7.BÖLÜM

13.5K 978 330
                                    

Playlist - Halsey / Castle

@goodnesswithyou, ithaf senin :)) Bana fikir ve düşüncelerinle her zaman yol gösterdin, seninle hikaye hakkında konuşmak gerçekten çok eğlenceli ;))

Ve en sonunda beklenen bölüm, multiye dikkat :))))
+13 olan kısmı işaretledim yaşı küçükler için👍
...

KT Rezidansı. Bu camdan yapılmış ve bulutlara kadar yükselen kuleye taşınmamız çocukluğumun en sevdiğim masalıydı. Ama sonu pek iyi olmamıştı. Taşındığımız andan itibaren komşular ve çalışanlarımız konuşmaya başlamıştı.

Hanımefendi çok güzelmiş.
Yanındaki kız kim?
Onu da kuyruğunda mı getirmiş.
Babası almamış mı?
Yokmuş...

Dediklerini duyduğumu bile bile konuşurlardı. Ben annemin gençken yaptığı bir hata sonucu doğmuşum. Uzun zaman boyunca babamın öldüğünü sanmıştım. Gerçekleri öğrendiğimdeyse onu beklemeye başlamıştım. Çağan'ın babası onu çok seviyordu. Öyleyse benim babamda harika bir insan olmalıydı. Anlamadığım şey, hiç kimse o durumda bıraktığı bir kadının çocuğunu sevemezdi.

Oysa Yavuz beni ilk gördüğünde yüzümden kalp çerçeveli güneş gözlüğümü çıkartıp bana gülmüş ve " Ne tatlı bir kızmış, tıpkı annene benziyorsun." demişti. Beni beğenmişti. Aradığım babayı bulmuştum. Bir aileye sahiptim artık.

Bir gün evde top oynarken evin duvarındaki büyük saati kırmıştım. Annem duvardan düşüp yerde bin parçaya bölünen saatinin çıkardığı gürültüyü duyup Çağan ve benim yanıma koşmuştu. Babamın ailesinden yadigar olup çok önem verdikleri bir eşya olduğu için deli gibi korkmuştum. Ağzımı açıp tek kelime edemeyince Çağan ortaya çıkıp kendinin yaptığını söylemişti.

Annem ona hiç kızmayıp gülüp geçince hırs yapıp aslında onun değil benim yaptığımı itiraf etmiştim. Bu itirafım hayatımın azarına sebep olmuştu.

"Neden ben yapınca kızıyorsun? Çağan yapınca kızmıyorsun?" diye sorduğumda "O yapabilir." demişti annem. Çünkü o Çağan'dı.

Odama saklanıp saatlerce ağlamıştım. Çağan her beş dakikada bir gelip "Benle oyun oynarsan sana bunu veririm." diye tüm oyuncaklarını odamın kapısının önüne yığmıştı. Her seferinde "hayır!.." diye anırıp kapıyı yüzüne çarpmıştım.

O gün onu ilk kez tıpkı o saat gibi kırmak istemiştim. Tüm çocukluğum boyunca onunla konuşmadım, sanki bir hayaletmiş gibi görmezden geldim. Azar işitmemek ve aileme yaranmak içinse elimden geleni yaptım. Ama o her zaman sorun olurdu. Ben ne yapsam her zaman daha iyisiyle eve gelir tüm ilgiyi üstüne toplardı.

Bu yüzden savaşmaktan vazgeçeli çok oldu, tek yapmam gereken Çağan'ı geri çekilmeye ikna etmek. Hatta denize atlamasını bile sağlayabilirim. İşler ne zaman kontrolden çıktı bilmiyorum. Şu an gerçekten ölmesini istiyorum. Bitsin. Ama ölü bir Çağan'ın düşüncesi bile tahammül edilemez...

Denize bakıp "Atlayacağım." dediğinde gerçekten anlayacağına inandım. Gelen şiddetli bir dalgayla bir çığlık atıp geri çekildim. Çağan hala orda duruyordu. Kafamı sağa sola çevirip etrafı taradım, kurtarabilecek birileri var mıydı? Şansıma hiç bu kadar tenha bir yer görmemiştim.

Tüm gücümü toplayıp iki elimle Çağan'ın göğsünün ortasına vurup onun kaldırım tarafına doğru ittim. Şaşırıp iki adım geriye sendeledi.

"Deli misin?" diye bağırdım. Üstüne doğru yürüyüp bir kere daha ittirdim. Gerileyecek gibi olduysada bir adım bile kımıldatamadım. Tüm itmelerime rağmen taş gibi kımıldamadan durması daha çok sinirimi bozmuştu.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin