22.BÖLÜM

7.3K 405 526
                                    

Playlist - A Great Big Word, Christina Aguilera / Say Something

Bölüm kaldığı yerden devam ediyor, oylamayı unutmazsanız sevinirim. Ayrıca yorumlarınızıda cok merak ediyorum :)) İyi okumalar 😊😊😊😊😊
...

"Bana mı bakıyorsun sen?"

Çıplak ayaklarımla sahile indiğimiz merdivenlerden yukarı çıkarken arkamdan garip bir his yayılmıştı. Bir avın tehlikeyi hissetmesi gibiydi. Arkamı dönüp kızgın gözlerle Çağan'a bağırdım. "Nereye bakıyorsun!"

Başını utanmış gibi yana eğip bakışlarını kaçırdı. Ağzından cılız bir "Hayır." çıktı.

Ona kızsamda fazla suçlayamıyordum. Biliyordum ki çok güzeldim ve onun ıslak Lidya'ya karşı zaafı vardı. Sahilde ayakkabılarımı gelişi güzel fırlattıktan sonra bir daha onlardan haber alamamıştım. Çağan'a deli gibi aratıp sahilde bir kaç tur koşturttuktan sonra aslında benden iyi bir beden eğitimi öğretmeni olabileceğini fark ettim. Eksik olan tek şeyse düdüğümdü ama bunların kaybolan ayakkabılarıma faydası olmadı. Merdivenlerden yalın ayak çıkmak zorundaydım.

Duvara yaslanıp Çağan'a yol verdim. "Sen önden yürüsen daha iyi olur."

İtiraz etmeden merdivenlerde önüme geçip birer ikişer atlayarak çıktı. Yüzey temiz ve pürüzsüz olsada her ihtimale karşı yavaş yavaş yürüyordum. Ruhumu kurutan güneşe rağmen kıyafetlerim bir türlü kurumuyordu ve daha önemlisi eve kadar olan toprak arazide nasıl yürüyebileceğimi düşünmeye başlamıştım.

Çağan'ın merdivenlerin başında beni beklediğini görünce biraz hızlanıp yanına vardım. Bacaklarıma doğru kısa bir bakış atıp yüzüme döndü. "istersen seni eve kadar taşıyabilirim."

Gözlerimi kısıp onda kötü bir niyet aradım. Kötü bakışlarıma karşı "Kızma." diye kendini savunmaya geçti. "Aklıma başka bir fikir gelmiyor."

Benimde aklıma başka bir fikir gelmiyordu. Kafamı kabul etmiş gibi eğince açtığı kollarıyla bana doğru uzandı. İtiraz dolu bir ses çıkarıp merdivenlere doğru geriledim. Bir kere o şekilde kucağında taşınmıştım ama şimdi olamazdı. Ben kaçınca duraksadı. Ama itiraz kabul etmiyordu. "Lidya." diye sabırla bana laf anlatmaya çalıştı. "Bu halde yürüyemezsin."

"Arkanı dön."

Beni anlamayınca elimle dönmesini işaret eden bir şekil çizdim. "Beni sırtında taşıyabilirsin."

Emir vermeye çalışmıştım ama rica eden sesim beynimden gelen komutlara itaat etmeyecek kadar hüneş almıştı. Çağan'ın bakışları sözlerimle beraber yumuşadı. "Yaparım." derken güneşte parlayan kirpikleri titreşti. "Yaparım Lidya."

Hevesli sesi tereddüt bile etmemişti. Bana arkasını dönüp hafifçe eğildiğinde boş boş baktığım bir sırta karşı tereddüt eden taraf ben olmuştum. Kollarımı boynuna dolayıp bacaklarımı belinin iki yanına doğru açtım. Anında dizlerimin altına dolanan kollarıyla birlikte ayağa kalktı. Havaya yükselmenin etkisiyle kollarımı boynuna sıkı sıkıya sardım. Ağaca tırmanmış koala gibi tüm uzuvlarımı bedeninin arkasına dolamıştım.

Çağan bir lavabonun tıkanma sesini çıkarıp "Lidya, itirazım yok ama." diye soludu. "Beni boğacaksın."

Boğazını arkadan kavrayan kollarımı nefes almasına izin verecek kadar gevşettim. Gene de kendimi sıkmayı kesemiyordum.

"Rahatla Lidya. Seni taşıyabilirim." dedi. Kendinden emin konuşuyordu. "Biliyorum, beni düşürmezsin. Öyle söylemiştin." derken sıktığım kaslarımı gevşetmeye çalışıyordum. Çağan adımlamaya yeni yeni başladığında nefesimi hareketlerine uydurmuştum ama söylediğim sözleri duyar duymaz aniden durdu. Ondan uzak tutmaya çalıştığım bedenim ani frenle sırtına boylu boyunca çarptı.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin