22.bölüm

9.6K 444 22
                                    


-HANDE-

Evimin ilk misafirleri için erkenden hazırlığa başlamıştım. Cem, bana yardım etmek istediğinde bir iki kez sakarlık yapınca, onu kibarca mutfağımdan kovmuştum.

Şimdi ise elinde telefon, mutfak sandalyesine kurulmuştu.

"Canım, rahatsız sandalyede oturacağına gidip salonda otursana" dediğimde sandalyesinde geriye yaslandı.

"Burda seni izlemek varken, boş odada ne yapayım ki ben?" diye cevap verdi, gözünü ayırmadığı telefonu bir anda elinden alıp,

"Bununla ilgilenirken nasıl beni izliyorsun acaba?" derken, telefonun ekranına baktım ne karıştırıyor diye. Haberlere bakıyordu. Telefonu ona tekrar uzattığımda göz kırptı,

"Karıştırmak istersen bakabilirsin, şifre falan da yok, aklın kalmasın." diyince

"Yok canım niye karıştırayım, sana güveniyorum ben." desem de, böyle açıklama yaparak, güvenimin boş olmadığını göstermesine sevinmiştim.

Akşam misafirlerimiz geldiğinde, kısa bir sohbetten sonra onları yemek odasına aldım.

Yemekleri servis ederken kızlar bana yardım ediyorlardı. Hepsi de çok sıcak ve dost canlısıydı.

Yemek esnasında bir an, masaya baktığımda gülmemek için zor tuttum kendimi.

İyi ki bunların 5.arkadaşı yoktu. Çünkü masamız sekiz kişilikti ve şuan tam olmuştuk.
Cem gülüşümü farketmiş olacak ki, merakla bana baktı,
"Hayırdır? Niye güldün canım?" diye sorduğunda herkesin bakışları bendeydi.

"Şöyle bir masaya baktım da, bizim yemek masası sekiz kişilik, eğer grubunuz beş kişi olsaydı, takım bozulurdu değil mi?" dedim.

Kızlar söylediklerime gülerken, erkeklerden çıt çıkmamıştı. Herşeye gülüp espri yapan Alp bile, ciddi bir ifadeyle Cem'e bakıyordu.

Yanlış bir şey söylediğimi düşünüp pişman oldum. Keyfim kaçmıştı.

Bir süre sonra Erdem'in konuyu değiştirme çabaları başarıyla sonuçlanmış, herkes benim yemeklerimi konuşmaya başlamıştı. Erdem Lara'ya göz kırpıp,
"Yenge Lara birkaç gün sizde kalsın da belki senden bişeyler öğrenir. Evlendiğimizde aç kalmak istemiyorum." dedi. Lara ona alayla baktı,

"Eş değil aşçı istiyorsan bilelim Erdem bey?" derken Alp'in kahkahası odada yankı yaptı.

"Lara 1, Erdem 0 arkadaşlar." diyerek yemeğine devam etti.

Sonrası hoş sohbetlerle geçmişti. Kızlara, Cem'in ailesinin evinde kaldığımda, bana serenat yaptığını anlattığımda, gülme krizine girmişlerdi.

Meğer aynı fikiri daha önce Meltem ve Lara için de yapmışlar ama Cem'in şansına işler ters gitmişti.

Yemekten sonra herkes masadan birşeyler alıp mutfağa taşımıştı. Cem'in arkadaşlarının da bu işe dahil olması hoşuma gitmişti. Öyle cahil erkekler gibi bir köşede oturup, kadından hizmet beklememeleri gözümde onlara bir puan daha kazandırmıştı.

Çay saati geldiğinde, erkekler salonda otururken, kızlarla biz oturma odasına geçtik.

Meltem çantasından kırmızı bir hediye paketi çıkarıp bana uzattı,

"Al canım, evlilik hediyem." dedi kıkırdayarak.
Önce neden güldüğünü anlamasam da, paketi açınca kızardığıma emindim. Neredeyse heryeri sadece dantel olan bir gecelikti bu.

"Aşk olsun Meltem!" diye sitemle konuştuğumda kahkahasını koyverdi,

"Bence de aşk olsun canım." diyince ona
"Madem öyle, sen evlendiğinde de ben seninle nasıl uğraşacağım, o zaman da aşk olsun diyebilecek misin?" derken keyifle arkasına yaslandı.

GÖNLÜMÜN SULTANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin