Playlist - Hozier/ Someone New
...
Alnım, Çağan'ın olamayacak kadar narin ellerle okşamadığında gözlerimi zorlukla açtım. Odanın ışıkları kapalıydı ama pencereden gelen loş sabah ışığı yüzünü görmeme yetiyordu. Saçını hoş sıkı bir topuz yapmıştı. Gecelikli haline alışık değildim. Yanağım dizlerindeki kaygan kumaştan düştüğünde kafamı tutup dizlerinin üzerine geri çekti. Gözlerim şaşkınlıktan yuvalarından fırlayacak gibi oldu.
Uyanık olduğumu fark ettiğinde, yüzünde gördüğüm anlık huzurlu ifade, yerini sert bir kadına bıraktı. "Ateşine bakıyordum." dedi soğukça. Oysa bana okşuyor gibi gelmişti. Ateş bana yalandan sevindirici hayaller gördürüyordu. Çok susamıştım ama başımı yerinden kaldırıp bu rüyadan uyanmak istemiyordum. Benim gerçekten yaşayan nefes alan bir canlı olduğumu kabul eder gibi, yüzüme hiç bu kadar uzun bakmamıştı. Neden daha önce böyle bakmamıştı ki? "Beni ne suçum var?" diye sordum. "Ne yaptım bilmiyorum."
Yüzünü benden çevirip, iç çekti. "Sen bir şey yapmadın. Ben yapamıyorum. Çocukken bakamadım sana, büyüyünce de koruyamadım..."
Aklım bulanırken, görüntüsü yüzüme yaklaştı. "Seviyor musun onu?"
"Kimi?" diye yutkundum. Dünyada sevdiğim insanlar listesi bir hayli kısa sayılırdı. "Çağan, babam...Ve sen." dedim kendimi tutamadan. Kollarından gelen çiçek kokusu yoğunlaşır gibi oldu. Kızgın gibi değildi. "Çağan'ı." dedi. "Ne zamandan beri?"
Gözlerimi kapatıp, içimden taşmak için kımıldayan o hisse kapıldım. "Bilmiyorum, belki hep."
Biraz sinirli, biraz anlayışsız ama çaresi olmadığını bilen bir nefes bıraktı. "Sen sevgi nedir biliyor musun ki?"
Biliyorum diyecektim ama bilmememi diliyor gibiydi. "Sen biliyor musun?" diye şansımı zorladım. "Babamı sevdin mi hiç?"
Sesim öyle çocuksu çıkmıştı ki, her çocuk gibi bunu istediğimden emin oldum. Annem, saçlarıma dokunup kendini sakinleştirdi. Konuştuğunda sesi duygusuzdu. "Sen?" diye iç geçirdi. "Evinden çıkmak bilmedin."
"Nasıl sevmem." diye atladım. "O benim babam."
Bana baktığında her zamanki bakışlarının önünde duran cam perde kalkmıştı. Onun hakkında kötü ve kırılacağım şeyler söylemekten çok uzak bir havaya bürünmüştü. Gözlerinin içinde asla anlamlandıramayacağım parıltıları gördüm. "Öyle..." dedi en azından bir babam olduğunu kabul ederek. "Ama hayal kırıklığına uğramanı istemiyorum."
Zayıfça yaptığı eklemesi, beni endişelendirmekten çok uzaktı. "Babama ve Çağan'a güveniyorum." dedim. Hatta anneme bile. "İyi olacağım." diye onu da buna inandırmaya çalıştım. "Ve mutlu."
Annemde hep mutlu gözükürdü. Belki de gözüktüğü gibi mutluydu. Her şey yaşanmadan önce babamla da mutlu olmasını umuyordum. "Yavuz'u seviyor musun?"
Düşünceli bir halde, gözleriyle oda da turladı. "Minnet duyuyorum." dedi açıkça. "Beni korudu, sahip çıktı. Hayatında ilk sıraya koydu. Hep yanımda oldu."
Ve para verdi diye tamamladım içimden. Ona rüyalarında dahi göremeyeceği bir hayat sundu. Buruk bir gülümsemeyle bana döndüğünde aklımdaki tüm kötü düşünceler uçtu gitti. "Çocukken çok küçüktün." dedi geçmişi anımsayarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)
RomanceBİZ ASLA TEK OLAMAYIZ. Lidya'nın yalnız geçirdiği çocukluğu belleğinde derin izler bırakır. Ondan daha popüler, yetenekli ve zeki üvey kardeşinin gölgesinde kalmıştır. İlgisiz annesi, onu terk etmiş babası, KT rezidansının sert ve soğuk duvarları dı...