-Hande-
Günler öyle bir hızlı geçmişti ki, bebeğim artık sekizinci ayındaydı. Yavaş yavaş kavuşmamız yaklaşıyordu.
Son günlerde o kadar ağırlaşmıştım ki, kendimi taşımak zor geliyordu. Bir an önce doğum yapıp, bebeğimi kucağıma almak istiyordum artık.
Bu halde hareket etmek gerçekten çok zordu. İnsanlar doğumdan sonra, herşeyin daha zor olacağını söylese de, onlara ömür boyu hamile mi dolaşacağım, diyip dalga geçiyordum.
Haftasonu yıldönümümüzdü. Nasıl geçmişti bir yıl anlamadım? Demek ki Cem beni çok mutlu ediyordu, çünkü günlerin, ayların nasıl geçtiğini anlamamıştım.
Doğuma kadar kayınvalidemlerde kalma kararı almıştık. Normal doğum yapacağım için, ne zaman sancı geleceğini bilmediğimden, böylesi daha iyi olur diye düşünmüştük.
Ama bir yandan da düşünüyordum, Cem'e sürpriz hazırlamak için başbaşa olmamız daha iyi olurdu. Ama şartlar malumdu, seneye artık, bu yıl dışarda yemeğe çıkarak kutlarız.
Cem'le ilk kez başbaşa yemek yediğimiz restoranı arayıp, istediğim masayı rezervasyon yaptırdım.
İlk iş hallolmuştu. Ama bu şişko bedenime şık bir elbise bulmak, bu kadar kolay olmayabilirdi.
Bunun için Meltem'den yardım isteyebilirdim. Onun annesinin bir moda evi vardı. Meltem de bu konulardan fazlasıyla anlıyordu zaten. Hemen telefonu tekrar elime alıp Meltemi aradım,
-Alo, Handeciğim nasılsın canım?' diyen neşeli sesi kulaklarıma doldu,
-İyiyim çok şükür sen nasılsın canım?
-Ben de iyiyim, eee bebek ne zaman geliyor kızım hâlâ gün mü sayıyorsun? diyince bende güldüm
-Henüz gün saymıyoruz canım bi kaç hafta daha var." dedim
-Hadi hayırlısı bakalım." dediğinde onu neden aradığımı söyledim ve buluşmak için sözleştik.
Bir saat kadar sonra Meltemle moda evinde buluştuk. Bana elbise konusunda fikir verirken aklına bişey gelmiş gibi güldü
"Hande ya, şu çocuğu bir ay önce yapsaydınız, belki evlilik yıldönümünde doğum yapardın, ayy ne güzel olurdu!" derken, ben de kendiyle gülmeye başladım.
"Kısmet canım bu işler, Allah'ın takdiri" dedim.
Akşamüstü Meltemle işim bitince Cem'i arayıp beni burdan almasını istedim. Alp'le ikisi, tesadüf kapıda karşılaştılar. Alp Cem'le selamlaşırken,
"Vay be işkolik arkadaş, bizim hatunlar bir araya gelmese görüşeceğimiz yok mu yani?" dediğinde Cem ona gülümseyip,
"Hadi o zaman akşam yemeğini birlikte yiyelim" dedi.
Kalabalık olmayan sakin ve şık bir yere geldik. Meltem,
"Üst kata çıkalım mı, manzarası çok güzel." diyinc,e ben tam itiraz edecektim ki Cem benden önce davrandı,
"Hande için zor olur yukarı çıkmak, aşağıda yiyelim" dedi. Meltem Alp'e yandan bir bakış atıp,
"Alp gördün mü bak, ideal erkek. Karısını herşeyden önce düşünüyor." diyince Alp sırıtıp Meltem'in omzuna kolunu doladı,
"Sen benim karım ol, ben sana ne güzellikler yapacağım" dediğinde Meltem ona göz kırpıp,
"Göreceğiz bakalım." diye güldü.Yemek sırasında, bizim aşıklar her fırsatta samimi davranışlarda bulunuyordu. Bense bakacak yer bulamıyordum. Onlar da şakayla da olsa sürekli Ahmet ve Ayla'dan önce evleneceklerini söyleyip duruyorlardı. Erdem ve Lara da aynı, şeyi söylüyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNLÜMÜN SULTANI
RomansaMuhafazakar bir ailede büyüyen Hande... Ve ailenin tek erkek çocuğu olarak sınırsız imkanlarla yaşayan Cem... Hayattan farklı beklentileri olan iki genç... Ve ailelerinin onları bir araya getirmesiyle başlayan, inişli çıkışlı aşkları.. (Hani Arkad...