25.bölüm

8.4K 409 24
                                    


-CEM-

Aptalca düşünüp Hande'yi üzeli on gün olmuştu.
On gündür benim tatlı Hande'm yoktu.

Sessiz, içine kapanık, üzgün bir kadın vardı evimde. Ondan af dilemeye yüzüm de yoktu. Öylece yaşıyorduk şuan.

Sabahları kahvaltımı hazırlıyor, namaz vakitlerini hatırlatıyor, ancak ısrar etmiyordu.

Gün boyunca onun yüzüne, sesine hasret yaşarken, akşam eve gelince beni gül yüzünden mahrum bırakıyor, kendisi diğer odada kitap okuyordu.

Onu kırdığım geceyi düşünüyorum da, aslında utancımdan düşünmek bile istemiyordum.

Hande'nin o akşamki bakışları, hayal kırıklığıyla dolan gözleri aklıma geldikçe içimde bıçak yaraları açılıyordu.

Elin adamıyla tokalaşmadı diye ona nasıl davranmıştım.
Ne olmuştu bana? Hande'yi herkesten, herşeyden kıskanırken, o adamın elini sıksaydı deli olmayacak mıydım?

Ama şimdi pişmanlığımı düşünmekten deli olacaktım. Evin önünde yarım saattir arabada bekliyordum. Yine aynı soğukluğu yaşamak istemiyordum ama, ona adım atmayarak, kendi kendine bana gelmesini nasıl beklerdim ki?

Yukarı çıktığımda Hande yine aynı duygusuz bakışlarla kapıyı açtı.

"Hoşgeldin" dedi yine göz teması kurmadan,
"Hoşbuldum Hande. Nasılsın?" diyerek içeri geçtim.

"İyiyim sen?" diye geçiştirdi.

Sofradayken yine sessizlik hakimdi. Çatal kaşık sesinden başka ses yoktu aramızda.
Tabağımdakiler bitince Hande'ye baktım. Kendi tabağı bitmiş, beni bekliyordu.

"Ellerine sağlık, herşey çok güzel olmuş" dediğimde, yine ruhsuz çıkan sesiyle,

"Afiyet olsun." diyerek masayı toplamaya başladı.
Ardından ben de tabağımı toplayıp tezgaha bıraktım.

Bir an ikimizde aynı bardağa elimizi uzatınca, Hande elini geri çekmek istedi. Ona fırsat vermeden tuttum elini.
Yüzünü bana doğru döndükten hemen sonra gözlerini kaçırdı.

"Hande bana bak, gözlerime bak." diyince hüzünlü gözleri, gözlerime değdi. O mavilerde boğulmak istedim.

Böyle kırgın bakmasının sebebi bendim, ve kendimden utanıyordum şimdi.

"Özür diliyorum senden, ben eski Hande'mi çok özledim. Biliyorum, yaptığım büyük haksızlıktı, çok pişmanım bitanem, ne olur affet beni!" dedim yalvaran sesimle.

O anda dolan gözlerinden, bir kaç damla yaş aktı. O gözyaşları benim kalbime değdi. Yaktı içimi...

"Sen eski Hande'yi bitirdin Cem. Beni o kadar aşağıladıktan sonra, nasıl senin yanında eskisi gibi doğal davranabilirim?"

"Haklısın ama yine de..." derken

"Kolumu bırakır mısın? Lütfen!" diye sözümü kesti.

Yenilgiyi kabul edip, kolunu bıraktım. Sonuna kadar haklıydı, verecek cevabım yoktu.

Ama her insan hata yapar, affetse ne olurdu ki? Yine de bu düşüncelerimi yüzüne söylemedim, kapıya doğru giderken arkamdan,

"Kaç yine, sıkıntıya gelince çık hemen evden!" dedi sinirle.

Ona döndüğümde dolu dolu gözleriyle bana bakıyordu. Bişey söylemeden evden çıktım.

Her zaman yaptığımı yapıp köprüye gittim.
Seyhan nehrine baktıkça Hande'nin gözleri geldi aklıma.

GÖNLÜMÜN SULTANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin