69.BÖLÜM

3.6K 235 161
                                    

İyi okumalar ❤️

...

Öfkelenmişti, bende kaybettiği canın hesabını sorduğu için ona kızamamıştım. Sadece kırgındım. Aras gibi elimi tutmasını ve bana destek olmasını istedim. Bana yaşattıklarından sonra artık onun bile derman olmayacağını hissederken, aklıma babam gelmişti. Onu hiç tanımadan ölecektim. Her şeyi o an fark ettim.

Daha sonra Çağan beni ölümün elinden iki kere almıştı. Gözlerini hiç öyle görmemiştim. Bana hiç öyle kötü bakmamıştı. Öfkesi gözlerinden silinene kadar ağladım. Teselli veren dokunuşları işime yaramıyordu. Yüzüne baktığım her an acı verici gerçekleri hatırlıyordum.

Sabaha karşı uyuyakaldığında kolları arasından çıkmak zor olmuştu. Gideceğimi hissetmiş gibi öyle sıkı tutuyordu beni. Hastaneden çıkmadan önce geriye baktığımda, neredeyse fikrim değişecekti. Ama Çağan'dan aldığım biraz para ve hayal kırıklığıyla dolu not parçasıyla yoluma devam ettim.

Başım dönüyor ve tüm organlarım tek tek ağrıyordu. Aptalca yürüyüşümle utançtan yerin dibine girerken, Çağan yanımda olsaydı bundan hiç utanmayacağımı düşündüm. Ezberimden söylediğim adrese ulaştığımda kalan enerjimle evin bahçesine girdim. Karşımdaki soğuk demir kapı ilk geldiğim günle aynı korkuyu veriyordu. Bu sefer geri dönecek bir yerim olmadığını bildiğimden zili çaldım.

Melodi sürmeye devam ederken, kapı yüreğimi ağzıma getirerek açıldı. Korktuğumdan daha çok heyecanlanmıştım. Babam, babam olduğunu umuyordum. Daha önce gördüğüm kişiydi. Benim kopyam gözlerini kocaman açtı. "Lidya?"

Beni tanıması iyi bir şeydi. Bacaklarımdaki rahatlamayla kapıya tutundum. "Gelebilir miyim?"

Kulaklarımın önündeki tıkaçtan seni azaldı. "Başına ne geldi senin...Bir doktor..."

Zaten hastaneden geliyorum diyemedim. Üzerime yaklaşan gölgesinden kaçıp kapıda geriledim. "İstemiyorsan giderim."

"Hayır, sakın!" Gözlerinden telaşın üzerinde bir korku geçti. "İçeriye gel, annenin haberi var mı?"

Şefkatini sadece çocukken hayal etmiştim. Başımdaki ağırlık beni yere çekerken, annemi düşündüm. "Ölsem ruhu bile duymaz..."

...

Gözlerimi açtığımda küçük bir odada eğrelti duran eşyaları inceledim. Açık kapının dışından sesler geliyordu. Birinin benim için kapıyı açık tutmasının üzerinden seneler geçmişti. Annemin evlenmeden önceki günlerine aitti. Ağrıyan başımı kaldırmamla yatağa geri düşürmem bir oldu. Plansız bir yorgunluk içindeydim. Kenarlarındaki çocuk işi şekiller dışında yatağım rahat sayılırdı. Elbise dolabının boş olmasının verdiği his, bana üzülecek yeni bir sebep verdi.

Babamın kapının yanında sessizce durduğunu fark ettiğimde örtünün ucuna asıldım. Büyük cüssesine ve babam olduğuna alışmak zaman alacaktı. Şimdilik, bana benzeyen gözlerine konsantre oldum. Bir şeyler sormak ister gibi duruyordu ama sanırım cesareti yoktu. O konuşamadan "Ne kadardır uyuyorum?" diye sordum.

Ne kadar zamandır buradaydım? Gelir gelmez bayıldığımı düşünürsek, uyanmamı beklemiş olmalıydı.

"Beş." diye panikledi. Kapının dışından karşı duvara eğilip bakmıştı. "Beş buçuk saat oluyor."

Yatakta doğrultup uykumdan ayılmaya çalıştım. Son günlerde uyumaktan başka bir şey yapmamıştım. Buna rağmen daha çok uykum vardı.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin