-CEM-
İki haftadır Hande'ye ulaşmak için her yolu denemiş, başarısız olmuştum. O inatçı cadı, tüm çabalarımı başarıyla püskürtmüştü.
Annemle kızlar, Hande'yle görüştüğünde bile, bir bahane bulup onunla konuşmak için herşeyi yapmıştım.
Ama o ısrarla benden kaçıyordu. Annemden ya da kız kardeşlerimden de yardım isteyemezdim.
Bu yenilgimin ilanı olurdu.
Akşam yemeğini yedikten sonra Ahmet aradı.
-Efendim kardeşim?
-Abicim işe başladığından beri bi çıkamadık. Hadi gel çatalan köprüsü'nde bekliyoruz, itiraz kabul etmem ona göre." dedikten sonra cevap vermeme fırsat vermeden kapattı.
Hemen ayaklanıp alt kata indim. Telefonumu cüzdanımı ve arabanın anahtarını aldığım an babama yakalandım,
"Hayırdır Cem efendi? Yine o hayta arkadaşlarınla mı çıkacaksın?" diye sordu yüzüme bakmadan.
Telefonu cebime koyup ona baktım.
"Baba. Onlar benim arkadaşlarım. Hiç sahip olmadığım erkek kardeşlerim." dedim.
Belki bu sözlerime yumuşardı. Dik kafalı olmak bana hep pahalıya mal olmuştu.
"Hem söylesene baba, ne zararını gördün onların?"Söylediklerimden sonra derin bi nefes aldı babam.
"Bana değil sana zararı oldu onların. Neden sözlendiğini hatırla istersen." dediğinde saygı çerçevesini aşmadan cevap verdim.
"Bence bu yüzden onlara teşekkür etmelisin baba. Sayelerinde senin tüm istediklerin oldu. Sözlendim, işe başladım-"
Daha devam edeceğim sırada
"Yeter lan çok bilmiş, git nereye gidiyorsan. Onbirden sonra gelirsen eve almam ona göre!" diye kızmak ve gülmek arası bi sesle konuştu babam.Amacıma ulaşmanın verdiği mutlulukla gülümseyip
"Görüşürüz baba, merak etme" dedim.
Kapıdan çıkacağım sırada annemin sesini işittim.
"Mehmet yarın akşam yemeğine dünürlerimizi çağıralım diyorum ne dersin?" dedi.
İşimi ağırdan alıp konuşmalarına kulak verdim.
"Olur nergis. Sabah arayıp söylerim Kadir beylere." diye cevapladı babam.
Bu bir fırsat olabilirdi. Hande'ye kendimi affettirmeliydim. Bu akşam yemeği davetini kesinlikle değerlendirmeliydim.
Yarım saat içinde köprüye gelmiştim.
Bizimkiler beni görünce gülüp selamlaşmak için bana doğru ilerlediler.
"Oooo iş kolik arkadaşımız da gelmiş" diye takıldı Erdem.
Hepsiyle tokalaşıp Erdem'in bileğini fazlaca sıkarak tokalaştım.
"Oğlum şu çenen yüzünden başıma gelmeyen kalmadı. Hâlâ konuşuyorsun." dedim.
"Ne geldiyse başına hepsinden memnun gibisin kardeşim. Bana teşekkür etmelisin" diye yine takıldığında ona sadece göz devirdim.
Alp elindeki votkadan bir bardağa doldurup bana uzattı uzattı.
"Al bakalım, bu gece bendensiniz" dediğinde hemen alıp içmeye başladım.
Ahmet o sırada bugüne kadar hiç düşünmediğim şeyi hatırlattı bana,
"Cem, sen böyle bira falan içiyorsun ama, Hande'nin abdestinde namazında bir kız olduğunun da farkındasın değil mi? Sence eşinin alkol almasını ister mi?" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖNLÜMÜN SULTANI
Roman d'amourMuhafazakar bir ailede büyüyen Hande... Ve ailenin tek erkek çocuğu olarak sınırsız imkanlarla yaşayan Cem... Hayattan farklı beklentileri olan iki genç... Ve ailelerinin onları bir araya getirmesiyle başlayan, inişli çıkışlı aşkları.. (Hani Arkad...