdı. "Buraya neden geldin?"
Beynim alevlerden çıkmış birine göre fazla donuktu. Hiç bir şey söyleyemeden kaldım. Örtünün açıkta bıraktığı boynuma hava giriyordu. Serin havayı durdurmak için kumaşın ucunu yukarı doğru çekiştirip Çağan'dan başka bir yere bakmaya çalıştığım sırada kolumu bırakmadan kulağımın yanında "Sana dokundu mu?" diye gürledi.
Ağzım boşluğa doğru açıldı. Sorusu kafamda defalarca kez yankılanıyordu. Böyle bir şey olamazdı, olmazdı ama Çağan böyle düşünüyordu. Kolumu geri çekiştirip yanındaki açıklıktan geçmeye çalıştım. Tutuşu biraz daha sıkılaştı, bir adım bile atamadan geri savruldum
Kolumdan çekip beni kaldırımın sonuna itti. Sırtım yolun kenarında devam eden yüksek duvara çarptı. Acıyan ciğerlerim içimde titreşirken, dudaklarımı sıkıp sessiz kalmaya çalıştım.
Diğer eliyle örtümü çekip yere attı. Kıstığı gözleri üzerimde dolaştı. "Islanmışsın, bir şey olmuş, bir şey..." diye sayıklayıp gözlerime baktı. "Ne oldu?"
Bileğimde parmaklarının her bir boğumunu hissediyordum. Bastırdığı parmakları tenimi karıncalandırmaya başlayınca gözlerimi kocaman açıp kendimi tuttum.
Bu gün az kalsın bir yangının ortasında boğuluyordum. Şimdi de Çağan kendisi gibi davranmıyordu. "Aklıma başka bir şey gelmiyor. Sana dokundu mu?" diye bağırmaya devam etti.
Kafamı yana çevirip ondan kurtulmaya çalıştım. Arkamda sert duvardan başka kaçacak yerim yoktu. Çağan önümde bana yer bırakmayacak şekilde dikilmişti. Bileğimdeki sızının artmasıyla titrek bir nefes aldım. "Seni ilgilendirmez. Benim ne yaptığıma karışamazsın." dedim.
Geçmek bilmeyen saniyelerden sonra eli biraz gevşedi ve yerinde yakıcı bir sıcaklık bıraktı. Gözlerimi açtığımda benden uzaklaşmıştı. "Karışırım!" diye diretti.
O benim sahibim yada velim değildi. "Bunlar gayet normal şeyler abartma!" dediğimde yumruğunu yukarıya kaldırdı ama vurmak için değildi. Yüz hizama geldiğinde avucunun içinde sıktığı şey dikkatimi çekti. Bileziğimi gözümün önünde sallayıp "Senin için her şey değersiz." dedi. "Çağan abartmasın."
Bileziği pantolonunun cebine koyarken bana arkasını döndü. "Senin nasıl biri olduğunu unutmuşum. Haklısın karışamam."
Ağzımı açıp bir kaç kelimeyi dışarı çıkmaya zorlasamda, haklı olduğunu düşündüm. Bana karışamazdı, aynı zamanda beni bırakamazdı. Kaldırım çizgisi boyunca yürürken peşinden cılızca adımladım. O kadar hızlı yürüyordu ki, çoktan yolun sonuna gelmişti. Başım dönüyor, bacaklarım tutmuyordu. Sırtını yasladığı duvar kenarından aşağıya kayınca yere çöktüm.
Çağan'ın üzerimden fırlatıp attığı örtü yerde pis olsa da kuru vaziyette duruyordu. Ucundan tutup sırtıma sardım. Bedenim şiddetle titredi. Ne yapacağımı bilemiyordum. Başım tekrar Çağan'ın gittiği yere döndü ama ne kadar bakarsam bakayım, onu göremedim. Ufukta bana koşarak geri dönen bir Çağan yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)
RomantizmBİZ ASLA TEK OLAMAYIZ. Lidya'nın yalnız geçirdiği çocukluğu belleğinde derin izler bırakır. Ondan daha popüler, yetenekli ve zeki üvey kardeşinin gölgesinde kalmıştır. İlgisiz annesi, onu terk etmiş babası, KT rezidansının sert ve soğuk duvarları dı...