66.BÖLÜM

3.5K 233 276
                                    

Playlist - Ruelle / Deep End



...

Aras, ben yanından ayrılana kadar yalancı mutluluk oyununu hiç bozmamıştı. Mutsuz olduğu halde, mutlu gözükmesinin sebebinin ben olduğunu biliyordum. Pansiyona buruk bir duyguyla döndüm. Aklım sürekli Ela ile yaptığı konuşmadaydı. Daldığım düşünceler arasında, ilk başta yanlış geldiğim sandığım binaya hayretle bakındım.

Pansiyonun her zamanki karanlık havası, sarı renkli ışıklarla ve fazlasıyla gürültüyle dağılmıştı. Şikayet etmeye hakkım olmadığını bilerek, yabancı yüzlerin arasından odama geçmeye çalıştım. Etrafta ne Dilara ne abisi vardı. Odama ulaşabildiğim zaman onca insanın içinde tanıdığım tek yüz koridorun ışığıyla aydınlanan odamın gölgelerinden çıktı.

Hızla lamba tuşlarını tokatlayarak Çağan'ı daha net gördüm. "Odamda ne arıyorsun?"

Beklemekten sıkılmış hali, bağırtılı girişimle dağıldı. "Burası senin odam değil. Senin odan kendi evinde." diye bozulan asabını toparlamaya çalıştı. "Neden bu kadar geç kaldın bugün?"

Sorusunu duymamış gibi yapıp, dışarıdan gelen sesle rahatsız olarak kapımı kapattım. Çağan, kapanan kapıyı gözleriyle takip edip onu ilk beş saniye içinde kovmamama rahatladı. Ama yanılıyordu. Çantamı kapının yanındaki koltuğa bırakarak "Odama nasıl girdiğini sormuştum." dedim.

"Anahtarı Dilara'dan aldım. Sen nerede olduğunu söyle."

"Bende... arkadaşlarımla ders çalıştım."

Aras'la olduğumu söyleyeceğim cümlemi son anda değiştirmiştim. Ama Çağan titreyen sesimi yakaladı. "Bu arkadaşların arasında Aras denilen biri var mı?"

Rahatsızca odamda göz gezdirerek, karşı atağa geçecek birşey aradım. Açık bıraktığı dolabın kapağını işaret edip "Bana hesap sormaya hakkın yok." dedim.

Neler karıştırdığı öğrenmek için dolaba eğilirken başımda dikildi. "Sen bana hesap ödetip duruyorsun ama!"

Eğildiğim yerden başımı kaldırıp ona hayret ettim. Susup dinlediğim Ender anlardan birini kullanarak "Evi terk edip buraya kaçman bana sorduğun hesap değil mi?" diye sordu. Sesi bile buna gerçekten inanmıştı.

Kuracaladıktan sonra benden daha güzel dürüp kaldırdığı birkaç parça giysimi dolaba geri itip ayağa kalktım. "Burada kalıyorum çünkü canım öyle istiyor." diye heceledim. "İstediğini öp. İstediğini becer umrumda değil."

Günlerce ve gecelerce tekrarladığım kelimeler buna gerçekten inanmıştı. Tekrar tekrar umrumda olmadığını söylemiştim.

Odamı kabadayı gibi basmış hali uçup giderken, yüzü yarım ton kadar renklendi. Bana doğru attığı yavaş bir adımla aynı anda, ters yöne geriledim. Durup yutkundu. "Yapmam, ben senden başkasıyla olmam."

Şaşkın haline güldüm. Hafıza kaybına uğramış olmalıydı. "Gözlerimin önündeydin Çağan!" diye ellerimi gözlerimin önünde siper ettim. "Bu gözlerle gördüm."

"Öyle değil..."

İşe yaramaz sayıklamasına karşı "Biliyorum beni kıskandırmak istedin ama işe yaramadı. Zaten bunları seninle konuştuk. Tekrarlamanın anlamı yok. Bitti artık, odadan çık." dedim.

Soğuk laflarım beni bile hayrete düşürürken kalbim içimde gümbür gümbür atıyordu. Bitti dememin pişmanlığıyla dilimdeki kelimeleri toplayıp yok etmek istemiştim. Çağan, donuk halimden yararlanıp bana yaklaşmaya çalışırken yüzüne bakmam herşeyi daha kötü yaptı. Nefes alıp kalbimin yavaşlamasını umdum.

İKİ ATEŞ ARASINDA (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin