20.bölüm

10.1K 475 25
                                    

-HANDE -

Esma abla gelinliğimin iplerini bağlarken, aynadaki yansımama baktım. Koyu makyaj, yüzümden kaçacak gibi dursa da hoşuma gitmişti... En azından gecenin uykusuz geçtiğini belli eden, göz altımdaki koyu halkaları kapatmıştı.

Bir an dün gece gözümde canlandı. Cem'i o halde gördükten sonra, ne kadar kızsam da ona kötü davranamayacağımı fark ettim. Bu durum kötülükle aşılacak birşey değildi.

Ben Lara'nın arabasına bindikten sonra, bir anda peşimden gelmişti ve kendi arabasını Lara'ya bırakıp, benimle yola çıkmıştı.
Eve bırakana kadar da defalarca özür dilemişti. Bu kez son demişti.

Benimle birlikte yaşamaya başlayınca içmeyeceğim diye söz vermiş kendine...

İnanıp inanmama arasında kalsam da inanmayı seçtim. Başka türlü olmazdı zaten.

Esma abla işini bitirince bana baktı.

"Çok güzel oldun, güzel gelinimiz" diyerek sarıldığında ona samimiyetle karşılık verdim.

"Cem'in seninle evlenmesi sadece ona değil hepimiz için büyük bir hediye biliyorsun dimi? Çok mutluyum bizim aileye geldiğin için" dediğinde gülümsemekle yetindim.

Ona 'Ben de mutluyum' diyemedim, çünkü tereddütlerim vardı.

Esma abla odamdan çıkınca kapının açılma sesiyle sola döndüm.

Babam, yüzünde zoraki bir tebessüm ile yanıma geldi. Yüzümü ellerinin arasına alıp alnımdan öperken, ağlamamak için dudaklarımı büzmeye başlamıştım.

"Güzel kızım benim. Ne çabuk büyüdün sen böyle?" diye fısıldadığında, çoktan hıçkırarak ağlamaya başlamıştım.

"Artık kendine ait bir yuvan var kızım. Yaşın çok büyük olmayabilir, ama çocuk da değilsin. Sende o yürek var bilirim.

Hatırlar mısın? Kur'an kursuna gittiğin zaman hep arkadaşlarından önde gider, sonra hocana yardımcı hocalık yapıp onlara ders verirdin.

Şimdi aynı dersi kendi ailene, eşine ve ilerde çocuklarına vereceksin kızım...

Olur ya bir gün yorgun düşersin, ben hep senin arkanda olacağım.

Bu kapı sana her zaman açık güzel kızım bunu unutma! Tamam mı meleğim?" derken hafifçe başımı salladım.

Dualar eşliğinde kırmızı duvağı başıma koyduktan sonra birlikte odamdan çıktık. Yine dualar eşliğinde evimden çıktım...

Cem arabanın yanında beni bekliyordu. Babam arabanın yanına kadar bana eşlik ettikten sonra, Cem arabaya binmeme yardım etti.

Düğün salonuna giderken artık kendime engel olamayacak sesli ağlamaya başlamıştım.

Şoför koltuğundaki Ahmet, arabayı sağa çekip,
"Biraz rahatlasın" diyerek Cem'e su şişesi uzattı ve kendisi arabadan çıktı.

Ağlamamın şiddeti azalınca, Cem ellerimi ellerinin arasına aldı,

"Ağlama Hande... Benim yüzümden ağlama" dedi. Sonra sessizce gözyaşlarımı sildi.
Sadece onun yüzünden ağlamıyordum ki ben, birikmişti günlerdir içimde herşey. Bir tek kıvılcım bekliyordu çıkmak için, o da babamın konuşması olmuştu.

Cem'in uzattığı sudan bir yudum alıp teşekkür ettim. İyi olduğuma ikna olduktan sonra Ahmet'e seslendi ve yeniden yola çıktık.

Düğün mekanına gelince ilk olarak resmi nikahımız kıyıldı. Evetlerimizi diyip imzalarımızı attıktan sonra, Cem duvağımı açıp alnıma ufak bir buse kondurdu.

GÖNLÜMÜN SULTANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin