42

1.4K 92 57
                                    

Multimedia'da One Direction - Kiss You bulunuyor, dinleyerek okuyabilirsiniz. İyi okumalar!

"Bundan sonra ne olacak?" dedim gözlerine bakarak. Battaniyeyi alıp ikimizin üzerine serdi. "İlk işin, Karl'dan ayrılmak Marie. Cidden, sinirimi bozuyor o adam" kıkırdadım. Başımı salladım. "Yarın konuşacağım" gülerek "Tamam" dedi ve beni kendisine çekti. Sırtımı, göğsüne yaslayıp bacaklarımı onun bacaklarının yanına uzattım. Kollarını karnıma doladı. Ellerimizi birbirlerine kenetledi. Başımı geri atıp omzuna yasladım.

Sanırım dünyanın en rahat yeri, onun kollarının arasıydı.

"Bugün Cindy'i hastaneye bıraktım" vücudunun kasıldığını hissettiğimde, parmağımla elini okşadım. "Sakin ol" soluğunu sertçe verdi. "İsmini duymak bile sinirimi bozuyor" dudaklarımı ıslattım. "Biliyorum ama yapabileceğimiz bir şey yok, çok yağmur yağıyordu. Islanmasını istemedim" dudaklarını saçlarımın arasına bastırırken, kokumu içine çekti. "Uykum geldi" dedim mızmız çocuklar gibi. Güldü. "Gelmese şaşardım zaten" omuzlarımı silktim. "Ne yapayım? Uyumayı seviyorum" Doğruldum. Kollarını çekip oda kalktı. Battaniyeyi üzerimizden çekip kalktık. Küçük odaya ilerledik. Yatağın içerisine girdik.

Ona doğru dönüp ellerimi birleştirdim ve başımın altına yerleştirdim. Elini belime atıp kendisine çekti. Başım, boynundaki yerini alırken vanilya kokusunu hissettim iliklerime kadar. Boynuma bastırdığı dudakları huylanmama neden oldu ve kıkırdadım. Oda güldü. Elleri, bel boşluğumda dolaşırken tikimi buldu ve ben kahkahalarla geri çekildim.

"Tanrım! Tikin var!" yatakta üzerime gelmeye başladığında tekrar kahkaha attım çünkü elleri rahat durmuyordu. "Zayn! Kahretsin dur!" oda benim gibi kahkaha atıyordu ama onunki yaramaz bir gülüştü. Lanet olası herif durmak bilmiyordu. Bedenimi öylece kurtulmak için savururken, üzerine çıktığımı zar zor fark edebilmiştim. Ellerini belime sardı ve başını uzatıp dudaklarımdan uzun bir öpücük çaldı.

"Ben sevdim bu huylanma işini" kafasına vurdum. "Ben sevmedim!" kendimi yana atıp ona arkamı döndüm. Resmen tiklenmemi kendi çıkarına kullanmıştı. Saniyeler geçti veya geçmedi, bilmiyorum. Tek hissettiğim ellerini belime sarıp beni kendisine çekişiydi.

"Daha fazla ayrılığa bu kalp dayanmaz biliyor musun Marie?" kıkırdadım. Ona doğru döndüm ve suratını avuçlarım arasına alıp bu sefer ben öptüm onu. "Biliyorum" dedim ayrıldığımızda.

***

"Seninle gelmemi istemediğinden emin misin?" dedi gözlerimin içine içine bakarken. Gülümsedim. "Eminim Zayn, konuşacağım ve şirkete geleceğim" benimle gelmek, Karl'ın yanında elimi tutmak ve onların arasındaki bu rekabeti kendi zaferi ile sonuçlandırmak istediğini biliyordum ama Karl öyle bir görüntüyü hak etmiyordu. "Pekâlâ, dikkatli ol" başımı salladım. Arabasından indim. Üst geçidi kullanıp karşıya geçtim.

Küçük kafeye giriş yaptığım anda burnuma dolan kahve kokusu, huzurun kapılarını açmıştı. Buraya daha sonra yeniden geleceğimi aklıma kazıdım çünkü içerisi yeni yapılmış kahvenin sıcaklığı kadar sıcaktı. Tahtadan yapılmış bir yerdi. Sandalyesinden masasına, açık büfeden kasaya kadar her yer kahve rengindeki tahtalarla çevriliydi. Duvarlarda küçük resimler, masaların üzerinde küçük çiçekler vardı. Tabi ki çiçeklerin vazosu, resimlerin çerçevesi de tahtadandı.

"Marie!" başımı çevirdim ve tam karşımdaki Karl'a baktım. Zar zor gülümseyebildim yanına ilerlerken. Birazdan yapacağımız konuşma sonrası suratındaki o güzel gülüş yerini koruyabilecek miydi, merak ediyordum doğrusu. "Hoş geldin" dedi ayağa kalkıp bana sarılırken. Ona sarıldığımda karşı caddedeki tanıdık arabayı görebilmiştim. Arabanın etrafına baktığımda ise onu gördüm. Sinirle bize bakıyordu ve sigarasını içiyordu. Daha fazla uzatmamak adına Karl'dan ayrıldım. Onun orada olması iyi değildi. Karl bana sinirlenip benden önce çıkabilir, onu görebilirdi.

Heart By Heart || Z.MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin