Multimedya - LİDYA
Playlist - Ed Sheeran/ Make İt Rain
....Çağan ile birlikte annemin evine geldiğimizde hala ona yapışmaktan vazgeçmemiştim. Tamamen içgüdüsel bir şeydi. Sanki her an başına kötü bir şey gelecek, elimden kayıp gidecek gibiydi. Muayene olmayı reddetmişti ve ağzını bıçak açmıyordu. Ölüm tehlikesi atlatmamış gibi davranması çok garipti. Bağnu ile ne konuştuklarınıda söylememişti. Zaten sallantıda olan ruh sağlığım tehlike altındaydı ama hayatımda ilk defa kendimden başka birini düşünerek Bağnu ve Yavuz dönüp Çağan'ı ilgi ve sevgi çemberine alana kadar ona destek olmam gerekiyordu.
Bana attığı kaygılı bakışlara, aynı şekilde karşılık verdim. "Ne zaman konuşacağız?"
Yol boyunca bir bunalımı varmış gibi sürekli kendini sıkıp susmuştu, bir derdi olduğu anlaşılıyordu. Kapıyı dizimle itip İçeriye geçerken, arkamda mahçupça durdu "Ben gelmesem daha iyi olacak."
Benimle buraya kadar boşuna gelmiş olacağına inanmıyordum. Sorgularcasına kaşlarımı kaldırdığımda cevap talep eden yüzüme karşı "O yaptığım şey..." diye uğurusuz bir şeyden bahşeder gibi sesini alçaltarak devam etti. "Sadece bir anlıktı. Üzerinde fazla düşünmemiştim. Şimdi kendimi o kadar kötü hissetmiyorum. Bu yüzden benim için endişelenme."
Ne demeye getirdiğini tam olarak anlamasam da, hızlı hızlı kafa sallayarak "Tabi." dedim. Çağan'ın ölmekten vazgeçmesini iyi bir şey olmalıydı ama bunun neden eve girmesine engel olduğunu anlamamıştım. Sonra kafamda bir ampulun parlak sarı ışığını yakarak konuştu. "Senin sağ salim eve vardığını görmek için buraya geldim. Şimdi başka bir yere gideceğim."
Anladığım şeyi kabul edemeyerek "Neden?" diye sordum.
"Lidya, çok korktun anlıyorum ama." diye mırıldandı. "En son beni bırak diye ağladığını hatırlıyorum."
Durgunca gözlerime bakarak tekrar ağlamaya başlayıp başlamadığımı kontrol ediyordu. Bunu yapmaktada haklıydı. Gerçekten kendimi her an ağlamaya hazır hissediyordum. "Fikrimi değiştirmiştim." dedim.
"O yaptığım şey yüzündense..." diye açıklamaya çalıştı. "Tekrar denemeyeceğim. Beni düşünme."
"O yüzden değil. Ben zaten sana geliyordum. Ama seni o halde görmeyi hiç beklememiştim."
O anı hatırlamak bile kalbimin hızlanmasına yetiyordu. Dudaklarım kurudu ve içimde harlayan alevler damarlarındaki tüm kanı çekti. Eğer Çağan beş dakika daha ölmeye çalışmadan duyabilseydi ve ben eve geldiğimde onu hayatı fonksiyonları normal halde bulabilseydim. Şimdiye her şey daha farklı olabilirdi. En azından onunla bir konuşma yapmaya çalışabilirdim. Ama ne zaman güzel pembe hayaller kursam, siyaha boyanıyordu.
Kapıyı ardımda açık bırakarak evin karanlığı içinde mutfağa doğru yürüdüm. Pencereden gelen ışık ve tanıdık mekandaki yön bulma duygumla dolaptan küçük bir şişe çıkardım. Bir kaç yudumla ağzımı ıslattım. Ona bir türlü kendimi anlayamıyordum. Aptal intahar girişiminin, beynine zarar vermiş olabileceğini düşünmeye başlamıştım. Bu beni hem kızdırıyor, hem üzüyordu.
Bir kaç metre uzağımda hareket ettiğini görünce rahatladım. Şu anda tek istediğim şey onu eve girmeye ikna etmekti. Üzgünlüğümü kızgınlığa dönüştürecek kadar kaygısızca "Sonunda tüm insanlar ölür." dedi. "Bu kadar abartacağını bilemezdim."
Sesindeki kaygısızlıkla elim titrerken, suyun bir kısmını tezgaha döktüm. Kesinlikle bir kabusun içinde olmalıydım. Şişenin dibinde kalan bir kaç damla suyu dudaklarımın arasından yollamaya çalışırken Çağan'ın bana yaklaştığını hissediyordum. Kontrolünü kaybeden elim, boş şişeyi geldiği yöne doğru savurdu, ama şişe ona yaklaşmayı bile başaramadan havada çizdiği zayıf bir hareketle yere düştü. "Gelme!" diye bağırdım. "Sen benden bile kötüsün."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)
RomanceBİZ ASLA TEK OLAMAYIZ. Lidya'nın yalnız geçirdiği çocukluğu belleğinde derin izler bırakır. Ondan daha popüler, yetenekli ve zeki üvey kardeşinin gölgesinde kalmıştır. İlgisiz annesi, onu terk etmiş babası, KT rezidansının sert ve soğuk duvarları dı...