4.bölüm

14K 661 30
                                    

-Cem -

Sözlendiğimizin üzerinden bir hafta geçmişti.

Çok karışık duygular içindeydim. Ablam ve annem haklı çıkmıştı, Hande'yi çok beğenmiştim. Bu gerçekten nefret etsemde o kızı düşünmeden edemiyordum.

Her an her saniye aklımdaydı sanki...

Konuşurken gözlerime bakmaması, gülümserken utanıp başını öne eğmesi, çok duyamadığım tatlı sesi, o edepli halleri beni benden almıştı.

Benim gibi maço, kıskanç bi adam için Hande gerçekten ideal bir eş olurdu.

Ancak babam ve annemin yine haklı çıkması egomu zedeliyordu.

Bugüne dek hep onların istediği olmuştu ve yine onların istediklerinin olması sinirlerimi bozuyordu.

Hande'den etkilenmiştim ama şimdilik bunu aileme belli etmemeliydim. En azından bir süre daha, içlerinin rahat etmemesini istiyordum.

Her ne kadar böyle düşünsem de, yine de içimde bir yerlerde, Hande'yi tekrar görmek için yanıp tutuşan bir adam vardı.

Telefon numarası bile yoktu bende nasıl ulaşacaktım ki.

En iyisi ablamın telefonundan gizlice numarasını almaktı.

Sabah kahvaltısına indiğimde herkes bana beklentiyle bakıyordu.

Bir haftadır her sabah böyleydi. Anlamıyordum ne yapacaktım ki? Ne bekliyorlardı benden?

Hmm şimdi anladım. Mutlu muyum diye bakıyordu herkes. Onlara istediklerini verecek değildim.

Hemen suratıma en huysuz ifademi takınıp sandalyemi çektim.

"Günaydın oğlum" dedi annem şefkatli sesiyle.

Dudaklarıma zoraki bir tebbesüm yerleştirip gergince,
"Size de günaydın anne " dedim.

Kahvaltı boyunca hiçbir sohbete katılmayıp, sessizliğimi korudum.

Tam kahvaltım bitmek üzereydi ki, annem boğazını temizleyip çekinerek konuştu,

"Oğlum bir hafta oldu Hande ile hiç konuşmadın. Birbirinizi tanımak için bir şans versen ikinize, bir adım atsan artık." dediğinde ona hissizce baktım.

Evet, bence de ikimize şans vermeliydim. Konuşmamız gerekiyordu o kızla.

Ama bunu aileme belli edip, hemen istediklerini vermeyecektim onlara.

"Siz tanıyorsunuz ya anne. Yeter işte. Hande ile ben birbirimizi tanımasak da olur, afiyet olsun size." diyerek, içimde sinsi bir gülümsemeyle, babamın sert bakışları eşliğinde masadan kalktım.

Odama geçip üzerimi değiştim. Tekrar aşağı indim. Babam evin girişinde beni bekliyordu.

"Hazırsan çıkalım Cem efendi" dediğinde, başımla onaylayıp ardından yürüdüm.

Benim için artık tatil bitmişti. Askerden geldikten sonra yeterince izin vermişlerdi zaten.

Babam ve yakın bir arkadaşının ortak bir inşaat şirketinin mimarlık bölümü artık benden sorulacaktı.

Artık ortağımızın oğlu Hakan büyüyüp çalışmaya başlayana kadar bu yük bendeydi.

Hande ile birlikte hayatıma bir sorumluluk daha girmişti. Uğursuzluk getirdi diyemezdim ama, bilmiyorum sadece güzelliği için Hande den etkilenmemeliydim. Daha onu tanımak için bi hamle bile yapmamıştım bile.

Holdinge gelince babam kısaca etrafı gezdirdi. Yapmam gerekenler için kısaca bilgi verdikten sonra, bana verdiği odaya geçip, sandalyeme oturdum ve önce bi soluklandım.

GÖNLÜMÜN SULTANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin